HAMDİ YILMAZ- Ödül Töreni’nden notlar
En azından benim beynimde bu işin fikir babası Ankara Ostim’de Metro İstasyonu’ndan çıkınca, tam karşıda makine üreten ‘Osman Efendi’dir.
Şimdi duruyor mu bilmem ama, 1998 Rus krizi sırasında kendisi ile haber amaçlı konuşurken, “25 yıldır 30’a yakın işçi çalıştırır, onların vergi ve sigortalarını öderim. Kimse bana gelip de “Aferin sana Osman Efendi’ diye bir kağıt parçası bile vermedi” demişti.
Romanya’ya geç gelip, geç giden 2008 krizi işin bahanesi oldu ve Başarılı Türk Firmaları Ödül Töreni’ni geleneğini başlattık.
Bu ön girişle birlikte 12. Başarılı Türk Firmaları Ödül Töreni’ninden aklımda kalan en önemli cümle, Doç. Dr. Seyfi Özgüzel’in, “Sahip olduğunuz internet sitesinde kullandığınız, İngilizce veya Romence şayet hatalı yazılmışsa, Alman’a Hollandalı’ya ürün satamazsınız” şeklinde özetleyebileceğim cümlesi oldu.
***
14 küsür yıllık Romanya maceramızdan önce, bir o kadar da Hollanda ve Almanya gazetecilik yaptım. Bu süre içerisinde en çok duyduğum söz, “Halbuki siz hiç Türk’e benzemiyorsunuz” sözüdür.
Ne zaman duysam, güya övgü amaçlı bu tür cümleler yaralardı beni.
Belki bu duygudan hareketle, Ödül Törenimizi onurlandıran Hollandalı dostlarımızın, hiç bir dinî veya politik yada sosyal çıkarı olmadan haftanın altı günü ihtiyaç sahibi 500’e yakın Hıristiyan ve Rumen insana öğle yemeği verdiğini görsünler istedim.
Bu amaçla onları Levent Atin’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Marathon Vakfı’na götürdüm.
Hollandalı konuklarımız kendi elleri ile ihtiyaç sahibi insanlara yemek servisi yaptılar. Vaktimiz sınırlı olduğundan onları mutfaktan uyararak çıkartmak zorunda kaldım.
Haz aldılar, kaptırdılar kendilerini, bıraksak ordaki son insan gidene kadar çalışacaklardı.
Halbuki, 13 bin Türk vatandaşının yaşadığı Romanya’da aynı ve kurumsal boyutta olmasa bile böyle onlarca Türk ismi verebilirim.
***
Romanya’daki firmalarımızın küresel standartlara yönelmesinin vakti geldi. Hangi ülkede üretirseniz üretin, satma savaşında ihracat önemli bir avantaj ve kara gün dostudur.
