Hamdi YILMAZ- Biz bu günlere ‘Allah’tan sonra AB!’ diyerek geldik

Süha Baykal’ın aktardığına göre; 1921 yılı Ekim Ayı ‘nda TBMM ‘de kadınların da yerel idarelerde temsil hakları konuşulurken itiraz eden geri kafalılar oldu. Bunlardan Malatya Milletvekili Lütfü Bey ‘in zabıtlardaki sözleri aynen şöyle:
“Şeriatta hüküm yok. Hakkında hüküm olmayan bir şey kabul edilemez. Çünkü Efendiler, bizim dinimiz akli değil, naklidir! ”

Burdur Milletvekili Mehmet Akif Ersoy, yanında oturan Zamir Bey ‘e, üzüntü içinde, “Hale bak, adam aklı reddediyor” dedi.
Mehmet Akif Bey; bunun üzerine ilk Cuma vaazında buna değinmeye karar verir. Ve; Hacettepe’deki Küçük Tacettin Camii ‘nde verdiği vaazın son cümleleri aynen şöyle:

“Yunan ordusunu Sakarya ‘da bozduk. Batıya attık. Boğazlarda müttefikler var. Birlik olmalıyız. Bugün de, yarın da herkes gözünü açmalı. Kimin ve neyin hesabına çalışıldığı bilinmeli. Aklımızı kullanmazsak böyle mazlum ve garip olmaya devam ederiz!”

Gerçekten de Mehmet Akif haklıydı. Ayni günlerde fitne, her yanda pusuda bekliyordu. Anadolu, Kurtuluş Savaşı verirken; fitne İstanbul ‘u mesken tutmuştu. Anadolu ‘yu Mustafa Kemal ‘in pençesinden kurtarmak, İngiliz sömürgesi olmak! Onlar için hayati konu; din devletinin sürmesiydi!

Onlar için uluslarının bağımsızlığı, özgürlük gibi kavramların hiçbir önemi yoktu. Zaten tarihe de böyle geçtiler..
***

Aynı günlerde İngiliz Karadeniz Ordusu Komutanı General Milne, Londra ‘ya şu mesajı yollar.
“VI. Mehmet, İngilizlerin Türkiye ‘de idareyi mümkün olduğu kadar süratle ellerine almalarını istiyor.”

Mektubun ekinde Amiral Web ‘in raporu; “Padişah bizi buraya yerleştirmek istiyor.”

Nitekim, bu raporları birinci ağızdan doğrulayan yine bizzat Vahdettin ‘dir!
30 Mart 1919 tarihinde Sadrazam Damat Ferit Aracılığıyla, “kendi eliyle yazdığı” bir tasarıyı İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe ‘a ulaştıracaktır. Padişahın tasarısının özeti şudur:
“Osmanlı İmparatorluğu ‘nun 15 yıl süreyle İngiliz sömürgesi olması.”

Damat Ferit, Amiral Calthorpe ‘a, Vahdettin ‘in İngiliz sömürgesi olma talebi tasarısını verirken şöyle söyleyecektir: “Padişahın ve benim yegane ümidimiz, Allah ‘tan sonra İngiltere’dir.”

Şimdi olup bitene ne demeli? Şimdikilerin ümidi ne?

Önce bugünlere nasıl geldik? Ona bakmalıyız.

Cevap oldukça basit:

Biz bu günlere “Allah’tan sonra Avrupa Birliği!” diye gündüz gözü ile havai fişek patlatanlarla birlikte geldik.

Ümidimizi de ona göre oluşturmalıyız.

(Bu yazı 4 Ocak 2006 tarihli yazımız güncellenerek oluşturulmuştur)

 

 

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir