Hamdi YILMAZ – Mankurtlar dirilir mi?

“Geçmişini unutmuş, bedeniyle ve ruhuyla karşı tarafın buyruğu altına girmiş, yeni efendisine yaranmak için kendi değerlerine, ailesine ihanet edenlerin ortak adı” nedir sorusuna, kos koca Türk dünyasında az çok mürekkep yalamış her insanın dahi vereceği cevap ne olabilir? Elbette, “Mankurt”!

Tekrar hatırlarsak, ilkel mankurtlaştırma yöntemi şöyleydi:

“Kişinin kafası ustura ile tamamen tıraş edilip deve derisiyle sarılarak kızgın güneşte kurumaya bırakılır. Bir süre sonra saçlar uzamaya başlar ama deriden dışarı çıkamadığı için kafatasının içine doğru ve sonunda beyne kadar ulaşır. Kişi bu işkence sonunda genelde ölür. Eğer ölmeyecek kadar dayanıklıysa mutlaka delirir. hafıza kaybına uğrar ve bir robota dönüşür.”

Günümüzde birilerini “Mankurtlaştırmak” için bu işleme gerek yok. Teknoloji vahşeti modernleştirdi. “Mankurt” kavramını sosyolojik bir terim yapma ve tüm Türk dünyasına benimsetme başarısı ise dünyanın en büyük yazarı Cengiz Aymatov’a ait.

Bundan  10 Haziran 2008’de kaybettiğimiz Aytmatov’un “eserlerindeki başlangıç, aynı zamanda bitiştir. Başlayan her şey biter, biten her şey de yeni bir başlangıçtır. Zamanın erdiği bozkırlarda, gün, yüzyıl kadar uzun; geçen yüzyıllar ise bugün kadar yakındır aslında.”

Bu yorumu, Hınıs’ın Toprakkale Köyünde öğretmenlik yaparken, tabiatın sabahtan akşama kadarki olan değişimine bakarak çok düşündüm. Aymatov’un, “Gün Olur Asra Bedel” romanındaki anlatım ustalığını aslında ben Toprakkale’de kavradım. Aymatov, bu romanında, kahramanı Yedigey’in can dostu Kazgangap’ın sağlığında, Kırgız efsanelerinin birinde adı geçen Nayman Ana Türbesinin yer aldığı Ana Beyit bölgesine gömülmek isteyişini söylemesini ve vasiyetin yerine getirilmesi için çabalanan günü anlatır.

“Her şey, bir devenin sırtında Ana Beyit mezarlığına yol alan cenaze konvoyunun en önünde giden Yedigey’in bilincinde oluşur ve gelişir. Sarı Özek’teki istasyondan kutsal mezarlığa giden cenaze konvoyunun başını çeken Yedigey, can dostu Kazgangap’la yaşadıklarını, bu kısa yolculuk sırasında geri dönüşlerle bilinç üstüne çıkarır. Yedigey, koca ömrü, bir güne hatta saatlere sığdırır; geçmişin, şu anın ve geleceğin aynı şey olduğunu, deve sırtındaki bilinç akışlarında yaşar ve yaşatır.”

Mankurtlaşmaya dayanamayanlar öldükleri için mankurtları diriltmeye, tarihin ve toplum hafızasının derinliklerine gömülmüş gerçekleri gün ışığına çıkartmak için ihtiyaç var. Bunun yolunun Mankurtları diriltmekte geçtiği bir gerçek. İhtiyaç var ama güç sahipleri yeni mankurtlaştırma uğraşı içindeyken, buna kim talip olabilir? Aymatov da Uçmağa vardığına göre..

(Bu yazı 15 Mart 2013 tarihinde yayımlanmıştır)

1 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir