HAMDİ YILMAZ -Anuga fuar anıları
Köln’de 2009 yılında 6522 şirketin stand
açtığı fuara 196 Türk firması katılmıştı. Türkiye, “Partner ülke” olarak fuarda
1 ton baklava dağıtmış, 25 bin fuar katılımcısı birer dilim Türk baklavası yeme
imkanı bulmuştu. Anuga’da Türk mührünün onuncu yıl dönümü. Bu yıl 5-9 Ekim 2019
tarihleri arasında yapılacak.
İki yılda bir Ekim ayı başında düzenlenen bu fuara 2003 yılından beri
katılamıyorum. İlk olarak 1995 yılında Türk Ekspres gazetesini yayımlarken
katılmıştım. Almanya’da ilk Türk supermarketini açan, aynı zamanda Amerikan
vatandaşı Tokatlı Lütfi Bakır ile Almanya’yı kent kent dolaştığımız günlerdi.
Fuar nedeni ile Köln’de mola vermiştik. O’nun Kanadalı kuruyemiş üreten
arkadaşları da fuara katılmış, Bakır onlara ev sahipliği yapıyordu. Akşamları
da Köln’deki toptancı arkadaşları ile yemeklerde buluşuyorduk.
Fuar’ın basın bürosunda çalışmak benim için çok keyifliydi. Dijital fotograf ve
bilgisayar henüz yaygın değildi. İstediğim resmi büro görevlileri hemen temin
ederler, haber ve resimlerimi anında Ankara’ya geçerlerdi.
Şimdiki gibi aklımda, o yıl 6 Türk firması fuara katılmıştı. Fuarın basın
bürosu katılımcı firmaların tanıtım broşürleri ile doluydu. Ama bizim 6
firmadan hiçbirinin broşürü yoktu. Onların standlarına gider, “Birader çok mu
zordu A4 ebatında olsun bin- iki bin tanıtım broşürü bastırıp getirmek?” diye
onlara çıkışırdım. Her biri ile ayrı ayrı ilgilenip, haber yapmış, o standlar
benimmiş gibi çaba sarf etmiştim.
Bir keresinde de bizimkilerden birinin standında kahrolmuştum. Stand sahibi
firma reçel üreticisiydi. Türkiye’den Köln Anuga 1995 Fuarı’na masraf edip
gelmiş, stand açmıştı.
Niye, malını satmak için.
Ama satamıyordu, bakın nasıl satamıyordu; Biz firma sahibi ile stand da otururken, bir İsrailli geldi. Bizimkine dediki, “Reçellerin güzel. Fiyat da uygun. Ben sizinle bir yıllık anlaşma yapmak istiyorum. Bir yıl bana reçel üret, anlaşmayı da hemen burda imzalayalım.”
Bizim ki ne dese beğenirsiniz, “Ben anlaşma
imzalayamam!” tepemin tası attı, dün tanıdığım firma sahibine, “Allah’tan
belanı mı istiyorsun, buraya gezmeye mi geldin, malını satmaya geldiysen aha sana müşteri, ne demek
‘anlaşma imzalayamam’?” dedim.
Firma sahibi benmişim gibi kahrolmuştum. Türkiye döviz sıkıntısı çekiyordu.
Başbakan Tansu Çiller, TRT- Int ekranlarında gurbetçilere sesleniyordu,
“Avrupa’da yaşayan herkes Türkiye’deki bir yakınına bin mark havale yapsın!”
Böyle bir günde bizim iş adamı anlaşma
imzalamaktan kaçınıyordu.
Adamcağız, benim sinirim karşısında, “İmzalayamam Hamdi Bey! Çünkü, bu adamın
istediği miktarda reçel yapacak şekeri Türkiye’de bulamam, sözümü yerine
getiremem” şeklinde konuşmuştu.
Köln’de şimdi havalar nasıl bilmem.