Türk’ün Anadolu’da tarihinin değiştiği gün
Atatürk’ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz‘un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir‘e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon’da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye’de 1926’dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.
***
Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan
Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşmasıyla yurdumuz tamamen elimizden alınıyor,
vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde
bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz isteniyordu.
Türk milletinin bu durumu kabul
etmesi elbette mümkün değildi. 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla,
lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı
başlattı. Amasya Genelgesi’nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. Daha
sonra 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920’de TBMM’yi
kurdu. Böylece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem
de Kurtuluş Savaşı’nın merkezi Ankara
oluyordu. TBMM meclisi yaptığı görüşmelerde yurdun durumunu ve kurtuluş
çarelerini aradı. “Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu
ve parçalanamayacağı görüşü”nden hareketle, düşmanla mücadele kararı
alındı. Oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi. İlk başarı, Doğu’da
Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların
kazanılmasıyla Yunanlılar’a büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine
Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal,
ordularına: “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün
vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk
olunamaz.” emrini verdi. Türk askeri, büyük bir azim ve fedakârlıkla bu
karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya
Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699 Karlofça Antlaşmasından beri ilk defa
toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk milletinin savunma durumundan
taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer
sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal’e “gazi” unvanı ve
“Mareşal” rütbesi verildi.
Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı’ndan sonra, büyük
bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı alındı. 1922 yılı Ağustosuna
kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik
içinde Batı cephesine kaydırıldı”. İstanbul’daki cephane depolarından
silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek
kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silâhlar satın alındı.
Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı. Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa
Kemal’in başkomutanlığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922’de düşmana saldırdı.
Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos’ta düşman çember
içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı
Trikopis’te vardı. Bu savaş, Atatürk’ün başkomutanlığında yapıldığı için
Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı. Büyük Tarruzun
başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir’e kadar takip edildi. 9 Eylül
1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hain
düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline “dur” diyen ve kanımızın son damlasını
akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük zaferi her
yıl, 30 Ağustos günü, bayram yaparak kutluyoruz.