Hamdi YILMAZ – Dostumuz Romanya’dan oturum vizesi hikayeleri
Doğrusunu söylemek gerekirse, 8 yıldır duyduğumuz, “Romanya dostumuzdur, bizim ikinci vatanımızdır” sözü bizi bıktırdı. Nedense hakarete uğradıkça iltifatı kurtuluş olarak gören bir toplum haline geldik.
İşte size bizimkilerin ikinci vatanlarından insan manzaraları. Geçenlerde abone olması talebi ile çat kapı, ön görüşmesiz bir iş yerinin kapısını çaldım. Simalar yabancı gelmese de fiilen yeni tanıştığımız işadamı ile dere tepe, işlerin kesatlığı, “Ne olacak bu Romanya ekonomisinin hali” filan diye sohbet ederken asıl konuya geldik.
Bütün bunlar konuşulurken de iş adamı yeni tanıdığı beni tartmış olmalı. Ki, kendi özel sıkıntısını gündeme taşıdı. Bunu kolay kolay yapamıyorlar. Onbinlerce, yüzbinlerce euroluk yatırım yapan kişiler doğal olarak çok basit gibi görünen oturum sorunlarını aktarmaya çekiniyorlar.
2011 yılının son aylarında firması faaliyete geçmiş. Hatırladığım kadarı ile o yıl 2 yada 3 aylık bir ticari faaliyeti var. Bu süre içerisinde de yatırımının bir kısmını yapmış. Ana işi ile ilgili Türkiye’den malını getirmiş. Ama henüz satamadan 2011 takvim yılı bitmiş. Dolayısı ile de zarar etmiş.
Romanya’da Türkler oturum vizelerini yılda bir kez yenilerler. Bu bir yılın 2 ayı da kıldan kendirden evrak hazırlamakla geçer. Böyle bir kepazelik, AB üyesi başka ülkelerde görülmez. Geçmiş yıllarda Romen bir yetkili konu ile ilgili sorumuza, devletler arası ilişkilerdeki karşılık ilişkisini hatırlatarak, Türkiye’nin uygulamasına karşı bu bir yıllık uygulamayı yaptıklarını söylemişti.
Neyse konuyu dağıtmayalım. 2011 yılında zarar eden iş adamımızın daha doğrusu iş adamlarımızın, (ki bunlar 3 ortak) oturum süreleri bitmiş. Evraklarını hazırlayıp vermişler, yeni oturum taleplerinde bulunmuşlar.
Talepleri reddedilmiş. Gerekçe olarak da, “Siz zarar etmişsiniz. Oturum veremeyiz. Sermayenizi adam başına 150 bin euroya çıkartmalı, adam başına da 10 Romen işçi çalıştırmalısınız” demişler.
Herneyse, 2 ortak şimdi Türkiye’de pinekliyor. Diğeri bakalım ne yapacak? Yeni kurulmuş ve kurulduğu takvim yılı çalıştığı 2 veya 3 ayda bir firma zarar etmez de ne yapar? Doğal olarak da işadamında, “Bunlar bizden Türkiye’de getirdiğimiz malın KDV’sini peşin aldılar, satmamıza fırsat vermeden de bizi kapı dışarı ediyorlar” şeklinde bir kanaat oluşmuş.
Bu vatandaşlarımızın kendilerini, kendi iş yerlerinde işçi göstermek gibi bir hakları vardıysa da, iş adamı olarak oturum vizesi talebinde bulundukları için o hakları da ölmüş.
Bunları dinleyince, hemen aklıma benzer bir hikâyeyi yaşamış vatandaşımız geldi.
20 yıldır Romanya’da yaşamasına rağmen evraklarını hazırlayıp verdiğinde 3 yıllık olan oturumunun bu sefer 5 yıla çıkarılacağını umuyormuş. Ne cevap alsa beğenirsiniz, “İşyerinizde iki ortaksınız. Sizin payınıza düşen işçi sayısı 9,8 kişiye düşmüş. Size oturum veremeyiz.”
Bu işadamımızın da en az 1 milyon euroluk mal varlığı var Romanya’da iyi mi?
O’nu aradım, hala da yeni yatırım peşindeydi. Önce üretime başlayıp başlamadığını, başladığını söyleyince satışa başlayıp başlamadığını sordum. Sonra da oturum işini ne yaptığını.. Mahkemeye vermişti, kazanmış.
Bir mermerci de işçi olarak çalışan Kayserili hemşehrimden de özür diliyerek soruyorum, İşadamlarımızın oturum hikâyeleri böyleyken, seninkisini de anlatmaya gerek var mı?
(Bu yazı 24 nisan 2013 tarihinde yayımlanmıştır)