HAMDİ YILMAZ -Reşit Tavan olayının Romanya sayfası

Reşit Tavan adlı Türk vatandaşının 8 haziran 2017 tarihinde Bükreş’te tutuklanması ile başlayan Holıvıd filmi nihayet sonuçlandı ve Tavan’a ABD mahkemesi 2 yıl 3 ay hapis cezası verdi.

ABD yasaları Türk işadamının Bükreş’te geçen tutukluluk süresinin cezadan düşülmesine izin veriyorsa, Tavan’ın aldığı 2 yıl 3 aylık hapis cezası da 1-2 gün sonra bitmiş oluyor. Ne alâ!

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic geçenlerde, AB üyesi ülkeler arasında Macaristan, Polonya ve Romanya ile birlikte Türkiye’de yargı bağımsızlığının tehdit altında olduğunu söyledi. Keşke birileri Reşit Tavan davasını bütün yönleri ile Mijatoviç Hanım’a aktarsa da yargı bağımsızlığın ne olduğunu ABD’den öğrense!

ABD, Tavan’ı Bükreş’te kimsenin görmediği, mahkemeye ibraz edilmeyen bir hayali karar ile tutuklattıktan tam 29 gün sonra gerçek tutuklama kararı çıkartarak Romen mahkemesine ibraz ediyor. Hukuku görüyor musunuz?

Reşit Tavan suçludur, yada suçsuzdır biz bilemeyiz. Derdimiz o değil, derdimiz hukuk.

Hukuk ve hak maalesef güçlü olanın.

Neyse biz konuyu dağıtmadan 18 Aralık 2017 tarihinde yayımladığımız bu yazı ile aynı başlıklı Haber –Analize dönelim. Reşit Tavan olayının Romanya sayfasını bir kez daha dikkatinize sunalım:

***

5 Eylül 2017 tarihli Gazete Balkan’da “Bükreş’te bir garip tutuklama olayı” olayı ile aşağıdaki yazıyı yayımlayarak bazı sorular sormuştuk: Önce o yazıyı tekrar okuyalım:

***

10 Ocak’ta basına yansıyan haberlerde, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ramor Dış Ticaret ve İnşaat Yatırım Anonim Şirketi ile şirketin sahibi ve yöneticileri Reşit Tavan, Fulya Kalafatoğlu Oğuztürk’e yaptırım uygulayacağı haberleri yer aldı.

Söz konusu şahıslar, İran ordusu tarafından kullanılmak üzere Amerikan mallarınının tedariki ve transferi nedeniyle suçlanıyordu. 

Aynı günlerde Rus TASS Ajansı’nın haberine göre de, “Amerika Ticaret Bakanlığı, İran’la bağlantıları nedeniyle iki Türk şirketi ve yine 3 şahıs hakkında yaptırım uygulanmasına karar verdi.” 
Ajansın aktardığına göre, ABD’nin aldığı karar, çerçevesinde daha önce İran’a uranyum zenginleştirmede kullanılan karbon fiber maddesi satmaya çalıştığı iddia edilen Murat Taşkıran ve Kompozit Kimya’ya yaptırım uygulanacaktı. 

Halen Romanya’da tutuklu bulunan ve Ramor Grup’un sahibi olduğu belirtilen Reşit Tavan, hakkındaki iddiaları açığa kavuşturmak üzere nedense 8 Haziran’da Romanya’ya geliyor.

Niye, ABD’ye gitmediği yada neden Ankara’da ABD’li yetkililerle görüşmediği sorusu havada kalıyor. ‘Romanya’nın özelliği neydi?’ sorusu akla geliyor.

Tavan, 8 Haziran’da Bükreş’e ayak basar basmaz gözaltına alınıyor ve sonra da tutuklanıyor.

Akla yine, ‘Acaba ABD, Reşit Tavan ve başkalarının tutuklanmasını Türk hükümetinden istedi de talebi yerine getirilmedi mi?’ sorusu geliyor.

Yine nedense diyerek belirtmek mecburiyetinde kalıyoruz ki, ABD’nin Ocak ayında basına sızdırdığı söylemler 18 Temmuz’da hayata geçiriliyor ve “ABD Maliye  Bakanlığı, Tahran’ın balistik füze programı ve silah anlaşmalarına destek vermekle suçladığı 18 kişi, grup ve kuruluş  listesini” açıklıyor.

“Amerika’nın yaptırım listesinde, Reşit Tavan adlı bir Türk vatandaşıyla, Tavan’ın sahibi olduğu ve başkanlığını yürüttüğü, kısaca Ramor Grubu olarak adlandırılan İstanbul merkezli Ramor Dış Ticaret ve İnşaat Yatırım Anonim Şirketi de bulunuyor.”

Üstelik de  yaptırım kararı, Başkan Donald Trump’ın bir gün önce İran’ın 2015 tarihli uluslararası nükleer anlaşmaya uyduğunu tasdiklemesinin ertesinde açıklanıyor.

Yine nedense bu listede 10 Ocak’ta basına verilen isimlerin ve şirketlerin tamamı bulunmuyor.

İki Türk şirketinden birisine ve elemanına, diğer şirkette ise iki kişiden birine anlaşılan piyango vuruyor.

Kabak Reşit Tavan’ın başına patlıyor. Ki zaten Tavan, o sıralar Bükreş’te tutuklu bulunuyor.

Tavan’ın kendisini ABD’lilere aklama görüşmesi için niçin Bükreş’i tercih ettiği sorusunun yanında, kendisine avukat olarak eski Adalet Bakanı’nı buluşu konusu çok basit kalıyor.

Tıpkı Romanya’da koalisyon hükümetinin büyük ortağı partinin genel başkanı Liviu Dragnea’nın ABD ile ilişkileri konusuna ait yorumlar gibi.

***

Gazetenin ve muhabirin imkanları sınırlı ise gazetecilikte ‘fikri sabit’ gibi temel bir ilkeyi çokcası ıskalamak kaçınılmaz oluyor. Reşit Tavan olayında bizim başımıza gelen de bu.

Beynimizi kemirmekle beraber olayı unutmasak da gelişimini takip etme imkanımız olmadı.

TÜRKİYE DEVRE’DE

Yukarıda özetlediğimiz Reşit Tavan’ın ABD’ye iade talebi 4402/2/2017 dosya numarası ile Bükreş Mahkemesi’nde görülürken, Türkiye’nin de devreye girerek Reşit Tavan’ı Romanya’dan istediği anlaşılıyor. Türkiye’nin talebi de 7342/2/2017 dosya numarası ile Bükreş Mahkemesi kayıtlarına giriyor.

Türkiye, bu girişimi ile hakim Mariana Constantiescu’nun ABD’nin talebinin reddetmesini de sağladı. Ancak, ADB, Temyiz Mahkemesi’nde kazanan taraf oldu ve Reşit Tavan’ı Romanya’dan kuş gibi alıp götürdü.

Tavan’ın avukatı eski adalet bakanlarından Catalin Predoiu’nun, “Müvekkilim İran’a tekne motoru satmış olmakla Romanya’da her hangi bir yasayı ihlal etmedi” minvalli savunması, Tavan’ın, “Ticari bir işlemdi. Üstelik motorun biri ABD’ye iade edildi. İkincisi halen Türkiye’de. Dubai Ofisindeki yetkililer benimle Bükreş’te görüşeceklerini söylediler. Sessizce  Bükreş’e gelir gelmez uçağın kapısında tutuklandım.” şeklindeki savunması işe yaramadı.

 Reşit Tavan’ın, “Yine de reotik bir sorum var; ben yılda 6 milyon dolardan fazla ciroya sahip bir işadamıyım. Neden 300 bin dolar para aklamaya maruz bırakılayım?”  şeklindeki feryadı ve sorusu havada kaldı.

Ama Tavan, Bükreş’ten ABD’nin Milwaukee kentine doğru havalandırıldı..

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir