HAMDİ YILMAZ – Ümitlerle oynamayın
Geçen hafta sonu Romanya Dışişleri Bakanı ile Ekonomi ve Finans bakan yardımcısı Türkiye’yi ayrı ayrı ziyaret ettiler. Eylül ayı içinde de iki Türk Bakanı, Zafer Çağlayan ve Taner Yıldız Romanya’yı ziyaret edecekler.
Türkiye, Romanya`ya 2008 yılında yaklaşık 2,7 milyar euroluk ihracat gerçekleştirdi. Türkiye bu ülkeden aynı yıl 2,4 milyar euroluk da ithalat yaptı. 2008 yılında Türkiye`nin en çok ihracat yaptığı ülkeler arasında Romanya 9’uncu sırada yer alıyor.
Türkiye için önemli bir ticaret ortağı konumunda bulunan Romanya ile olan ilişkilerimiz üzülerek belirtelim ki, AB’nin baskısı altında olduğu için doğal gelişimini sürdüremiyor.
En büyük engel Türk işadamlarının serbest dolaşım engeli.
Burada en önemli unsur ise Romanya’nın AB mevzuatına uyma zorunluluğu.
Geçenlerde gördüm, öğretmen bir Türk oğlunun Bükreş’te açtığı dükkanı bekliyordu. Sebebi de oğlu oturum işini halledemediği için Türkiye’ye dönüş mecburiyeti.
Öğretmen baba da Türkiye’ye dönmek zorundaydı, çünkü bugün tatili bitiyor. Bitmese de o teksilci değil ki, bir öğretmen. Oğlunun göze aldığı maceracılığı onun adına o nasıl sürdürsün?
Sonuç, dükkanın kapısına kilit, gitti 100 bin dolar.
İki dışişleri bakanının Ankara’da vardıkları anlaşmaya göre, karşılıklı olarak vize işlemleri kolaylaştırılacakmış.
Türkiye açısından iş kolay, zaten sınırda 10 dolar karşılığı verdiği göstermelik vizeden vazgeçer olur biter. Olmalı da. Ama, Romanya nasıl yapacak? AB buna izin verecek mi?
Romen bakan da zaten “düşüneceğim” diyor. Samimiyetinden söylüyor, inanıyoruz ki düşünecek de. AB ise Romanya’nın bulacağı her çözüme engel olacak.
Oysa, bizimkiler Romanya’da hemen havaya girmiş durumda! Boş ümit ama, ümitsiz de yaşanmıyor.
Türkiye bu işi çözmek zorunda. Türkiye, bütün enerjisini işadamının vize soruna harcasa bile alacağı karşılığı düşünürse, değer.
17 yıldır batı’da gazetecilik yapan biri olarak bütün samimiyetimle inanıyorum ki, Türkiye işadamının serbest dolaşımını sağladığının ertesi ay ihracatı en az yüzde 25 artar.
Romanya’da istenecek olan “Kraldan fazla kralcı” olmaması. Almanya’da bile bu işler Romanya’daki kadar ağır ve masraflı değil. Romanya’daki varlığı sadece gazeteciliğini sürdürmeye bağlı benim bile 4 yılda bu işe harcadığım paranın 10 bin euroyu bulduğunu, bu işlerle ilgili yaşadıklarımın şahane bir komedi kitabını dolduracağını düşünürseniz, diğerlerinin halini varın siz düşünün.
(Bu yazı 1 Eylül 2009 tarihinde yayımlanmıştır)