Türkiye odaklı Ortodoks Kilise karmaşası
* Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi Erenerol’dan sonra Alman yorumcu Miodrag Soric de Fener Rum Patrikhanesi Başpapazı Dimitris Arhondonis Bartholomeos’u topa tuttu
*Haber- Analiz
BÜKREŞ (Gazete Balkan)– Dünya’nın başına bela Rus veya Çin Emperyalizmleri ile Amerikan Emperyalizmi’nin çıkar çatışmalarında, Türkiye’nin çıkarları genellikle ABD’nin çıkarları ile örtüşüyor. Bu coğrafyanın getirdiği doğal bir sonuç.
Ancak, problem de burada başlıyor.
Türkiye hiçbir zaman bu durumu kendi lehine sonuçlandıramadı. Yararlanan her zaman ABD oldu. Türkiye sadece bedel ödemekle kaldı.
‘Türk okulu açıyor’ diye alkışlanan Türk siyasilerinin ortak ‘Veled_i zinası’ Fetö elebaşı Fetullah Gülen bunun en yakın ve somut örneği.
ABD taşeronu Fetullah’ı bizim siyasiler alkışladı, bizim insanımız besledi ama o gitti ABD kümesine yumurtladı. Çünkü, horozu Amerika’ydı. Bizimkiler bunu göremedi
Bizim aydınlarımız zamanında bırakın Sovyetlerin dağılması hayalini kuranları, azıcık Orta Asya’daki Türk sevdalılarını bile ırkçılıkla, kafatascılıkla suçladı. Lakin, Azerbaycan’a Azeri şivesi ile ilk büyükelçi atayan ABD oldu.
Akdeniz’de çizme yıkama sevdalısı Vladimir Jirinovski’nin hayali dağılan SSCB küllerinden Rusya Federasyonu’nu çıkaran siyaset arenasındaki adaşı Vladimir sayesinde gerçek oldu.
***
Fener Rum Patrikhanesi, Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin, Moskova’daki Rus Ortodoks Kilisesi’nden ayrılma yolundaki talebinin kabulünü kararlaştırdı.
İşte yine Türkiye ve ABD çıkarlarının normalde örtüşüyor göründüğü bir konu daha!
Kimimiz değil çoğumuz Ukrayna Kilisesi, Moskova Kilisesi’nden kopuyor diye ellerini oğuşturuyor.
Sevindirik olanlar bu süreci de ABD’nin taşeronları vasıtası ile yönlendirdiğini, gelecekte Türkiye’nin başına Fetullah olayında olduğu gibi çorap öreceğini göremiyor.
Ortodoks mezhebinin iç işi bizi ilgilendirmemekle beraber; Ukrayna Kilisesi, Moskova Kilisesi’nden kopsun. Rus oyunun bozulması için istemeyenin göz çıksın. Ama bu doğal yollardan olmalıydı, Fener Rum Patrikhanesi Başpapazı Dimitris Arhondonis Bartholomeos’un Türk yasalarını çiğneyerek padişah gibi verdiği fermanla değil.
Türk Ortodoks Patrikhanesi adına basın sözcüsü Sevgi Erenerol, geçen ekim ayında Fener Rum Patrikhanesi Başpapazı Dimitris Arhondonis Bartholomeos ile Sen Sinod Meclisi Üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Çünkü, Papaz ve avanesi Türk yasalarına göre suç işlemişlerdi. Suç duyurusunun akibeti nice oldu bilinmez.
Dimitris Arhondonis Bartholomeos kim ki, Türkiye sınırlarının dışına bile ferman çıkartıyor?
“BARTHOLEMEOS SADECE BİR KİLİSENİN BAŞPAPAZIDIR”
Önce ekim ayına gidelim ve Erenerol’un suç duyurusuna bakalım:
Erenerol, suç duyurusunda, TBMM’nin 01.01.1923 tarihli 166. birleşimin, 2.buluşmasında alınan kararlar ile kilisenin meclisinin 09.07.1923 tarihinde aldığı karara atıfta bulunarak, “Bugün kendisini ‘Ekümenik’ patrik olarak göstermeye çalışan kişi asıl unvanı sadece ve sadece İstanbul ve Adalar’da yaşayan Rum vatandaşlarının dini vecibelerini yerine getirmek için faaliyette bulunmasına izin verilen her türlü kaza-i, idari ve siyasi faaliyetlerden men edilmiş, Türk yasalarına göre sadece ve sadece bir kilisenin başpapazıdır”
Oysa o kendisini Bizans Papazı sanıyor.
ALMAN YORUMCU: FENER RUM PATRİĞİ HATALI
Yarı resmi alman haber portalı DW’nin yorumcusu Miodrag Soric, Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin Moskova’dan bağımsızlığını kazanmasını konu alan yorumunda, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un hatalı davrandığı görüşünü savundu.
“Fener Rum Patriği Bartholomeos Ukrayna Ortodokslarına bağımsızlık tanıdı. Diğer piskoposların onayını almadan tek başına davrandığından kilise hukukunu çiğnemiş oldu. Aynı zamanda birkaç yıl önce yaptığı Ukrayna ile ilgili açıklamalarına da ters düştü. Patrikler Bartholomeos’a itaat etmeyeceklerini duyururken Yunan Ortodoks Kilisesi Fener Patriği’ni eleştirdi. Polonya ve Çekya Başpiskoposları da ona cephe aldılar.
Karar ABD Dışişleri Bakanı, eski Başkan Yardımcısı Joe Biden ve eski CIA Başkanı’nı ise memnun etti. Washington Doğu Avrupa Ortodoks Kilisesi’nin bölünmesini teşvik ediyor. Ruhani bile olsa Rusya’nın Ukrayna üzerindeki etkisinin kırılmasını istiyor. ABD açısından bu meşru bir yaklaşımdır. Amerikan kamuoyu 400 yıl önce ruhban meclisinde alınan kararın günümüzde de geçerli olabileceğine akıl erdiremiyor. Amerika’nın kimliğinde özgürlük, öncelikle de din ve inanç özgürlüğü önemli yer tutar. Amerika yüzyıllar boyunca, başka yerlerde takibata uğrayan insanların kaçıp yerleştiği ülkedir. Ancak Amerika aynı zamanda dünyayı misyonerlerle saran sayısız tarikatların da anavatanıdır.
PATRİĞE DEVLAT BAŞKANI BASKISI
Fener Rum Patriği karar vermede acele etmemeli ve kiliseler hukukuna uygun olarak bütün taraflarla uzlaşı aramalıydı. Ama Bartholomeos öncelikle Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko tarafından aceleye zorlandı. Yolsuzluk, Batı’dan yatırım sermayesi gelmemesi ve Doğu Ukrayna’daki savaş yüzünden prestij kaybeden Poroşenko Mart ayındaki seçimi düşünüyor. Ukrayna’nın ulusal kilisesine kavuşmasının oylarını arttırmasını umuyor.
Ancak çoğu Ukraynalı ulusal kiliseye kavuşmanın hayırlı olacağından şüphe duyuyor. Ortodoks cemaatlerin büyük çoğunluğu kilise hukukuna göre egemen sayılan Moskova Patrikliği’ne bağlı kalacak. Fener Patriğinin kurulmasına izin verdiği kilisenin tek birleştirici yanı Rusya karşıtlığı. Bu tutkal uzun dayanmaz. Üstelik Bartholomeos, patrik kendisi olduğundan Ukrayna Kilisesi’ne tam bağımsızlık tanımış da değil. Başka Ortodoks Kiliseleri ruhani hukukun öngördüğü bu kompozisyonu benimsemiyor.
Anlaşmazlığın tırmanmasında Moskova Patriğine de sorumluluk payı düşüyor. Patrik Kirill, Rusya Devlet başkanı Vladimir Putin’in yanından ayrılmıyor. Doğru olmasa da Ukraynalılar Kirill’e Kremlin’in uzantısı gözüyle bakıyorlar. Moskova Patriği’den Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesinde ısrar etmesi, birleştirici olması ve daha fazla çaba göstermesi bekleniyor.
Ulusal Ortodoks Kiliseleri modern çağa, siyasi ve sosyal gerçekliklere ayak uydurmaya ihtiyaç duymuyor. Yunan Ortodoksları halâ ‘Konstantinopolis Patrikliği’nden’ söz ediyorlar. Doğu Roma İmparatorluğu’nun eski merkezi yüz yıllardır İstanbul adını taşıyor. Fener Rum Patriği’nin nüfuz alanı eskisi gibi geniş değil. Fener Patrikhanesinin neden halâ Ortodoksluğun merkezi sayıldığına akıl erdirmek zordur. Ortaçağda öyle olduğundan mı? Yoksa Yunanlar İstanbul’u geri almayı mı umuyorlar? Bütün bunlar saçmalıktan ibarettir. Başpiskoposluk miadını doldurmuştur. Uzlaştırıcı olacağı yerde anlaşmazlık ve nifak çıkarmaktadır. Bugün Ukrayna’da, Estonya’da ya da Bulgaristan’da, yarın da belki dünyanın başka yerlerinde.
Son haftalarda tanık olduğumuz kiliseler anlaşmazlığı üzücü ve hatta trajik olmakla birlikte yeni fırsatlara da zemin hazırlayabilir. Ulusal Ortodoks Kiliseleri demokratikleşmeye ve hak eşitliğine karar verebilir, Başpiskoposluk her yıl el değiştirebilir. Demokrasi ve hak eşitliği açıklık ve hoşgörüyü teşvik eder ve kimse hukukun ve birlikte kararlaştırılmış kuralların dışına çıkmayı göze alamaz.”
SON SÖZ
Yarın öbürgün bu mesele ABD çıkarları için Türkiye’nin başına bela olur da, yasalarımızı uygulamaya kalkarsak, eloğlu sorar. “Uluslararası anlaşmalarınız, yasalarınız çiğnenirken neredeydiniz?” dediğinde verecek cevabımız olmalı.
Baksanıza, Alman yorumcu Lozan’a ve Türk yasalarına hatta kilisenin kendi kararlarının çiğnenişine bakmıyor. O’nun derdi başka.