HAMDİ YILMAZ – AK parti- MHP ve Saadet Patisi arasındaki seçmen geçirgenliği
12 Haziran 2011’de yapılan Genel Semimlerden 3 gün sonra yapılan bir değerlendirme sonuçlarını “Potansiyeli en yüksek parti” başlığı ile yorumladığımız
16 Haziran 2011 tarihli yazımızda şunları şöylemişiz:
***
“12 Haziran 2011 seçimlerinde AK Parti’ye oy vermeseydi, ikinci tercihini MHP
olarak kullanacak AK Partili’li seçmen oranı yüzde 16,5 imiş.
CHP’li seçmenin içinde ikinci tercihini MHP olarak belirtenlerin oranı ise
yüzde 30,5.
Bu ne demek oluyor?
Eğer MHP, yeterli çalışmayı yapıp AK Parti içindeki sempatizanlarını kendisine
çekebilseydi yüzde 49,95’in yüzde 16,5’ini yani genel seçmenin yüzde 8,24’ünün
oyunu ilaveten alabilecekti.
Aynı MHP yine aynı başarıyı gösterebilseydi, CHP seçmeninin yüzde 30,5’in
oluşturan yani genel seçmenin yüzde 7,91’inin oyunu alabilecekti. Böylece de
toplam oyu yüzde 29,13 olacaktı.
Bu başarıyı gösterebilmiş bir MHP, oyu boşa giden yüzde 5 oranındaki seçmenin
de oyundan pay alırdı. Hadi bunu saymayalım. İtirazla son anda 840 MHP oyunu
kurtararak mebus olan Hayrettin Nuhoğlu’nun şu sözlerini de kale almayalı.
“Oylarımız MMP, Has Parti ve DYP’ye yazılmış.”
Bu durum da ne olurdu? AK Parti yüzde 41,71 – MHP yüzde 29,13 – CHP yüzde 18,02
oranında oy almış olurdu.
Bu tablo ulusal yada uluslararası arenada MHP’nin niçin hedef seçildiğinin de
göstergesidir.
Yine bu tablo en başarısız partinin MHP olduğunun da göstergesidir.
Bu tablo bir başka şeyin daha göstergesidir. O da gelecek seçimler için en çok
potansiyele sahip partinin MHP olduğudur. O zaman MHP’ye, MHP’lilere ‘haydi iş
başına, şunun şurasında gelecek seçime ne kaldı, 1456 gün kaldı. O da göz açıp
kapayıncaya kadar geçer’ demek lâzım.”
1456 günün 1356 günü geçmiş bile..
O yazının son bölümünde ise şu bilgiler yer alıyordu:
“Aynı metodu AK Parti’ye uygular ve CHP ile MHP içindeki ikinci tercih
sahiplerini kendisine çektiğni görebilseydik bugün AK Parti’nin oyu yüzde 52
olacaktı. AK Parti’nin CHP içinde sempatizanı olmamakla beraber MHP içindeki
yüzde 13,1 oranındaki seçmeni kendisine çekemediği görülmektedir.
CHP ise AK Parti içinde sempatizana sahip değil.
Ama CHP de, MHP içinde yüzde 23, BDP içinde ise yüzde 14,9 oranında sempatizana
sahip.
Saadet Partisi’nin de AK Partisi içinde yüzde 13,3 oranında sempatizanı var. Ki
o artık gitti gider.”
Başka bir şey ilave etmeye gerek var mı, bilmem!
***
7 Haziran 2015 ve Kasım 2015 seçimleri sonuç itibarı ile 3 Mart 2015 Salı günkü yazımızda yineleyerek yukarıda yaptığımız yorumun değişik açılardan doğrulanmasından başka birşey değildir. AK Parti- MHP arasındaki seçmen geçirgenliğini 7 Haziran’da MHP kısmen iyi kullanmış, kasım seçimlerinde ise AK parti kısmen iyi kullanmıştı.
24 Haziran seçimlerine bakınca, işin özünü değiştirmeyen İYİ Parti faktörüne ilaveten Saadet Partisi – AK Parti geçirgenliği ön plana çıkıyor. Ne demişiz o yorumda “Saadet Partisi’nin de AK Partisi içinde yüzde 13,3 oranında sempatizanı var”. Bizim o günün şartlarına bakarak “Ki o artık gitti gider” değimiz iş olmamış.
Şu an Saadet Partisi’ne gösterilen ilgi de, Saadet Partisi’nin kendisine duyduğu güven de buradan kaynaklanıyor.
AK Parti – Saadet Partisi arasındaki bu yüzde 13,5 oranında olduğu gözlemlenen seçmen geçirgenliğini bakalım bu sefer kim iyi kullanacak?
25 haziran sabahı göreceğiz.
***
Buraya kadar yazdıklarımızı 1 Mayıs 2018 tarihinde yayımlamışız.
Derken ortaya ittifaklar çıktı.
Son Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve önceki gün yapılan yerel seçimleri bu veriler ışığında yeniden değerlendirebiliriz.
Bu muallakta olan başarı ve başarısızlıkların ortaya konmasında işe yarayabilir.
Herkesin kendisi açısından teselli faktörleri bulabileceği 31 Mart seçimleri, 1500 küsür gün sonra yapılacağı gözüken genel seçimler için önemli olmalı.