‘Yabancı yatırımların etkisi uzantılı olamadı’
*Romanya Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı Prof. Dr. Şova, “Romanya olarak dostça bir vergi sistemine sahibiz” dedi
BÜKREŞ (Gazete Balkan)- Romanya Uzman Muhasebeciler ve Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı Prof. Dr. Robert Aurelian Şova yabancı yatırımlarla ilgili olarak Gazete Balkan’a konuştu.
Genel Yayın Müdürümüz Hamdi Yılmaz’ın, “1989’dan bu yana Romanya yabancı yatırımcılardan umduğunu bulabildi mi?” şeklindeki sorusunu cevaplandıran Prof. Dr. Şova, yabancı yatırımların başlangıçta katma değeri yüksek alanlara daha az yatırım yaptıklarını ifade ederek, “yabancı yatırımların etkisi uzantılı olamadı” dedi.
Şova, şu görüşleri dile getirdi:
“Romanya’da yatırımların nasıl yapıldığına dair bir analiz yapmamız gerekirse, bu konuya hakimim. Paris’te doktoramı “Romanya’da yabancı yatırımlar” konusunda yaptığımı söyleyebilirim. Yabancı yatırım; karşılaştırmalı üstünlükler için kullanılan yatırımlara odaklanan yatırımlarla, yani üretim maliyetinde bulunan avantajlar, o zamanki ucuz işgücü, bugün hala ucuz, ancak yükselen bir trend olarak ve katma değerin Romanya için gerçek bir varlık olabileceği sektörlerde daha az yatırım vardı.
Romanya’nın Avrupa Birliği’ne katılım sürecinin başladığı ve özetlendiği 2004’ten sonra, katma değerli sektörlerdeki yatırımlar gerçekleşmeye başladı ve bu bakış açısından Romanya’nın ticareti, sektörler arası bir ticaret haline gelmiştir, yani aynı sektörden ürünleri ithal ediyorduk, aynı sektörden ürünler satıyorduk.
Bu, Romanya ekonomisinin refahı ve performansında bir artış anlamına geliyor. Yabancı yatırımlardan elde ettiğimiz problem, Romanya ekonomisinde ‘spillover efect’ yani ‘Uzantı etkisi’nin hissedilmemesi.
Ve burada genel olarak ‘know-how’ (bir işin nasıl yapılacağı konusundaki sırları, püf noktaları bedel karşılığında aktarımı, teknolojiyi ve tecrübelerini pazarlamasıdır) ve teknolojiden bahsediyoruz…
Genellikle büyük yabancı yatırımcılar, Romanya’daki işlerini gerçekten açan tedarikçilerden oluşan altyapısıyla geldi ama pratik olarak bu yayılma fenomenini etkilemedi. Romanya’nın sermayesi ile çalışmaya çalışmak yararlı olurdu. Böylece Romanya sermayesi ve endüstrisi de büyümüş olacaktı.
Bugün, yatırımların katma değerli sektörler içinde yer alması anlamında rahat bir alanda olduğumuzu söyleyebiliriz, çünkü başlangıçta var olan bu karşılaştırmalı üstünlükler, yaşam standardını ortadan kaldırmaya başlar. Ücret maliyetlerini artırarak, diğer kamu hizmetleri maliyetleri açık bir şekilde artırarak AB seviyesinde bir miktar hizalandık.
Bu kalifiye işgücü kalitesini kullanmanın, tutarlı katma değere sahip sektörlerde yatırımlarımız olduğu açıktır.
Sonuçta bu olay ve ülkenin politikasına bağlıdır, ev sahibi ülkeye, yani Romanya’ya daha büyük bir avantaj getiren bu yönleri teşvik etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak, belki de bu gelecekte ve işbirliği içinde, iş ortakları aracılığıyla, UGIR (Romanya Sanayiciler Birliği) gibi sendikalar aracılığıyla, girşimcilerin sürdürülebilir iş yapabileceklerini göstermiştir.
KARTON İŞADAMLARININ ORTAYA ÇIKTIĞI ZAMANLAR OLDU
Çünkü Romanya’da, bazı durumlarda, bu koşulların ortadan kalkmasından ve işlerin ortadan kalkmasından sonra bazı bağlaçlar üzerinde sermayeleşen sözde ‘karton işadamları’nın ortaya çıktığı zamanlar olmuştur.
Bu, işin sağlam bir meslek üzerine kurulu bir iş, sağlıklı bir iş olmadığını gösteriyor. Konjonktür işi vardı. Romanya’nın çok iyi bir konumda olduğunu ve Avrupa Birliği’ne kıyasla dostça bir vergi sistemimiz olduğunu söylüyorum.
AB (Avrupa Birliği) tarafından önerilen bu yeni direktifler konusunda biz yardımcı olmaya başlıyoruz, şu anda bir hareketlilik direktifi söz konusudur (Şirket içi bir transfer çerçevesinde üçüncü ülke vatandaşlarının giriş ve ikamet koşulları hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin 15 Mayıs 2014 tarihli 2014/66 / EU sayılı Direktifi).
Bu prosedür çok daha basit olacak, fakat bir ölçüde de Romanya, dolaylı olarak müdahale edebilme konusunda iyi bir konumda olduğu için, direktifin metinlerinin ülkemizin çıkarlarına zarar vermeyeceği fikrine de sadık kalmalıyız. Bu bağlamda da, bu konsültasyonda, görüşmelerde yer aldığımız için, haksız vergi avantajlarının bir kanıtı yoksa böyle bir aktarımın hayali veya sanatsal bir aktarım olarak kabul edilebileceği çok belirsiz bir konu olduğunu söyleyebiliriz.
Serbest ticaretin olduğu ekonomilerin pratikte iç içe geçtiği, iş gücünün hareketsiz olduğu Avrupa’da böyle bir şeyden bahsetmek nasıl mümkün olur ki?
Ya da Avrupa Birliği’ndeki bir ülkeden Avrupa Birliği’nin başka bir ülkesine yapılan bir aktarım, mesela gelir vergisi oranının % 35 olduğu Fransa’da, bir Fransız firmanın gelir vergisinin %16 olduğu Romanya’ya gelmek istediği durumlarda, geliş gerekçesinin verginin olması durumunda, bu yapay düzenlemenin kapsamına girebilir. Bu durumda Fransa ‘Eh, ama bunu vergi avantajı için yapıyorsun’ diyebilir. Nitekim, karar vericilerimiz ve Avrupa Birliği temsilcileri bizim için çok dikkatli olmalı, çünkü bu olaylar, yankı uyandırabilirler. Sahip olduğumuz şeyden yararlanmayı öğrenmeliyiz.
Açıkçası, çok düşük vergilere sahibiz, belki Fransa’nın izin verdiği aynı sosyal hizmetlere izin vermiyoruz. Çünkü daha düşük bir vergilere sahibiz, ancak bunu bir ülke olarak kabul ettik. En azından bundan yararlanmamız gerek.
Şimdi, ölçek ekonomisiyle, iş pratiği kâr üzerinde değil, hacimde yoğunlaşıyor. Hacim ve benzeri

– Hamdi Yılmaz, Prof. Dr. Robert Aurelian Şova (sağ başta) mülakatı UGIR Başkanı Constantin Paunescu’nun (ortada) makamında 11 Eylül 2018 tarihinde TV programı için gerçekleşmişti. Söz konusu mülakat yakında youtube üzerindeki Gazete Balkan Tv kanalında Türkçe ve Romence olarak ekrana gelecek