Aksoy: Ptansiyelimizin yüzde 50’sini kullanabiliyoruz

* MÜSİAD Romanya Temsilcisi Cem Aksoy, “Dünya ve Dünya ticareti değişti” dedi

BÜKREŞ (Gazete Balkan) – Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Romanya Temsilcisi işadamı Cem Aksoy, Gazete Balkan’ın çok alanlı sorularını cevaplandırırken Türk iş adamlarının potansiyellerinin ancak yüzde 50’sini kullanabildiklerini söyledi.

Işte o mülakatın ilgili kısımları:

-Yaklaşık 25 yıldır yurtdışında ticari hayatın içerisinde bulunan ve firması Romanya’da 2018 yılında devlete bilanço veren 1800 civarındaki Türk firması arasında en çok ciro yapan ilk 50 firma içerisinde bulunan birisi olarak size sorum şu;

Biz Türkler, dış ticaret açısından sahip olduğumuz potansiyeli tam olarak kullanabiliyor muyuz? Eksilerimiz artılarımız nelerdir?

-Çok güzel birşey söyleyeceğim. Cumhurbaşkanımızın geçenlerde yaptığı bir konuşma var. Belki siz de dinlemişsinizdir. “Yurt dışında yaşarken, orada yaşadığınızın farkında olarak yaşayın” anlamında sözler söyledi. Bizim Avrupa’ya giden dedelerimiz, babalarımız ne yaparlardı geçmişte, işçi olarak yurt dışında yaşarken gelip Türkiye’ye köyün ortasına 5-6 katlı binayı dikip, emekli olup otururlardı.

Ama artık dünya da dünya ticareti de değişti. Benim burada, yurt dışında yaşayan işadamlarımıza acizane tavsiyem MARKALAŞMAK. bulunduğumuz yerde yapamadığımız, en büyük eksiğimiz bu. Romanya’da bulundukları yerde çok büyük işadamlarımz var.

Bakın ben 7 yıldır çok büyük bir mücadele veriyorum, “Altın Borsası” isminde. Markalaşmayı bilhasa rica ediyorum. Markalaşma çok önemli. Markalaşmaya Türkiye’den de destekler var.

Birbirine yakın işadamlarımzıın tek vücut gibi çalışması lazım.

Birbirlerinin işini kolaylaştıracak bir iş ortamı oluşturmaları lazım. İşadamlarımız birbirlerinden çok kopuk yaşıyor. Bunu açık olarak söyleyeceğim. Bunlar da komisyoncu zihniyetlerle olmaz. Bunu bu kadar net söyleyebilirim.

Eksikliklerden birincisi markalaşma.

İkincisi, Romanya’ya özel konuşursak, benim gördüğüm, bu bir fikir. Bizim insanımız buraya 90’dan sonra geldi. Büyük çoğunluğu da iş kurmak amacı ile geldi. Ama sanki, kendilerini yarın döneceklermiş gibi bir hava içerisine girdirerek fazla yatırıma yönelmediler.

-Bu işçlilik dönemimizden kalma bir alışkanlık herhalde.

-Aslında işimize daha fazla yatırım yapabiliriz. Zaten o geri döneceğim diye gelenlerin de büyük çoğunluğu kaldı. Isim isim ben de sayabilirim, siz de sayabilirsiniz. Bulunduğumuz yerlerde sosyal alanlarda da etkili olmamız lazım. Birinci neslimiz yetişti, çocuklarımız büyüdü, üniversiteler bitirdi. Hep özlediğim şeylerdir, hastanelere girdiğimizde bir Türk doktorun ismini okumak. Türk gazeteciler, Türk avukatlar, hatta Türk siyasetçiler. Bunların da önünü açabilmek lazım. Sosyal alanlarda da yatırım yapmalıyız. Daha fazla geç olmadan. Yoksa bu kadar yatırımdan sonra, çoğunun geri döneceğini zannetmiyorum.

-Bundan bir kaç yıl önce Romanya’da firmalarımızın 25’inci yılı dolayısı ile baktım, 1991’de kurulmuş 40-41 firmamızın kaldığını gördüm. Bunlardan biri fırıncıydı, buldum konuştum, “25 yıldır bu kadar belirsiz bir ortamda hiç firma değiştirmeden bugüne kadar gelişinizin sırrı ney?” diye sordum. Cevabı, “Bizden hiç kimse zarar görmedi. Türk yada Romen kimse bizden zarar görmedi” şeklinde oldu.

