Türkiye’nin Çin’e tepkisi dikkat çekti
*Türkiye’nin Uygur Türkleri ile ilgili açıklaması Romanya başta olmak üzere Alman basının da da yorumlara vesile oldu
BÜKREŞ (Gazete Balkan)– Türkiye’de sadece Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün yaptığı bir açıklama bile Avrupa basınında çeşitli yorumlara vesile oldu.
Romanya’da Adevarul, Hot news haber ajansı gibi ciddi haber organlarında Türkiye’nin tepkisi objektif bir şekilde aktarıldı.
Almanya’da ise Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi “Türkiye Çin sermayesini kaçırmayı göze alıyor” başlıklı yumunu “Avrupa’ya kıyasla Türkiye’deki Çin yatırımları zaten fazla sayılmaz. Anlaşılan Türkiye kendini Çin sermayesine muhtaç hissetmiyor.” diyerek bitirdi. İşte DW’nin aktarımı ile o yorum:
Frankfurter Allgemeine Zeitung yorumunda Uygurlara yapılan baskıyı protesto eden ve bu duruma son verilmesini talep eden ilk Müslüman ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekiyor. Yorum şöyle devam ediyor:
“Türkiye’nin protestosuna tanınmış bir Uygur sanatçının cezaevinde ölmesi neden oldu. Türkiye böylece Gazze’deki Filistinliler gibi Türki halkların da koruyucu gücü olma iddiasını ortaya koydu. Türkiye giderek artan bir şekilde, çok ulusluluktan uzaklaşmaya başlayan dünyamızda dış ve güvenlik politikalarında kendi çıkarlarına göre hareket eden bağımsız bir aktör gibi davranıyor. Kendisi insan haklarını tam olarak uygulamayan Türkiye’nin Çin’den insan haklarına saygılı olmasını istemesi, Çin’in ülkedeki yatırımlarını azaltmasını göze aldığını da gösteriyor. Avrupa’ya kıyasla Türkiye’deki Çin yatırımları zaten fazla sayılmaz. Anlaşılan Türkiye kendini Çin sermayesine muhtaç hissetmiyor.”
Süddeutsche Zeitung gazetesi ise Türkiye’nin Çin’deki Uygur azınlığa yapılan baskıyı kınamasını konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:
“Ankara Uygurların kapatıldığı kampların kaldırılmasını talep ediyor. Bu, uluslararası topluma verilmiş önemli bir mesajdır. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre çalışma kamplarına kapatılan Uygurların sayısı bir milyonu buluyor. Gerçi Batı, Pekin’in tutumunu son haftalarda daha fazla eleştirmeye başladı. Ancak haksızlığın boyutları karşısında bu eleştiriler cılız kaçıyor. Çin yönetimi terörizm ile mücadele amacıyla bu önleme başvurduğunu savunuyor.
Ancak bu politika sadece İslam karşıtlığı anlamına gelmiyor. Camiler kapatılıyor. Müslümanların ibadet etmesine izin verilmiyor. Uygur aydınları, bilim insanları ve sanatçıların tutuklanması Çin yönetiminin bu bölgenin dil ve kültürünü ortadan kaldırmaya çalıştığı şüphesini doğruluyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2009 yılında Uygurlara yapılanları ‘soykırım’ olarak nitelemişti. Ancak ekonomik ilişkiler geliştikçe protestoların dozu azaldı. Oyunun kuralı belli: Çin’in insan hakları ihlallerine ses çıkartmayan ekonomik bakımdan kazançlı çıkıyor. Erdoğan’ın ekonomik ilişkilerin soğumasını göze alması diğer devletleri Çin politikalarını düşünmeye sevk etmelidir.”