HAMDİ YILMAZ Romanya’da geçmiş dönem Schengen hikâyeleri -2
TARİH 11.01.2011
Aklı başına geç gelenler
***
AB ile Romanya arasında yapılan anlaşmaya göre, Romanya’nın teknik şartları yerine getirmesi halinde 2011 mart’ında Schengen alanı’na gireceği belirtiliyor. Romanya’nın da bu şartları yerine getirdiği AB yetkililerince düzenlenen raporlarla tesbit edilmiş. Ama geçen aralık ayı ortasında Fransa ve Almanya İçişleri bakanları AB’ye eş zamanlı birer mektup yazarak, Bulgaristan ve Romanya’nın Schengen alanına girişinin ertelenmesini istiyor.
Gerekçe olarak da, Adli reformları gösteriyorlar. Bu gelişmeler üzerine Romanya Cumhurbaşkanı, “Bu bir ayrımcılık” diye sert tepki gösteriyor. Dışişleri Bakanı Hırvatistan’ın AB üyeliğini engelleme tehdidinde bulunuyor.
Yani, Romanya AB’ye tavır alıyor. Bulgaristan ise biraz da kendinden kaynaklanan eksikliklerden dolayı sus pus işi geçiştirmeye çalışıyor, kaderine razı görünüyor.
Bu arada bazı AB sorumluları Romanya’yı kışkırtmaya çalışıyor, “Aslında sizin eksiğiniz yok. Teknik olarak haklısınız. Ama karar siyasi. Çünkü, Bulgaristan -Türkiye sınırı denetimlerde tam not alamadı. Schengen alanına sizi alıp, Bulgaristan’ı almamak olmaz” diyorlar.
Romanya bu tuzağa düşmeden tepkisini ortaya koyuyor. Hatta dışişleri bakanının aksine Cumhurbaşkanı Hırvatistan’ı veto etmeyeceklerini söylüyor.
Bu olup bitenlerin ardından Romanyalı AB Komiseri Dacian Cioloş bir Romen gazetesine yaptığı açıklamada Romanya’nın geç de olsa ‘hayır’ demesini ve tepki göstermesini öğrendiğini söyledi.
Cioloş, “Bu yüzden Romanya’nın alnı ak, başı diktir. Romanya elindeki teknik değerlendirme raporuna sıkı sarılarak hakkını aramalıdır” şeklinde konuştu.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın geçen haziran ayında gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, Romanya Başbakanı Emil Boc, Bağış’a, “Aman herşeye evet demeyin. AB’nin her istediğini kabul etmeyin. Biz her isteklerini kabul ettik ve şimdi zor durumdayız” diye tavsiyede bulunmuştu.
Esasında bunun böyle olacağını bilmek için herhangi bir ülkede bakan yada başbakan olmaya gerek yoktu. Türkiye’de azıcık tarih ve AB havarilerinin iki yüzlülüğünü bilen herkes yazıp çizdi.
Ama bu Türkiye’yi yönetenlerin işine gelmedi.
Gümrük Birliği anlaşması sırasında müzakere sürecinde her istedikleri verildi.
İç kamuoyu “Haydi Türkiye” çığırtkanlığı ile uyutuldu.
O dönemin bakanlarına rastladığımız yerde sorduğumuzda, verebildikleri tek cevap, “Bazı konularda taviz vermeye mecbuırduk” şeklinde oldu.
Aklın başa geç gelmesinin bir faydası yok.
AB’ye güvenmeyeceksin.
(Bu yazı 11.01.2011 tarihinde yayımlanmıştır)