HAMDİ YILMAZ -Hero necdet’in Tiran versiyonu çaylak çıktı!
FETÖ’nün bir zamanlar askerden sorumlu üyesi olduğu iddiası ileri sürülen Harun adlı eleman, örgütten aldığı maaş ile Kazakistan senin, Arnavutluk benim, Anadolu tabiri ile ‘ayağı kırık it gibi’ dolaşırken, Tiran’da enselenmiş.
Kimine göre cebindeki pasaport, FETÖ’nün Romanya’daki suçluları koruma timi elemanı Hero necdet’e göreyse vizesi sahteymiş! Ne fark ederse?
Enayiliğine doymasın, gelseydi ya Romanya’ya! Kimbilir, Oradea’dan Batı’ya geçirilirdi de kimsenin ruhu duymazdı.
Arnavutluk yetkilileri Harun’u Türkiye’ye iade ederken, FETÖ’nün Arnavutluk’taki suçluları koruma timi elemanlarından biri, “Harun bayılma numarası yap!” diye bağırıyor.
Bayılınca sanki iade edilmeyecek.
Hem, Suçlu FETÖ elemanları cenneti olarak bilinen Romanya’yı niye kullanmamışlar, anlamadım. Sakın, Romanya’daki suçluları koruma timi elemanı Hero ile soyadı benzerliğinden dolayı oğlanı Kazakistan, Arnavutluk filan dolaştırıp durmuşlar olmasın.
Foto: Türk Basını
Neyse, ben size bu vesile ile aklıma gelen iki anımı anlatmak istiyordum.
Almanya’dan Türkiye’ye giderken, yanımdaki koltukta 3 yaşından beri Almanya’da büyümüş Zonguldak kökenli 29 yaşında bir genç vardı. Almanya onu Türkiye’ye iade etmişti. Uçağa binmemek, iade işlemini engellemek için sol bileğini kesmiş. Alman acır mı, kesik bileği bantlamış, atmış Türkiye’ye giden uçağa.
Aklı başına gelince bana dertleniyordu; “Abi ben 3 yaşından beri Almanya’dayım, boşanmış da olsam karım Almanya’da, küçücük çocuğum Almanya’da, arkadaşlarım Almanya’da. Beni Türkiye’ye niye gönderiyorlar ki? Ben oraya ait değilimki!”
***
İkinci örneğimiz ise Hollanda’dan Yozgatlı bir gariban turist olarak geldiği Amsterdam’da cebinde ağabeyinin pasaportu ile dolaşırken, bayılmış hastaneye kaldırmışlar.
Anlatıyordu, “Abi gözümü bir açtım, hemşireler Türkçe konuşuyor. Girdiğim şoktan çıkmaya çalışırken öğrendim ki, ben Ankara’da Numune hastanesindeymişim. Amsterdam’dan oraya nasıl geldim, anlamadım.”
Biz de ‘Amsterdam’da bayıldı, Ankara’da ayıldı1” diye haber yapmıştık.
Demem o ki, böylesi iade işlemlerinde bilek kesme, bayılma numarası gibi şeyler artık ilkel kalıyor.
Arasalardı ya Hero necdet’i, Tirandakilere ne akıllar verirdi, ne akıllar. Besleme bir Arnavut gazetecisi bulur, Tiran’daki Dışişleri bakanlığını ayağa kaldırırdı filan..
FETÖ’nün Romanya’daki suçluları koruma timi elemanı Hero necdet, olaya el atmış ama, o sıralar Yalaka Fatih’in şovunu hazırlamakla meşgul olduğundan geç kalmış. Atı Alan Tiran’ı atlamış.
Hero necdet’e de hüzünlenip tivit atarak propoganda yapma işi kalmış..
Arnavutluk’taki FETÖ’cü suçluları koruma timi elemanı da pek çaylak çıktı. Şov yapacağım derken, şov malzemesi oldu. Bir taraftan video kaydı yaparken Şefine soruyor, “Abi canlı yayın yapayım mı?”.
Atina’daki FETÖ’cü kaçaklar can da, Tiran’dakiler patlıcan mı? Hero necdet Atina’dakiler için Romanya’da altın toplama kampanyaları açıyor da, Tiran’daki FETÖ’cü suçluları nedense es geçiyor.
Bükreş’te göbek büyüteceğine, hiç değilse yalaka Fatih için yaptığı şov kayıtlarını göndersin de Tiran’daki FETÖ’cü suçluları koruma timi elemanları ders alsın!
***
İKİNCİ YAZI
Yeni yıla girerken
Geçtiğimiz yıl görüşme imkânı bulduğumumuz her işadamı veya yöneticimizle ‘Öngörü’ üzerine az veya çok konuştuk.
Bu konu üzerine ciddi bir röportajımız da var arşivimizde. Yayımlanacağı günü bekliyor.
Konu yine gündemde. Frames’in 450 şirket yöneticisi ile görüşerek hazırladığı, Romanya ekonomisine ait 2020 yılındaki durum tahmini raporu ortada. Gazete Balkan’da okuyabilirsiniz..
Kim ne ders alır, o raporda yazılanlarla kendi deneyimlerini birleştirerek bir ‘Öngörü’de bulunur ve o doğrultuda işlerine yön verir bilemem.
***
Benim asıl dikkat çekmek istediğim nokta, rapordaki bazı tesbitlerin geçen yılın son günlerinde işadamlarımızla yağtığımız sohbetlerde ortaya çıkan gerçeklerle örtüşmesi..
Üretim yerine ticaret!
İşgücü yetersizliğinden dolayı üretim otomatik olarak azalırken, bunun yarattığı hoşnutsuzluk doğal olarak insanları üretimden caydırıcı bir rol oynuyor.
Geçen yıl bu günlerde yapılan onca ciroya rağmen kâr edemediği için moralmen çökme noktasına gelmiş bir işadamımıza 300 kişiyi aşkın çalışanının durumunu hatırlatmış, bunların birer eşi, birer çocukları vs diyerek olayın boyutunu büyütmüş ve “Bunun hiç mi sevabı yok?” diye bir şeyler söylemiştim.
Biraz düşündükten sonra “haklısın” dedi. “Olaya hiç öyle bakmamıştım!”
Aynı sözleri 2019’un son günlerinde görüştüğümüz benzer konumdaki insanımıza söyleme fırsatı yada zemini olmadı.
***
İş adamı doğal olarak çıkarını düşünüyor. Bu dünyanın her yerinde böyledir.
Ama ülke yönetenlerin böyle bir lüksü yok. Üretmeyen ülke, istediği zaman üretme yeteneğini de kaybedecektir.
Üretim şevkini kırmamak gerekiyor.
Üretmeyen ülkelerin gideceği yer bellidir.
***
Daha bir- iki ay önce beni arayıp, Afganistan Büyükelçilkiğinin iletişim bilgilerini sorduktan sonra, ‘Oradan işçi getireceğim de” diyen işadamımızın yılın son günlerinde neşesi kaçmış olarak, “Üretimi azaltıp, ticarete yöneleceğim” şeklindeki sözlerinin fevri olmadığını Frames’in raporunu okuyunca daha iyi gördüm.
Kaldıki, Romanya dışındaki ülkelerden işçi getirmek de derde deva olmamış, sağladığı fayda yüzde 10’u bile bulmamış..
***
Bizim açımıdan olayın başka boyutları da var. Bir başka gün değiniriz..