Bugün baktığımız zaman, “Aman ağbi Türk benden uzak dursun!” diyenler var. Öteyandan sizin burada çizdiğiniz tablo, dayanışmayı öngörüyor. Kimle dayanışma içine gireceğiz, kendi insanımızla gireceğiz. Burada ne yapacağız, “Bizden adam olmaz” anlayışı ile kendi başımızın çaresine mi bakacağız? Tabi sizin bunu tasvip etmeniz mümkün olmaz. Siz sivil toplum örgütüsünüz ve toparlamaya çalışıyorsunuz. Ama biz bu zıt unsurlar ayırdımını ne yapacağız? Bu Romanya için de Almanya, Fransa, Hollanda için de geçerli.

-Şimdi önce neyi kabul edeceğiz, zaman zaman ben de haksız eleştiriler aldım. Önce neyi kabul deceğiz..

-Haksız eleştiri alsanız da herhalde kimse “ Cem Aksoy bana zarar verdi” diyemez?

-Diyemez.. Şimdi önce neyi kabul edeceğiz: yanlışı ile doğrusu ile vatan haini olmadığı sürece kriterimiz bir.

-Hah..

-İyisi ile kötüsü ile bu insan bizim insanımız. Burada yaşayan Türk toplumunun bir rengi. Biri kötüyse, ona kötülük yapmanın bir anlamı yok. Onu nasıl iyi ederizin çaresine bakacağız. Zaten adamın iyi olmaya niyeti yoksa, senin onu dışlamana gerek yok, o adam kendini dışlayıp çekip gidecek. Bence birinci yolu bu.

-Potansiyelimizin ne kadarını kullanıyoruz sorusu havada kaldı. Türkiye’nin malını yeteri kadar sata biliyor muyuz? Bulunduğumuz ülkelerde, biz Romanya’da yaşadığımıza göre, Romanya’da gerçek potansiyelimizin tamamını kullanabiliyor muyuz?

-Burada gerçekten çok değerli işadamlarımzı var. Bir çok alanda ihaleler aldık, sanayi alanında yatırımlar yaptık. İletişim, bilim gibi yeni yeni iş kollarında yatırımlar yaptık. Yelpazeye baktığımızda Türk işadamları yelpazenin geniş bir alanında yer alıyor. Ama sizin de dediğiğiniz gibi ben hala yüzde elli ile çalıştığımızı zannediyorum. Bunun için ne yapmak lazım, bana sorarsanız, birilerinin çıkıp büyüklerimize, “Yatırımlarımızı yaptık, artık daha sağlam gidelim” şeklinde uyarıda bulunması lazım gibi geliyor. Önce kendi işimize yatırım yaparsak, yaptığımız işte çağı yakalarsak zaten randımanımız otomatik olarak yükselecektir. Birincisi bu. İkincisi, bence çok önemli bir nokta, şirket modelini iyi uygulayabilmeliyiz. Babadan kalma metodlarla olmuyor. Şirket kendimizin bile olsa kendimizi yönetici olarak yetiştirebilmeliyiz. Şirket sahibi olmak çok önemli değil. Önemli olan yönetici olabilmektir. Bu iki kavramla beraber, insanoğlunun halis niyetlerle yola çıkıp da başaramayacağı hiç birşey yoktur. Yeterki istesin. Içinde bulunduğumuz Romanya’da konjonktür de bu işe musait. Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Bakın iki büyük otobüs üreticisi firmamız var. Romanya’nın her şehrinde bizim otıobüslerimiz geziyor. Ben bununla gurur duyuyorum. Ben zannetmiyorum ki, eğer adam doğruysa zanenetmiyorum ki Romanya’da büyük bir engelle karşılaşıyor.

-Geçtiğimiz günlerde Türkiye Romanya İş Konseyi yönetim kuruluna seçildiğiniz gibi Türkiye Moldova İş Konseyi ile Türkiye Kuzey makedonya İş Konseyi yönetim kurullarına da seçildiniz. Bu sizin talebiniz miydi? Sizi o ülke konseylerine kim aday gösterdi?

-Beni kim aday gösterdi o ülke konseylerine?..beni kimse bir yere aday gösteremez. Önce bunda anlaşalım. O benim ticari projelerimle alakalı. Beni kimse bir yere zorla aday gösteremez. Elhamdülillah kendi fikirlerimi savunacak güçteyim. O ülkelerdeki projelerimiz zaman içinde görülecektir. O konseyler içerisinde de ülkemiz ve milletimiz için ne yapabilirsek onun çabası içinde bulunacağız. Onu bir düzeltelim, beni kimse bir yere aday göstermedi.

-Soruş amacımızın dışında cevaplandırsanız da güzel bir soru- cevap oldu.

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir