Iaşi’daki ‘Bayrağımız’-2
*Romanya genelinde kendi sektörünün beşincisi olan ve 8 ilde 10 şubesi bulunan MADO 3 milyon euroya mal olan kendi üretim tesisini açtı
*HABER –ANALİZ- 2
IAŞI (Gazete Balkan) – Dünden devam..
TÜRK FİRMALARI VE MADO
Gazete Balkan’ın bu yıl 29 Kasım’da Bükreş Sheraton Hotel’de gerçekleştireceği ‘12’inci Başarılı Türk Firmaları Ödül Töreni’ için 2018 yılı resmi bilançoları baz alınarak yapılan değerlendirmeye göre, MADO Grup (Mado Corporation SRL ve Inter Food Processin SRL) 324 çalışanı ile 42 milyon 138 bin 496 ley ciro yaparak, Romanya’da en çok ciro elde eden 67’inci büyük Türk firması oldu.
KURUMSALLIK VE MADO
Gıda ve hizmet sektörünün ne kadar zahmetli olduğunu bilmek için etrafınızdakilere bakmanız yeterli.
Bir kaç yıl önce Bükreş’te 10 gün Türkiye’ye gidip gelen bir restaurant sahibi Türk sızlanıyordu. “Ben yokken hiç iş olmamış” diye. Gayri ihtiyari, biraz da vereceği cevabın merakı ile, “ne yani” dedim. “siz Türkiye’ye 10 gün gittiniz diye müşterimi azaldı?”
Aslında her iş adamı işinin başında ayrılınca işlerin düşeceğini bilir, hepimiz biliriz. Hele hele hizmet sektöründe ya kalite farklılaşır yada başka şeyler olur.
Her bir şubesinin diğeri ile arasında yüzlerce kilometrelik mesafe olan MADO Cafe ve Restaurant’ın sahibi İbrahim Günbeyi’ne bu konuyu ve beraberinde her bir Türk’ün kendisine uzaklıklığına rağmen gittiği Türk restaurantlarının niçin büyüyemediklerini hatta çoğunun niçin yaşayamadığını sordum.
8 ayrı şehirde 10 şubeyi nasıl kontrol ediyordu? MADO nasıl büyüyordu, klasik bilinenlere rağmen.
(Laf aramızda, MADO’nun yeni tesisini gezerken dikkat ettim. Patron İbrahim Bey sanki benim gibi ilk defa geziyordu, her şeyin yerini Genel Müdür Yardımcısı Bogdan Bey biliyordu.)
Soruma cevap olarak, “Kurumsallık ve standardizasyon” dedi Günbeyi ve ekledi “Büyük düşünememek!”
Sonra uzunca bir süre bu konuyu anlattı. Üstelik kendisinin bu yıl her ay içerisinde 16 gün Türkiye’de kaldığını ama cirolarının da düşmeyip arttığını söyledi.
GELİŞMEYE EN MUSAİT MUTFAK TÜRK MUTFAĞIDIR
Türk restaurantlarında hiç bir zaman aynı kaliteyi bulmanın mümkün olmadığını, patronun 1 hafta izne gitmesi ile herşeyin darmadağınık olabildiğini anlatan Günbeyi, “Oysa dünyada özellikle Avrupa’da gelişmeye, büyümeye en musait mutfak Türk mutfağıdır” dedi. Günbeyi, baharatı Avrupalıların da bildiğini anlatarak Almanya’da bu işlerin artık bilindiğini, onun üzerinde şubesi olan bir Adana kebap satıcısının her şubede aynı kaliteyi müşteriye sunabildiğini anlatarak, “bu arkadaşlarımız büyük düşünmeli ve hayalleri olmalı” dedi.
Günbeyi, endilerinin kaliteden ödün vermediklerini, bir hammade değişikliğine gidilecek olsa bile bunu iki üç ay tahlil ettiklerini ve ardından karar verdiklerini söyledi.
CRISTINA VATAVU HANIM
Almanya’dayken aynı zamanda ABD vatandaşı da olan Lütfü Bakır adlı bir ağabeyimiz vardı. “Zaman zaman, bir fabrika kurmak Vehbi Koç’un kaç dakikasını alır?” diye sorar ve cevabını kendisi verirdi; “ Vehbi Koç bir dakikada fabrika kurar. Çağırır ilgili adamını ‘Bana davultozu fabrikası kurun!’ der, iş biter.”
Şimdi rahmetli olduğunu sandığım Bakır, 1960 darbesi öncesi Koç’un Samsun bayisi idi. Turgut Özal’ın Başbakan yardımcısı Kaya Erdem’in sınıf arkadaşı olan Bakır, Almanya’da Türklerle konuşurken onların ufkunu açmaya çalışır, onlara işadamı olmalarını ve fiilen bir iş üstlenmemelerini öğütlerdi.
MADO’nun yeni tesislerini gezerken ve İbrahim Beyi dinlerken içimden, “sanki Lütfi Bakır’dan öğüt almış” diye geçirdim.
Cristina Vatavu, MADO’nun Genel Müdür Vekili ve Ekonomi Müdürü. 2000 yılından beri MADO’da çalışıyor. Kısacası MADO’nun herşeyi yada çok şeyi diyelim, Boğdan Bey’e haksızlık olmasın.
*DEVAMI YARIN
(Iaşi- Hamdi YILMAZ / Gazete Balkan)