Yunus AKKAYA (Din Hizmetleri Müşaviri)-KADİR GECESİ: KUR’AN’IN İNSANLIK İLE BULUŞTUĞU GECE
Önümüzdeki Salı gününü Çarşamba’ya bağlayan gece; feyiz ve bereketin, rahmet ve mağfiretin nihayetsiz bahşedildiği, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesidir. Böyle mübarek bir geceye bizi ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun.
Kadir gecesi, doğru yolu gösteren, aydınlığa çıkaran, dünya ve ahiret saadetine erdiren yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başladığı gecedir. Bu gece, insanlığın hasretle beklediği, Hira ufuklarında beliren İslam güneşinin yeryüzünü aydınlatmaya başladığı gecedir. Bu gece hakkında Rabbimiz şöyle buyurur: “Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”(Kadir, 97/1-5).
Allah Teâlâ, kullarına kendisinden bir rahmet olarak sunduğu özel zamanlardan kimisini Yüce Kelâmı”nda bizzat kendisi bildirmiştir. “(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile bâtılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur”an”ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır.” (Bakara, 2/185) âyeti, Ramazan”ın, senenin diğer aylarından farklı bir değeri olduğuna işaret eder. Kadir gecesi ise bu aya önemini veren daha da kıymetli bir zaman dilimidir. Kur”an, bin aydan daha hayırlı olan bu gecede inmiştir. Kadir gecesini ve onun içinde bulunduğu ayı değerli kılan işte budur…
Öyleyse bizler bu gecenin faziletini Kur’an-ı Kerim’de aramalıyız. Nasıl ki Kur’an on dört asır evvel insanlığın semasını aydınlattı ise her Kadir gecesi adeta kalbimizin semasını aydınlatmak için yeniden gelir. Gönlümüzü güzelleştirmek için gelir, evimize bereket vermek için gelir, toplumumuza huzur ve saadet vermek için gelir. Kur’an-ı Kerim bizden kalplerimizin üzerindeki kilitleri kırarak gönül kapılarımızı sonuna kadar kendisine açmamızı ister. Kur’an’ın aydınlattığı gönül güzelleşir ve sevginin, muhabbetin, iyiliğin ve insanlığın en güzel örneklerini filizlendirir.
Kur’an’dan uzaklaştığı için kalbi katılaşan, heva ve arzularını tanrılaştıran, dünyevileşen ve kendi menfaatinden başka hiçbir insani değeri gönlünde barındırmayan bu yüzden de bir türlü mutluluğu yakalayamayan nice insan var aramızda. Oysa insanı yaratan ve yaşatan, âlemlerin Rabbi olan Allah bizi bizden daha iyi biliyor. İstikametimizi düzeltmemizi istiyor. Kur’an-ı Kerim’de, nereye gidiyorsunuz? Gidişatınız nereye? diye soruyor. Ey insanoğlu dünya hayatı sizi aldatmasın, şeytan sizi aldatmasın diye uyarıda bulunuyor.
İnsanın ve insanlığın huzuru ve mutluluğu Kur’an ile buluşmasına bağlıdır. “Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.” (Ra’d,13/28) Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler Allah’a ve Kur’an’a gönülden ve samimi olarak inanan, Kur’ân-ı Kerîm’i okumak, anlamak, yaşamak ve Allah’ın adını anmakla kalpleri huzur, ruhları sükûnet bulan kimselerdir.
Kadir gecesinde yapılan ibadet ve hayırlardan, içinde Kadir gecesinin bulunmadığı tam bin ayda yapılanlardan daha çok sevap elde edileceği ayetlerde açıkça beyan ediliyor. Bin ay yaklaşık seksen üç yıllık bir insan ömrüne tekabül eder. Bir mü’minin dua, namaz, Kur’an tilaveti, tefekkür, tövbe gibi ibadetlerle bu geceyi ihya etmesi halinde bu lütuf ve ihsana mazhar olmasına herhangi bir engel bulunmamaktadır. Yeter ki ellerimizi açalım, kalpten samimi dua ve niyazlarla yüce Rabbimize yönelelim.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ümmetine bu gece ile ilgili şöyle bir müjde de vermektedir: “Kadir gecesini, fazîlet ve kudsiyetine inanarak ve sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek ibadet ve tâatle geçiren kimsenin -kul hakkı hariç- geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 25-35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü’l-kadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173-176)
Bu gecenin esenlik ve mutluluk gecesi olduğu ifade edilmiştir. Zira melekler gecenin başından itibaren tan yeri ağarıncaya kadar gruplar halinde inerek müminlere selâm verirler. Bu durum gecenin karanlığı çekilinceye kadar devam eder. Kadir gecesinde Allah Teâlâ rahmân ismiyle tecelli etmekte, bu tecelli en az bir yıl boyunca genel esenliğin devamını sağlamakta, düzeni ve dengeyi korumaktadır. Bu sebeple ramazanın son on gününe girildiğinde Hz. Peygamber dünyevî işlerden uzaklaşıp mescidde itikâfa çekilir, vaktini daha çok ibadet ve tefekkürle geçirirdi (Buhârî, “İ‘tikâf”, 1; Müslim, “İ‘tikâf”, 1-5). “O gece nasıl dua edelim?” diye soran Hz. Âişe”ye, “Allah”ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.” (Tirmizî, Deavât, 85) duasını öğretmişti.
Kadir gecesini, bol bol namaz kılarak, Kur’an-ı Kerim okuyarak, dünyadaki varlığımız, yaratılış gayemiz ve yaşantımız üzerine tefekkür ederek, günahlarımıza tövbe ve istiğfarda bulunarak değerlendirebiliriz. Büyüklerimizin dualarını almak, yavrularımıza bu gecenin neş’esini hissettirmek son derece önemlidir. Ailemizle birlikte bu geceyi dua, niyazla ve ibadetle geçirmek Rabbimizin rızasının tecellisine vesile olacaktır. Bu gecede dünyanın neresinde olursa olsun hastaları, açları, yoksulları, mahrumları, mağdurları, hatırlayalım. Onlar için sağlık, afiyet ve hayır duasında bulunalım. Şunu unutmayalım ki, yetim ve öksüzlerin, kimsesizlerin, zayıfların, zulme uğrayanların dertleriyle dertlenmek, acılarına ortak olmak, yaralarını sarmak hepimizin vazifesidir.
Bu vesile ile başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslam âleminin mübarek Kadir Gecesini tebrik ediyorum. Kadir Gecesinin feyz ve bereketinden hepimizin nasiplenmesini, insanlığın Koronavirüs salgın hastalığı sebebiyle geçmekte olduğu zorlu süreçten bir an evvel kurtulmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum…
“Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, bizi de affeyle!”