HAMDİ YILMAZ – Sağlık görevlileri işlerininde ne kadar demokrat olmalı?
![](https://gazetebalkan.ro/wp-content/uploads/2019/07/VESİKALIK-FOTOĞRAF-2.jpg)
İnsan oğlunun dayanamayacağı acı mı var!
Sanırım Dostoyevski’ye ait bu söz. Sözün gereğini yaptık!
Sonunda kafayı çatlattık. Bu güne kadar dayandığı hataydı zaten.
Hatırı sayılır bir kanı yağmur altında döktüğüm sokaktan, eve bir kadının verdiği kağıt mendilleri kafama bastırarak çıktım. 112’nin aranmasından 15-20 dakika sonra cankurtaran geldi.
Kıyafetleri yeni ve nazik iki görevliden bayan olanı sarıp sarmaladıktan sonra hastaneye gitmek isteyip istemediğimi sordu.
Küçük oğlumun çocukken oyun oynadığı inşaat alanında kafasına saplanan demir çubuğu hatırladım. “Gerek yok” dedim. Ardından normal çalışma hayatına dönüp iki de işyeri ziyareti gerçekleştirdim.
Oysa bir kaç saat sonra anladım, hasta ile referandum yapmanın ne kadar yanlış olduğunu.
Pansuman için yara açılıp, telefonla çekilen fotoğraf önüme konunca, sabah ayağıma kadar gelmiş cankurtaran ve evine gönderdiğim sürücü yerine belediye otobüsü ile gittim en yakın hastaneye.
Acil servise girip, çatlayan kafama dikiş atılması gerektiğini anlatan yazılı kağıdı görevli kadına verdim.
Biraz bekledikten sonra mavi, pembe ve yeşil önlüklü üç bayan geldi. Sedyeye oturttular beni, yeşil ve pembe önlüklüler muhtemelen öğrenci veya stajerdiler. Mavi önlüklünün rehberliğinde çatlağın fotoğrafını çekip doktora gönderdiler.
Doktor gelene kadar da yara temizleme işi, yara bölgesindeki saçların kesimi vs’yi yaptılar.
Mavi gömlekli bu vesile ile diğer iki kıza alet edevat kullanma, ön hazırlık gibi konularda ciddi bir eğitim verdi.
Sağlık elemanı yetiştirmenin ne kadar güç ve zahmetli, üstelik maliyetli bir iş olduğuna yakından tanıklık ettim.
Romanya’nın verdiği ve bizim de sık sık haber yaptığımız sağlık işgücü göçüne hayıflandım.
Yarı Romence yarı İngilizce süreci götürürken, mavi gömleklinin aslında İngilizce bildiğini ama konuşma cesaretinin olmadığını, pembe gömlekli kızın bu işi üstlenirken cesurluğunu fark ettim.
Derken doktor geldi, orta yaş grubundan bir erkekti. İyi bir orkestra şefi görünümü sergiledi. Ekibini motive edişi harika idi.
Romenlerin düşük sesle konuşmalarına hayranım. 100 metrekarelik alanda üç ayrı konferans verilse, hiç birinin sesi diğerine karışmaz.
Hijyenik kurallara falsosuz uyma, plan dahilinde iş görme, nezaretle kadın cerrahı yönlerdirme vs. vs. gerçekten harikaydı.
Eleştirel, muhalif, kolay beğenmeme gibi bir yapım olmasına rağmen bu ekibi beğendim.
Ekip şefi dikiş aldırmaya geldiğimde aile hekimim varsa ismini, yoksa 50 ley (11 euro) ödemem gerektiğini söyledi.
Ayrılırken, “Romanya’yı terk etmediğiniz için teşekkür ederim. Bu ülke sizin” dedim.
Ve annelik duygularından dolayı olsa gerek, kadınların insanı yaşatma konusunda erkeklere nazaran daha istekli ve gayretli olduklarına iman ettim.