HAMDİ YILMAZ-Kimse ölmek istemez
Dün günümüz bilişim dünyasının devleri arasında bulunan Steve Jobs’un 2005 yılında Stanford Üniversitesi Mezuniyet Töreni’nde yaptığı konuşmadan bir bölümü size aktarmıştım. Bugün de bir bölüm daha sizlere aktarmak istiyorum:
“Yaklaşık bir yıl önce bana kanser teşhisi konuldu. Sabah yedi buçukta hastaneye gitmiştim; pankreasımda bir ur saptandı. Pankreasın ne demek olduğunu bilmiyordum bile. Doktorlar bana, pankreas kanserinin tedavisinin olanaksız olduğunu söylediler ve en fazla altı ay ömrümün kaldığını açıkladılar.
Yaşamınıza veda etmeden önce, ailenizin yaşamının sorunsuz sürebilmesi için geride her şeyi onlara düzgün bir biçimde bırakmak zorundaydınız. Altı aylık bir ömrümün kaldığı haberi, benim için o altı aylık sürede tüm bu sorumluluklarımı yerine getirmiş olmam anlamı taşıyordu. O gün akşama değin, o teşhisle yaşadım. Akşam biyopsi yapıldı, boğazımdan mideme ve bağırsaklarıma endoskop sokup, iğneyle pankreasımdaki urdan birkaç hücre aldılar. Ben uyutulmuştum, hiçbir şeyin ayırdında değildim. Uyandığımda eşim, bana verebileceği en güzel haberi verdi: Doktorlar, hücreleri mikroskopta inceledikten sonra, hastalığımın pankreas kanseri türleri arasında tedavi edilebilecek nadir türlerden olduğunu anlamışlar
Doktorumun pankreas kanseri olduğumu söylediği işte o an ilk kez yüzyüze geldim ölümle. Umarım o anı, önümdeki 20-30 yıl boyunca bir daha yaşamam. Fakat ölümle yüzyüze gelme anını yaşamış bir kişi olarak size şunu kesinlikle söyleyebilirim: Kimse ölmek istemez. Cennete gideceklerinden emin olan kişiler bile istemezler ölmeyi. Ancak ölüm, hepimizin paylaştığı bir ‘ortak nokta’dır. Ölüm, yaşamın tek ‘en iyi icadı’dır. Yaşamın tek ve gerçek ‘değişim aracı’dır. Yeniye yer açmak için eskinin ortadan kaldırılması gerekir. Şu anda yeni olan sizsiniz, ancak çok da uzak olmayan bir gün, ‘eski olan’ da siz olacaksınız ve siz de silineceksiniz yaşam sahnesinden. Böyle üzücü ve hatta ürkütücü bir konudan söz ettiğim için üzgünüm ama… Bunların tümü gerçektir. Zamanınız sınırlı. Başka kişilerin düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşanan yaşam, dogmaların tuzağına düşmek demektir. Başka kişilerin düşüncelerinin gürültüsü, içinizdeki kendi sesinizi bastırmasın. Daha da önemlisi, yüreğinizin ve sezgilerinizin peşinden gidebileceğiniz denli bir cesarete sahip olun. Sizin gerçekten ne olmak istediğinizi ve nereye gitmek istediğinizi, en iyi onlar biliyorlar çünkü… Yüreğiniz ve sezgileriniz. Onlara inanın, onlara güvenin.
‘Sizi aç kalmanız rahatsız etmiyorsa, aptal kalmanız da rahatsız etmeyecektir.’ Bu sözü kendime, kendim için çok kez söylemişimdir. Şimdi ise, birazdan diplomalarını alıp, yaşama ilk adımlarınızı atacak olan size, sizin için söylüyorum: ‘Sizi aç kalmanız rahatsız etmiyorsa, aptal kalmanız da rahatsız etmeyecektir.’
(Bu yazı 8 Kasım 2012 tarihinde yayımlanmıştır)