HAMDİ YILMAZ – Güle güle git Ağustos ayı

Türk tarihinde yaşanan sayısız zafer günleri Ağustos ayına nasip olmuştur.

Geride kalan bir ayı sembolik törenlerle de olsa Türk’ün zaferlerini anarak geçirdik. Bugün de Zafer Bayramı’nı kutluyoruz.

Bu vesile ile Ağustos ayında kimimiz, Türk’ün ölümü esarete tercih edeceğine olan imanını, kimimiz içinde bulunduğumuz netameli dönem dolayısı ile hafızasını, kimimiz de unutturulmak istenen değerlerin sahiciliğini bir kez daha görerek ümidini tazeledi.

Anadolu kapılarını Türk’e açarken Malazgirt önlerinde 40 gün çizmeleri ile uyuyan Alparslan’ı da, Kocatepe’de Anadolu’yu Türk’e sonsuza kadar vatan kılmak için çizmeleri ile uyuyan Mustafa Kemal Atatürk’ü de, özlemle, şükranla bir kez daha andık, anıyoruz.

***

“Selçuklu Devletinin tanzim şeklinin ele alındığı Merv’de toplanan büyük kurultayda Alparslan’ın amcası Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, birleşme halinde hareket etmenin lüzumunu anlatmak için şöyle bir uygulama yapmıştı; “Tuğrul Bey kurultayda eline aldığı bir oku ağabeyi Çağrı Bey’e vererek kırmasını ister. Çağrı Bey bu tek oku rahatça kırar. Aynı hareketler tekrarlanır ve ok sayısı üçe çıkınca Çağrı Bey kırmakta zorlanır. Ve dört oku kıramaz. Bunun üzerine Tuğrul Bey, birlik olmadıkları takdirde kolayca yenilebileceklerini, birleşik oklar gibi bütünlük içerisinde oldukları her zaman başarılı olacaklarını anlatır.” Mehmet Akif Ersoy da, aynı durumu, “Girmeden bir milletin içine ayrılık, düşman giremez / Toplu vurdukçe yürekler, top sindiremez” diye özetler.

Birliğin, sırt sırta vermenin önemli örneklerinden olan Çağrı ve Tuğrul Bey nasıl Alparslan’a Anadolunun anahtarını alacağı zemini hazırlamışlarsa, Atatürk’de yoksul, fakir, biçare de kalsa birlik içinde bir milletin dünyaya boyun eğmediğinin emsali az görülür örneğini vermiştir. Türk sözünü ağızlarına almamak için ızdırap çekenlerin zavallıklarını görünce insanın, “Onlardan kaldı bu toprak, biz gezip tozmayalım mı? / Yabanlar kıskanır diye destanlar yazmayalım mı?” diye haykırası geliyor.

Bu mülkün tapusunu alanlar ile bize devredenler kimsenin inkâr edemeyeceği şekilde ortada.

Bunlar Türk’tü. Bu vatan Türk milletine aittir. “Türkmeni, Avşarı, Yörüğü, Çerkezi, Lazı, Kürdü vesairesi ile Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” 

“Ben Türk değilim” diyenin de keyfi bilir.

Büyük Türk milletinin her birisi kendisinin birer parçası olan Avşar, Laz, Yörük, Kürt, Çerkez vs. diye bir sorunu yoktur. Hiç bir milletin “sen başkasın” diye kolunu kanadını kesme lüksü yoktur. Ama, Türk’ün örümcekli kafa ve terör sorunu vardır. Başkalarına uşaklığa hazır unsurları ile sorunu vardır. O sorunları da çözmeye muktedirdir. Yaşayan görecektir.

***

Bize hatırlattığın güzelliklerden dolayı teşekkürler Ağustos ayı. Güle güle git.

(Bu yazı 30 Ağustos 2018 tarihinde yayımlanmıştır)

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir