HAMDİ YILMAZ- Başka ülke vatandaşı olmak
Oktay Sinanoğlu’nu biliyorsunuz; hani şu,
“Bizi 17 yaşımızda apar topar zorla Amerika’ya gönderdiler; çirkin bir
gaye ile ‘devşirme’ olalım diye gönderdiler; çok şükür olmadık!” diyen
adam.
Başta fizik, matematik olmak üzere fen bilimlerinde bin adedin üzerinde buluşu
olan, dünyanın peşinde koştuğu adam..
Kendi alanındaki ilmi döküntüleri toplayanların Nobel Ödülü aldığı, dünyada 26
yaşında profesör olan ilk insan.
İşte O diyor ki, “Hiçbir zaman Amerikan vatandaşı olmayı düşünmedim.
Aklımdan dahi geçmedi. Ben atalarımdan beri Türk kimliğimle varım. Ne yaptıysam
o sayede yaptım. Ona buna yaranayım diye değil. Otuz yılda bak milleti ne hale
soktular. Simdi de ‘açlıkla’ terbiye ediyorlar.
Ayarlı basının köşe yazarlarından biri geçenlerde Avrupa Birliği’ne girmenin
yararlarından diye ‘O zaman bu ay yıldızlı pasaport ile Avrupa kapılarına
gitmenin utancından kurtulacağım’ diyor. Tanrı, bu millete acısın.”
“Saraylarda süremem / Dağlarda sürdüğümü / Bin cihana değişmem / Şu öksüz
Türklüğümü” diyen şair gibi, O da, gençlere tavsiyede bulunurken,
“Dünyanın neresinde olursanız olun, kimliğinizi, Türk dilini, Türk tarih
ve kültür bilincini, binlerce yıllık geleneğini kaybetmeyin.
Dış ülkelerde ne kadar kimliğinizi korursanız yabancılar da size o kadar itibar
edecektir” diyor. Ay-yıldıza hitaben; “Savaş bizi karlı dağlara
götürdüğü gün. / Kızıllığında ısındık, / Dağlardan çöllere düşürdüğü gün. /
Gölgene sığındık.” diyen bir başka şair gibi O da, “Unutmayın ki Türk
olmak bir kafa gönül işidir” diyor.
İlk çocukluk yıllarında öğretmenlerimiz ve ailelerimiz bizi, “yamalıklı
pantolon giymek ayıp değil, ama kirli giymek, sökük ve yırtık gezmek ayıp”
diye temizliğe özendirirlerdi. Artık, yoksul da olsa insanın haysiyeti ile
şerefi ile yaşamaya özendirildiği günler geride kaldı. “Parayı bul
da..” diyenler çoğaldı.
Bir gün Amsterdam’da kocası öleli 40 gün bile olmamış bir kadın konunun
uzmanına danışıyordu, “Bir Hollandalı ile ‘samewonen’ yapsam oturum
alabilir miyim?” diye. “Samewonen” yani evlenmeden birlikte
yaşamak. Hollanda, şimdi de aynı mıdır bilmem ama o yıllar evli olmadan
Hollanda vatandaşı ile birlikte yaşayan yabancılara da oturum veriyordu.
Türkiye Cumhuriyeti’ni idare edenler hak ve hukukunu korumayı beceremediği
vatandaşlarını kendi eliyle itti, nüfuslarını artırmak isteyen Batılı
devletlerin kucağına. Onlar da hâlâ “İstemem yan cebime koy”
muamelesi ederek azar azar alıyorlar. Alırken de, insan haysiyet ve onuru ile bağdaşmayan
davranışlarla “Türk kimliği”nin beş para etmediğini bizimkilerin
beynine adeta çivi ile kazıyorlar. Ki, bir daha geriye dönüp bakmasın diye.
Ne demiş şair, “Sahipsiz vatanın batması haktır / Sen sahip çıkarsan bu
vatan batmayacaktır.” Yerkürede Türk olarak yaşamak zordur. O zorluğun
hazzını tadmayanlar bilemez.
(Bu yazı 28 Ağustos 2015 tarihinde yayımlanmıştır)