HAMDİ YILMAZ – Korona virüs ve terör örgütleri
Mete Han Kutlusan tarafından hazırlanan “COVID-19 VE TERÖRİZM: DEVLETLER İÇİN RİSK, TERÖR ÖRGÜTLERİ İÇİN FIRSAT” başlıklı araştırma- analiz çalışması 21.Yüzyıl Enstitüsü tarafından yayınlandı.
Oldukça uzun olmasına rağmen mutlaka okunması gerektiğini düşündüğümüz uzun çalışmanın DEĞERLENDİRME ara başlıklı sonuç bölümünü size aktarmak istiyorum:
“Gözden kaçırılan bir mesele olan COVID-19’un sebep olduğu güvenlik etkileri, hükümetler tarafından acilen gündeme alınması gereken bir durumdur. Çünkü terör örgütleri COVID-19 salgınının sahada yarattığı boşluktan faydalanarak saldırılarını ve diğer faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır.
Özellikle otorite kırılması yaşayan Irak, Suriye, Afganistan vs. ülkelerde doğacak bu güvenlik boşluğunun terör örgütleri açısından birçok fırsat ve imkân yaratacağı açıktır. Bu durumun Türkiye’ye olan yansımaları hem bu bölgelerde faaliyet gösteren askeri unsurlarımız hem de Türkiye’de yaşanabilecek güvenlik sorunları açısından büyük önem taşımaktadır.
Üstelik Türkiye, bu kapsamda yeni stratejiler geliştirirken yalnızca kendisini ve terör örgütlerini değil, üçüncü aktör olan diğer ülkeleri de hesaba katmalıdır. Zira görünen odur ki, COVID-19 sonrası Türkiye, terörizmle mücadelede de yalnız kalacaktır.
Hükümetler için tehdit, terör örgütleri için de bir fırsat teşkil eden bir diğer mesele de biyoterörizm gerçeğidir. Terör örgütleri bu süreçte yalnızca silahlı faaliyetlerini arttırmakla kalmayacak, COVID-19 salgınını da bir silah hâline getirmeye çalışacaktır.
Bu kapsamda Türkiye’nin hem sınır ötesindeki personeli hem de iç güvenliği açısından gerekli tedbirleri bir an önce alması gerekmektedir. Çünkü COVID-19’la en başarılı mücadele bile oldukça kırılgandır ve terör örgütlerinin etkisine oldukça açıktır.
Özellikle sağlık çalışanları bu süreçteki en kritik gruptur. Dolayısıyla olası bir biyoterörizm saldırısının ilk hedefi de bu kişiler olacaktır. Sağlık çalışanlarının ve sağlık kuruluşlarının güvenliğinin sağlanması hükümetlerin en öncelikli uygulamalarında birisi olmalıdır. Fakat şu da açıktır ki, biyoterörizme karşı en etkili mücadele yöntemi, kapsamlı ve kararlı bir sokağa çıkma yasağıdır.”