SAİT ÖZDEMİR- Herkes kendi hayat hikâyesinin kahramanıdır / Dua
Herkes kaçınılmaz olarak kendi hayat hikâyesinin kahramanıdır.” der John Barth.
İnsan, hayat yolunda bir yolculuğa çıkar. O, kendi hikâyesinin kahramanıdır artık. Mücadeleler, başarılar, yalnızlıklar, hemen her şey hayat hikâyesine tesir eder veya dâhil olur. Kimi dolu dolu yaşar bu hayatı kimi de yaşadığını anlayamadan tüketir ömrünü.
Her birimiz kendimizce yeni hayatlar inşa edecek, bilerek ya da bilmeyerek. Hayatının sonuna geldiğinde şöyle bir arkasına dönüp bakacak, bu hayat benim yaşamak istediğim hayat mıydı acaba diye kendi kendini sorgulayacak.
Dünya bir sahne, bizlerde bu sahnede kendisine verilen rolü oynayan oyuncularız.”der W.Shakespeare.
Dünya sahnesinde rolünü kimler en iyi sergileyecek?
Hayat; dünyaya gelişimizle başlayan, bir fani olarak bu dünyadan göçüp gitmemize kadar süren yolculuktur.
Çıkmış olduğun hayat yolculuğuna umutla, inançla, tutkuyla, yola küsmeden, yoldan çıkmadan; hayaline, umutlarına inatla ve azimle yürümek gerekir.
Her yolculuk kendi doğasında yaşanır. Sevdiklerin, sevenlerin, can yoldaşları uzun ve meşakkatli bu yolculuğu kolaylaştıran, güven içinde hedefe ulaşmana vesile olanlardır. Yorulduğunda nefes almanı kolaylaştıran ve sırtını dayamak istediğinde güven duyduğun müşfik insanlar olmalı yanında, dost diyebildiğin. Bu süreçte mal varlıklarımızı değil, insan olabilmenin değerlerini ve dostlarımızı çoğaltalım. Daha çok sevmeyi, daha çok paylaşmayı, daha çok okuyup, daha çok şükrederek, daha çok tevazu göstererek, yaşayabilmeyi öğrenelim.
Hayat yolculuğumuzda ihtiyaçlar değişebilir, bize dokunan hayatımıza etki eden insanlar da değişebilir, değişmeyen tek şey yolda olduğumuzdur, yolculuğun kendisidir.
Tabi ki hayatımızın çıkmaz sokakları olacak, lakin umudumuzu yitirmeden bu çıkmaz sokaklardan çıkma iradesini göstereceğiz. Önemli olan bu yolculuğa kimlerle başlayıp, kimlerle birlikte elele, omuz omuza yürüyeceğimizdir.
Yolda bulduklarını yola birlikte çıktıklarına tercih etmeden yolculuğu tamamlama erdemini gösterenlere selam olsun.
***
İKİNCİ YAZI
DUA
Dua, rahmet (kapılarını açan) bir anahtardır.
Yarın Berat kandili, kandilinizi tebrik ederim.
Hayatta karşılaşılan ve üstesinden gelinemeyen problemler gerek insanı gerekse de toplumu ümitsizliğe ve karamsarlığa sürükler. Ümitsizlik ise insanı yıkan ve cemiyeti mânen sarsan bir hâdisedir. Dua eden mümin ise yaradanından daima ümitlidir. Dua; hastalık, ölüm, depresyon, stres, uyumsuzluk vb. psikolojik problemlerle başa çıkma da insana ümit, güven ve dayanma gücü verir. Dinin ruhu ve dini hayatın en bariz vasfı olan dua; Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesi, sevgi ve tazim duyguları içinde Allah’ın lütuf ve yardımını dilemesi anlamına gelmektedir.
İnsanlar duaya neden ihtiyaç duyarlar? Dua’nın maddi ve manevi birçok faydasının olduğu din psikologları tarafından yapılan araştırmalarla ispatlanmıştır. Dua etmek, stresten kaynaklanan gerginliklerin hafifletilmesinde bireye yardımcı olur. Çünkü inanan insan, problemlerinin çözümünde ve ihtiyaçlarının giderilmesinde Allah’ın varlığınının kendisine yardımcı olacağına olan inancı üzüntü ve kaygıyı kaldıracağını ümit ederek yaşar.
Bu bağlamda insanın, Allah tarafından duasının kabul edileceğine dair umudu stresin şiddetinin hafifletilmesini sağlar. Konuyla ilgili yapılan bir araştırmaya göre; gençlerin %85.87’si duanın strese karşı olumlu etkilerinin olduğunu ifade etmişlerdir.
Bulaşıcı hastalıklar, depremler seller, su taşkınları toprak kaymaları, çığ fırtınalar, hortumlar volkanlar yangınlar vb doğal afetler şiddetli soğuklar kuraklık kıtlık vb. savaş, terör ve iç karışıklıklar gibi üzücü ve sıkıntılı durumlarla zaman zaman karşılaşmaktayız. Yüce Rabbim bütün insanlığı semavi ve arazi afet ve musibetlerden korusun ve hepimizi muhafaza eylesin. Bu gibi afetlerle karşılaşmadan önce her türlü önlem ve tedbiri zamanında ihmal etmeden eksiksiz almalıyız. Sonrasında Üstesinden gelemeyeceğimiz durumlarda ise Allah’a sığınmalı ve bütün benliğimizle O’ndan yardım istemeliyiz.
Zira insan hayatındaki en değerli an, yüce Allah’a yöneldiği ve onunla baş başa kaldığı zaman dilimidir. Allah ile baş başa kalmanın en güzel vasıtası ise duadır. Dua eden insan, bütün varlığı ile Allah’a yönelir ve O’ndan istek ve dilekte bulunur. Normal zamanlarda dua etmeyen veya Allah’a inanmayan insanlar bile üstesinden gelemedikleri olaylar karşısında, darda kaldıkları ve sıkıntıya düştükleri zamanlarda dua ihtiyacı hissederler. Bu da insanın duaya muhtaç olduğunun delilidir Dua; insanı görünür görünmez kaza, bela ve musibetlerden korur, insanın hayır ve hasenat yapmasına vesile olur, alçak gönüllü olmasını sağlar, insana kulluğu hatırlatır.
Rabbimiz dua edin icabet buyurayım diyor. Mü’min Suresi ayet 60 da: “Rabbimiz şöyle buyurdu: Bana dua edin, duanızı kabul edeyim.
Dualarda buluşmak ümidi ile.
Kalın Sağlıcakla
Sait ÖZDEMİR