HAMDİ YILMAZ -Bu kermese dikkat!

*Geleneksel Uluslararası Kadınlar Birliği kermesinin Türk kültürel unsurları ile Türk markalarının tanıtımı için iyi bir alan olduğu görülüyor

BÜKREŞ (Gazete Balkan)- Uluslararası Kadınlar Birliği (IWA) tarafından geçtiğimiz yıllarda Romexpo Fuar alanında hayır amaçlı düzenlenen yıl sonu kermesi, bu yıl bağımsız bir alanda Willbrook Platinum’da yapılışı ile ön plana çıktı.

Başlangıçta az sayıda büyükelçiliğin katılımı ile gerçekleşen etkinlikte bu yıl katılımcı ülke sayısı 53’e çıktı.

Bükreş’teki Türk Büyükelçiliği de Kermes’e geçmiş yıllara göre daha hazırlıklı olarak katıldı.

Binlerce kişinin ziyaret ettiği etkinlikte, içecek ve gıda alanındaki Türk kültürel unsurların yanı sıra Türk sanatsal ürünleri de ilgiyle karşılandı.

TİAD’ın öteden beri sembolik de olsa destek verdiği Uluslararası Kadınlar Birliği Kermesi’ndeki Türkiye standını gelecek yıllarda profesyonel bir bakış açısı bekliyor.

Romanya’da marka mücadelesini zorlu süreçlerden geçerek başarmış, ‘Sırma içecekleri’, ‘Gold Baklava’ gibi gıda ürünlerinin tanınımı ile Yunus Emre Enstitüsü’nün sanatsal gösterileri için bu kermese daha ciddi bir yaklaşım gösterilmesinin tam zamanı.

***

Pazar günü Uluslararası Kadınlar Birliği Kermesi’ne taksi ile gittim. Dönüşte taksi bulmak imkansızdı. Kermes’e toplum havaalanına giden her toplu taşıt aracıyla gitmek mümkündü.

Dönüşte ise otoban kenarında oluşundan dolayı karşıya geçmek imkansızdı. Bariyerler engeldi. Kente yönelik bir araca binmek için kilometrelerce yürüyerek karşıya geçmek gerekiyordu.

Yürümekten başka çare olmayınca, birkaç kilometre yürüdükten sonra önümde bir taksi durarak Kermes’in yapılacağı adresi sordu. Tarif ettim, dönüşte de beni alacağını söyledi.

Neyse yaklaşık 6-7 kilometre gitgelden sonra beni aldı.

Biraz muhabbetten sonra “Gülenci misin, Erdoğancı mısın?” diye sordu.

Yine kan beynime sıçradı.

“Biri seçimle gelmiş politikacı ki, halk istemezse seçimle de gidecek. Diğeri terör örgütü elebaşı. Nasıl kıyaslıyabiliyorsunuz?” dedim ve dilimin döndüğü kadarı ile anlattım.

FETÖ terör örgütünün 2013 yılında 35 Romen gazeteciyi Andreea Marin şefliğinde Türkiye’ye götürüp ağırladığını, kollarına pahalı saatler takdığını, hatta Marin’e bir de koca bulduklarını söyledim. “Şimdi o gazeteciler minnet borçlarını ödeyerek terör örgütü elebaşını din adamı gibi göstererek Romen halkını kandırıyorlar.” dedim. Yol boyunca anlattım.

Sonuçta, “Ben politikadan anlamam. İstanbul, Bostancı, kebap vs. ben Türkiye’yi ve Türkleri seviyorum” dedi.

Neyse yerimiz kalmadı.

***

ARŞİV’DEN

Ioana ablasının acındırma yazısı

Yalakalık ve acındırma metodu ile bir milleti iliklerine kadar soyup soğana çevirmiş küresel bir soygun çetesi..

Mensuplarından biri sırf bilmem neyini kurtarmak için başörtülü karısına başörtüsünü fırlatıp, attırarak Romen gazetecilere acındırma şovu döşendirmeyi marifet bellemiş.. Bu üstadı öbür zavallıya akıl vermiş olmalı.

Olmalı ki, 10 yaşındaki oğlunun elinden tutmuş, Ioana Avadani ablasına götürmüş.

Ioana ablası da, küçük Nusret hakkında acındırma yazısı döşenmiş.

Küçük Nusret, babasının üyesi olduğu FETÖ tarafından Türkiye’de ağırlanma şerefine nail olduğu tahmin edilen Ioana Avadani’ye politik bir mesaj döşenmiş.

Türk adaletine babası gibi saydırırken, Romen adaletine övgüler yağdırmış!

Ioana Avadani kim?

Bağımsız Gazeteciler Merkezi adlı babasına Romanya’da sözde gazetecilik yaptığına dair basın kartı veren kurumun müdürü..

Ioana Hanım da meslektaşı Andreea Marin gibi kendisine FETÖ tarafından koca bulunanlardan mı bilmem ama, pahalı hediyeler aldığı kesin.

Yoksa, durup dururken FETÖ’nün sözde gazetecisi Kamil Demirkaya’nın avukatlığına niye soyunsun?

***

Düsseldorf’taki bürodan Frankfurt’taki matbaaya gönderdiğim postadaki fotograflarım daha alıcısına ulaşmadan, Alman ZDF televizyonunda haber materyali olarak kullanıldığında (haklarını yemeyelim fotoğraflar varacağı yere de zamanında varmıştı);

Hollanda’da iş yerim, gazetecilik faaliyetim olmasına rağmen sınırdışı edildiğimde, daha doğrusu Hollandaya sokulmadığımda;

Çıkarttığım gazete İsviçre ve Fransa’ya sokulmadığında;

Hiç bir yabancı kişi ve kuruluşun kapısını çalmak aklıma dahi gelmedi..

Sadece Hollanda’ya sokulmadığımda bizim Kayserili majestelerinin başında bulunduğu kendi Bakanlığımızın kapısını çaldım.

“Belge ver de nota verelim” dediler.

Verdim.. 2004 yılından bu yana hala nota verecekler. Canları sağolsun.

***

Bunlar ne ara türedi, nasıl türedi? Bu kadar alçaklığı nasıl yapabiliyorlar?

Hollanda’da kocası öleli iki ay olmuş bir kadın görmüştüm, danışmana soruyordu, “Bir Hollandalı erekek ile samewonen (birlikte yaşamak) yapsam, bana oturum verirler mi?”

O zamanlar Hollandalı ile birlikte evlilik yapmadan yaşayanlara da oturum veriyorlardı..

Bunlar bana o kadını hatırlatıyor..

Bir Türkiye’de FETÖ hukukunun hakim olduğu günlerde mağdur olan şerefli insanlara bakın, bir de FETÖ müritlerine..

Allah sizin müstahakınızı versin emi..

(Bu yazı 11 aralık 2018 tarihinde yayımlanmıştır)

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir