Hermana: Ankara Yahudilerinin Anlatılmamış Tarihi

WASHINTON- Washington DC Yunus Emre Enstitüsü tarafından organize edilen etkinlikte  “Hermana: Ankara Yahudilerinin Anlatılmamış Tarihi” adlı ödüllü belgeselin gösterimi gerçekleştirildi. İzleyicilerden büyük beğeni toplayan gösteriminin ardından belgeselin yönetmeni Enver Arcak katılımcıların sorularını yanıtladı.

Belgeselin Anadolu’nun en eski Yahudi topluluklarından biri olan Ankara Musevilerinin geçmişine uzandığını anlatan Arcak, 15. yüzyılın ortalarında Osmanlı’ya sığınan ve uzun yıllar boyunca Ankara’da yaşayan Musevi toplumunun hikâyesini derlediklerini söyledi.

Ankara’nın Ulus bölgesinde yer alan Musevi mahallesine ait hikâye, fotoğraf ve röportajlarla izleyiciye aktaran belgeselde Osmanlı döneminden bugüne Ankara Musevilerinin tarihsel gelişimini gözler önüne seriyor.

Program kapsamında düzenlenen fotoğraf sergisinde de geçmişte Ankara’da yaşayan Musevi ailelerinin paylaştığı kareler katılımcıların beğenisine sunuldu.

Yurt içi ve yurt dışında birçok ödül alan “Hermana: Ankara Yahudilerinin Anlatılmamış Tarihi”, Ankara Musevileri ile ilgili kapsamlı ilk araştırma ve belgesel olma özelliği taşıyor.

Baba Ocağı !

Her hafta Amsterdan- Ankara arasında mekik dokuduğum 2000’li yılların başı olmalıydı.

Ankara Esenboğa havalimanından şehre gitmek için o zamanki adı ile HAVAŞ otobüslerine binmiştim.

Karşı koltukta oturan iki erkeğin İngilizce konuşmaları dikkatimi çekti.

Baba oğuldular. Baba 80, oğul 41 yaşındaydı. Hatırladığım kadarı ile Kanada’dan veya ABD’den geliyorlardı.

Oğul babasından rica etmişti: “Sen ölmeden önce, senin doğup büyüdüğün toprakları bana göster!”

Seyahatlerinin amacı buydu.

Baba, otobüsün camından sağı solu göstererek, bildiği Ankara’yı anlatıyordu.

Bizim kültürümüzde yaratılmışları en şereflisi olan “İnsan” sıfatını atlayarak mezhep, meşrep sormak ayıp olduğu için içimden geçen “Ermeni misiniz yoksa Yahudi misiniz?” diye sormadım.

Ermeni olabileceklerini düşündüm. Hermana haberini okuyunca onları hatırladım ve zihnimde, ne işe yarar bilmem ama onların Yahudi olduklarına hükmettim.

Bir de, Mehmet Akif Ersoy’un, “Canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda / Etmesin tek beni vatanımda cûda ..” mısraını sessizce tekrarladım.

Cüda, burada sıfat olarak “baba ocağı, yurt” anlamında kullanılmıştır. (H.Y.)

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir