HAMDİ YILMAZ – Amerikan liderliğinin sonu!
Bu cümle ABD karşıtı olarak bildiğiniz bana ait değil. Bizim sol cenahta ‘Kapitalizm çöküyor!’ diye göbek atan birine de ait değil. Vahşi Batı’nın göbeğinde ülkesinin düşüşüne göz yaşı döken bir gazeteciye ait.
Hani derlerya “sözden önce sözün sahibine bakarım!” diye.
O mantıkla yola çıkarsak, sözün sahibi 65 yaşındaki deneyimli bir Amerikalı gazeteci. Fred Kaplan, Slate adlı Amerikan dergisinin uluslararası versiyonunda haftada bir “Savaş hikâyeleri” başlığı altında analizler yapıyor.
Kaplan, “Amerikan liderliğinin sonu” başlığını koyduğu yazısının spot cümlesinde ise, “Koronavirüs pandemisi, ABD’nin küresel gücünün son vardiyasına işaret ediyor olabilir” diyor.
ABD’nin Soğuk Savaş sınırlama politikasının mimarı ve efsanevi diplomatı olarak nitelendirdiği George Kennan’ın 1994 yılında 90. doğum yıl dönümündeki konuşmasında, “Bizimki, en faydalı etkisini sınırlarının ötesinde yürüttüğü için öncelikleri asla önceden belirlenmemiş bir ülke” dediğine dikkat çekiyor.
Ne tuhaf, biz ABD’yi farklı bilirdik.
“Korona virüse cevabımız, ülkenin yüzyılı aşkın bir süredir karşı karşıya kaldığı herhangi bir krizden farklı bir örnek oldu. Sonuç, kriz yurt dışındaki nüfuzumuzun tarihimizin en düşük seviyesine inişi oldu.
Kaplan bu değerlendirmesini, “Amerikan etkisi zaten bir dizi nedenden ötürü azalıyordu” sözleri ile taçlandırarak, korona virus krizinin askeri araçlarla bastırılamayacağını söylüyor.
Kaplan, ABD Başkanı Donald Trump’ın önceki başkanların yollarından ayrılması ile ülkeyi müttefiklerinin ilgisizliğinin eşiğine getirdiğini (ama tam olarak uçurumun kenarı değil), liderliğin, siyaset sisteminin veya değerlerin korona virüse karşı ne üretebileceğine dair mittefiklere ilham verecek bir model sunamadığına dikkat çekiyor.
Deneyimli gazeteci Fred Kaplan, New York Times ve Washington Post gazetelerinin Trump’ın salgına ne kadar yavaş tepki verdiğine dair uzun ve tuhaf hikâyeler bildirerek bilim adamları ve üst düzey yöneticilerin uyarılarını görmezden geldiğini anlatıyor ve şunları söylüyor:
“Trump’ın toksisitesi tüm politik sistemimize bulaştı. Bürokrasi uzmanlarından ayrıldı; kalan az sayıda kişi görmezden gelinir. Bir zamanlar birkaç bağımsız akıl sahibi üyesi olan Bakanlar Kurulu, şimdi ana işlerinin başkan konuştuğunda güçlü bir şekilde başını sallamak olduğunu gören vasatlarla doludur. Kongre, Trump’ın yardımı olmadan, 2 trilyon dolarlık kurtarma paketini bir araya getirip neredeyse oybirliğiyle geçtiğinde parlak bir anı vardı; ama dümensiz, bayat bürokrasi onu uygulamakta yavaş kaldı. Bu oylamadan bu yana susan Kongre’nin para bittiğinde birkaç ay içinde ikiye katlanıp kaçmayacağını göreceğiz.”
“Bu arada Çin bir lider gibi davranıyor. Bu durumu hak edilmeyebilir; virüs sınırları içinde tutuldu ve Komünist Parti liderleri virus yayılmasının ilk raporlarını temizlediler ve o zamandan beri verileri tahrif ettiler.
Yine de Çin, dünyanın tıp ve tıbbi ekipmanlarının çoğunun kaynağıdır ve parti liderleri, Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere diğer ülkelere hava tedarikinin büyük bir gösterisini yapmıştır. Avrasya Grubu Başkanı Ian Bremmer, ‘Dürüst olalım. Çin’in ABD ve Avrupa’ya insani yardım gönderdiğini görmek acı veriyor.’ diyor.
TÜM DÜNYA HAKLARI SORUYOR: ŞU ANDA SÜPER GÜÇ KİM?
İzlenim biraz yanıltıcı; Çin tıbbının çoğu kusurlu çıkıyor. Fakat görüntü hâlâ güçlü: En azından Çin’de halkın çoğunun gözünde Çin bir şeyler yapıyor. Amerika dünyanın geri kalanının acı çekmemesi için ne yapıyor? Bu nedenle, kendi halkının acı çekmemesi için ne yapıyor?
Tüm bunlar, 60’tan fazla ülkede Çin destekli altyapı projeleri içeren devasa bir dünya ağı olan ve dünya nüfusunun üçte ikisini kapsayan ve 200 milyar dolara mal olan (gelecek 7 yıl içinde 1.2 trilyon dolarlık tahminlerle) Kemer ve Yol Girişimi bağlamında gerçekleşiyor. Başkan Xi Jinping, bunu, II.Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Batı’nın egemenliğini ortadan kaldırabilecek, Pekin tarafından kontrol edilen bir küresel ticaret sisteminin temelini atmak olarak görüyor.
İnisiyatif kapsamında fon alan bazı ülkeler, kendilerine bağlı olan siyasi koşullara bağlı kalmadılar, ama sonunda gidecek başka bir yer yok.
Diğerleri de yakında çeşitli alemlerde aynı şekilde hissedebilirler. Birçok ülke yıllar içinde olduğu gibi kusurlu Amerikan liderliğini tercih eder. Ancak bu artık bir seçenek değilse, başka bir yere, diğer tedarik ve güvenlik kaynaklarına, belki de başka yönetişim biçimlerine yöneleceklerdir.
George Kennan 1994 yılında yaptığı doğum günü konuşmasının sonunda, “kendi toplumumuzun kalitesini, enerjisini ve moralini korumazsak, başkalarına çok az fayda sağlayacağız” uyarısında bulundu. Donald Trump daha uzun süre iktidarda kalırsa, beklediğimiz kader budur.”