Hamdi YILMAZ – İlklerin avukatı Ejder Köse
İlki 18 Şubat 2011’de“Ejder Köse’yi tanır mısınız?” başlıklı, ikincisi 28 Kasım 2011’de “Tebrikler Ejder Köse!” başlıklı ve 25 Mayıs 2014’de de “Avukat Ejder Köse’den bir başarı daha” başlıklı olmak üzere Hollanda’da yaşayan Türk avukat Ejder Köse hakkında üç yazı yazmışım.
Son yazımda, “Aradan bir hayli zaman geçti. Köse, şimdi Hollanda Türk Hukukçular Birliği Başkanı, Avrupa Türk Hukukçular Birliği Yönetim Kurulu Üyesi oldu.
Geçen Cuma Hollanda Türk Hukukçular Birliği Başkanı sıfatı ile Hollanda Danıştayı’nın Türkler lehine olan bir kararını daha açıkladı. Eminim o başarı da onun payı var.” ifadelerini kullanmıştım.
***
2018 Kasım ayı başında ırkçı Hollandalı politikacı Geer Wilders’in İslamofobik davranışlarını önlemeye yönelik yeni bir adım atan Avukat Ejder Köse’den bir yenilik haberi daha geldi.
Avukat Köse, bir ilki daha başararak, Avrupa’da ilk defa bir Mahkeme’ye FETÖ kelimesini kullanmanın yasal olduğunu kabul ettirdi. AA’ya açıklamada bulunan Köse, “Bunu FETÖ ile yapılan mücadelede çok önemli bir adım olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
AVRUPA’DA FETÖ ve FETÖ’CÜLERE KARŞI HAİN KELİMESİNİ KULLANMAK ARTIK YASAL
Rotterdam Belediye Meclisi ve eski Rotterdam Belediye Meclis üyesinin iki yıl önce Sabah gazetesine karşı açtığı davada verilen hükme karşı gazetenin avukatı olan Köse, Belediye Meclisi ve FETÖ haini olmakla itham ettiği Turan Yazır’a karşı “Menfi tesbit davası” açmıştı.
Hollanda Mahkemesi kararını verdi. Mahkeme Yazır’a karşı kullanılan “hain” ve “terror örgütü üyesi” ifadelerinin yasal olduğunu belirtti. Mahkeme, Yazır’ın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’den sadece ilham aldığı şeklindeki savunmayı da yetersiz buldu.
***
Bu vesile ile Avukat Ejder Köse hakkında yazdığım ilk yazıyı güncelleyerek yeniden dikatinize sunmak istiyorum. Çünkü, benim parasını ödeyemediğim için yarı yolda bıraktığım Hollandalı Türk Avukat Ejder Köse, o günden bu yana sayısı on’u geçen zafer kazandı.
İşte 18 Şubat 2011 tarihli o yazı:
Sanmayın ki, geçen Şubat ayında Münih’teki mahkeme birden bire, “Türklere haksızlık ediliyor, Türkler vizesiz Almanya’ya girebilir” dedi.
Sanmayın ki, Haarlem’deki mahkeme, öyle kolayca, “Türkler Hollanda’ya vizesiz girebilir” kararı aldı.
Sanmayın ki, Utrecht Merkezi Yüksek İdari Mahkemesi bu yılın Ağustos ayında daha önce iki bölge idare mahkemesinin Hollanda’da, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 1963’te imzalanan Ankara Antlaşması ve 1980 tarihli Ortaklık Konseyi kararlarına dayanarak verdiği “mecburi uyum yasasının Türklere uygulanamayacağı” yönündeki kararları şıppadanak onayladı.
Bu başarıların gerçek mimarları Almanya’da, Hollanda’da doğup büyümüş, oralarda okuyup yazıp Avukat olmuş Türk çocuklarıdır. Onlar her türlü güçlüğe rağmen yılmadan usanmadan, ısrarla hukuk mücadelesi vermişlerdir.
Onlar için, salt kendi hakkından habersiz Türkiye’nin geçmişte yaptığı anlaşmalardan dolayı haklı oluşu yeterli değildir. 7-8 hatta 10 yıl gibi sürecek hukuk mücadelesine avukatla birlikte soyunacak müvekkil de gereklidir.
Oysa bu ülkelerin sınır kapılarında geri çevrilenler her türlü maddi imkana sahip Türk vatandaşları değiller ki, “Haydi Türkiye’e kurban olsun” deyip Türkiye için uzun yıllar mahkeme ve avukat masrafı karşılasın.
Zaten bir umutla ancak o kapıya kadar gelebilmiş imkanları sınırlı insanlar.
Avukatlar açısından da durum aynı. Almanya ve Hollanda, hak mağduru yığınca Türk vatandaşı ile dolu.
Her ne kadar kendileri avukat olmuşlarsa da “Vatan- millet- sakarya” diyerek parasız avukatlık yapmaları mümkün değildir. Evi, geçimi, açtığı iki odalı bürosu, adam gibi yerel dil konuşan bir sekreteri, her biri 50- 100 euro olan kitapları, dergileri vs. Dünyanın parası, nasıl karşılayacak?
Bu kadar sözü, olayın iç yüzünü bildiğim, Şubat, Ağustos ve şimdi Delf olmak üzere Hollanda’nın çeşitli mahkemelerinde, üç önemli karar çıkarttıran Avukat Ejder Köse’yi tanıdığım için ediyorum.
Ejder Beyi de yürekten kutluyorum, tebrik ediyorum. Ben isterdim ki, benim kolu uzun devletim Ejder Bey gibi Türk’ün becerikli evlatlarını önceden bulsun, her türlü desteği versin, bu işler de çabuk hallolsun.
Ama olmuyor.
2004 yılında bir gece Amsterdam havaalanında geceleyip, sabah ilk uçakla kös kös Ankara’ya döndüğümde soluğu Dışişleri Bakanlığında almış, derdimi anlatmış, istedikleri belgeleri vermiştim. Hollanda’ya nota vereceklerini söylemişlerdi.
…
Kendim de, Düsseldorf’tan trene binerek sokmadıkları Hollanda’ya gidip önceden tanıdığım Avukat Ejder Köse ile uzun uzun konuşmuştum.
Ejder Bey’in çizdiği yol haritasını benim gözüm kesmemişti. Madden de manen de kaldırabilecek konumda değildim..
Neyse, şimdi sıra Münih, Haarlem, Utrecht ve Delf kararları ile o kararlarda bahsi geçen anlaşmaları çantasına koyup, Brüksel’in tepesine çullanması gereken Ankara’dadır. Yani Türkiye’yi yöneten siyasi iradededir.
…”