Balkanlarda ekonomik kuşatma!
*Çin, Sırbistan üzerinden ekonomik kuşatma yoluyla Euro- Atlantik entegrasyonunu engellemek istiyor, “Avrupa dayanışması peri masalı” diyen Sırbistan Cumhurbaşkanı Vuciç, Çin bayrağını öptü
BÜKREŞ (Gazete Balkan)- 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü analistlerinden Gözde Kılıç Yasin, “Balkanlarda AB-D ile Bilek Güreşi” adlı yazısında Balkanlar üzerinde yapılan güç yarışlarını anlatan bir yazı kaleme aldı. Enstitü portalında yayınlanan yazıda Çin’in Sırbistan’daki yatırımları irdeleniyor. İşte yazının o bölümü:
Çin için Balkanlar önemli bir kavşak. 2012’den bu yana 16 Orta ve Doğu Avrupa ülkesi ile “16+1” zirvelerinde yatırımlar için yoğun temas halinde.
Ulaşım altyapısı tesisleri, madencilik, enerji kaynağı, telekomünikasyon ve hizmet alanlarında bölgede büyük yatırımlar yapıyor.
Özellikle Yunanistan, Sırbistan, Hırvatistan hattı ve aynı zamanda Yunanistan, Arnavutluk hattı, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol yani Yeni İpek Yolu projesinde önemli yer tutuyor.
Sırbistan-Çin ilişkileri ise ticari boyutu aşan bir seyir izliyor olabilir. Nitekim 18 Eylül 2019 haberlerine göre Belgrad sokaklarında 6 Çin polisinin Çinli turistlere ve Bir Kuşak bir Yol Projesi çerçevesinde ülkede çalışan işçilere yardımcı olmak amacıyla devriyeye başlaması, Çin’in 2016’da satın aldığı çelik fabrikasının bulunduğu Smederevo şehrinde de 28 Kasım’da ortak devriyelere başlanması, Sırbistan Savunma Bakanı’nın Çin’den 24 adet Chengdu Pterodactyl-1 tipi silahlı insansız hava aracı (SİHA) satın aldıklarını açıklaması yeni bir durum yaratıyor.
Öte yandan AB hükümetleri Huawei teknolojisinin ulusal 5G ağlarından yasaklanmasını tartışırken Sırbistan, Huawei’nin ulusal 5G ağını oluşturması ve hatta Çin’in “Güvenli Şehir” projesinin bir parçası olarak Belgrad’ın dört bir yanına 800 adet Huawei yapımı plaka ve yüz tanıma kamerası kurulması konusunda anlaşma yaptı. (Kameraların sayısı 2000’e çıkarılacak.) Bu proje, Pekin’e bir Avrupa ülkesinde 5G’yi test etmek için verimli bir zemin sunduğu gerekçesiyle eleştiriliyor
Bu gelişmeler, AB ve ABD’den Sırbistan’ın hızla Çin etkisine girdiği yönünde eleştiri ve ikazlara neden oluyordu.
SIRBİSTAN’DAKİ YABANCI YATIRIM DURUMU
Sırbistan merkez bankasına göre, 2018’de Çin, 650 milyar dolarlık yatırımla ülkedeki tüm doğrudan yabancı yatırımların yüzde 20’sini oluşturdu. Financial Times’a göre Avrupa’da Sırbistan, Çin doğrudan yabancı yatırımlarının Rusya, İspanya ve Almanya’dan sonraki en büyük dördüncü alıcısı.
China Road and Bridge Corporation, 2019 sonlarında Sırbistan’ın ilk sanayi parkına 272 milyon dolar yatırım yapacağını açıkladı ve benzeri yatırımlarla Çin’in payının artacağı anlaşılıyor.
Sırbistan Hükümeti’nin Kostolac termik santralini genişletmek için Çin Exim Bank’tan 608 milyon dolar borç alması ve ana yüklenici olarak Dünya Bankası tarafından kara listeye alınan China Machinery Industry Construction Group’un kardeş şirketi olan alınan China Machinery Engineering Corporation’ı kiralaması da tartışma yaratmıştı.
Proje yöneticisi Miljan Radunović ise Sırbistan’ı “Başka bir yerden para alabildim mi? Verilen her paranın bir bedeli var…”, “Avrupa Yatırım Bankası’nın oranları Çinliler kadar iyi değil… Zaman da paradır, iki yıl Avrupa Bankası’nı kim bekleyecek? Çinliler çok daha hızlı.” sözleriyle savunmuş, kiralanan Çin şirketi konusunda da “Herhangi bir uluslar arası yasayı ihlal ediyor muyum? Sırbistan’ı Dünya Bankası yönetmiyor, değil mi?” demişti.
Faiz oranları, talebe derhal karşılık verilmesi ya da bekletilmesi, verilen para için koşulan yan yükümlülükler gibi faktörler dikkate alındığında Sırbistan haklı görünmüyor mu?
Serbest ekonomi böyle bir şey değil miydi?
Jeopolitik, oyunun kurallarını değiştiriyor olabilir. Ama not düşmekte fayda var: Çin’in AB ve ABD karşısındaki avantajı bölgedeki muhataplarıyla “eşit müzakere” yürütmesi, karşılıklı yarar ve ortak kazanca odaklandığına inanılmasıdır.
AB’den uyarılar geliyor ama Çin, AB ülkelerine Balkanlara yaptığından çok daha fazla yatırım yaparken Sırbistan’ın güvenlik ve çevre standartları nedeniyle eleştirilmesi önemli bir etki yaratmıyor.
Üstelik Çin, Sırbistan’ın özel bir tercihi de değil. Sırbistan 2012’de, en az 10 milyon Euro yatırım ve 200 kişinin istihdamını sağlayan her yatırımcıya 10 yıllık gelir vergisi muafiyeti, çifte vergilendirmenin önlenmesi, yap-işlet-devret modelindeki yatırımlar için 5 seneye kadar vergi muafiyeti gibi vergi avantajları sağlayarak sıcak para çekme ve istihdamı arttırma hedefini güden kalkınma modelini oluşturmuştu. BAE, Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan da yatırım için Sırbistan’a yönelen ülkelerden.
Bu süreçte en büyük pay Almanya’ya ait olmak üzere AB’nin Sırbistan’daki doğrudan yabancı yatırımlardaki payı da yüzde 73’ten (2005) yüzde 55’e (2014) düştü.
Çin, Sırbistan’ın özel tercihi değil ama Kosova’yı tanımayan 60 ülkeden biri Çin. Öte yandan Kosova savaşını bitiren NATO müdahalesi esnasında 8 Mayıs 1999’da, yanlışlıkla 3 füzenin isabet etmesi nedeniyle Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği binasının (4 ölüm 20 yaralı) yerle bir olması, bu hatanın Kosova savaşı sırasında Çin’in Belgrad’ı desteklemesi ve operasyon sırasında istihbarat sağladığı iddialarıyla bağlantılandırılması da hatırlanmaya değer.
Zaten Çin şu an Avrupa’daki en büyük kültür merkezini Belgrad’daki bombalanan eski büyükelçilik binasının bulunduğu araziye kuruyor.
SALGIN ORTAMINDA İLİŞKİLER
Kovid-19 salgını öncesinde Çin’in Balkanlardaki yatırımları ve faaliyetleri AB tarafından endişe verici, ABD tarafından da tehdit olarak algılanıyordu. Özellikle bölge ülkelerine verdiği uzun vadeli kredilerin Çin’in bölgedeki etkisinin kısa süreli olmayacağı yorumlarına sebep oluyordu. Salgın sırasında ise Sırbistan Cumhurbaşkanı Alexander Vuciç’in “Avrupa dayanışması bir peri masalından ibaret” nitelemesini yapması, tıbbi yardım taleplerine AB’den yanıt alamadıklarını açıklaması, “Sadece destek verebilecek ülke olan Çin’e özel mektup yazdım” sözleri ve Çin’den gelen yardım uçağını devlet töreniyle karşılaması, Çin bayrağını öpmesi ve minnettarlığını göstermek için ülkenin pek çok noktasına Çin bayrağı ve yanında “Teşekkürler Çin, Teşekkürler kardeşlerimiz!” yazılı ilanlar astırması dikkat çekiciydi.
Virüs Çin’den yayıldığı için “Stockholm Sendromu” yorumları yapanlar olsa da Vuciç, ne yaptığını biliyor görünüyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Matthew Palmer, “Son 20 yıllık dönemde ABD, Balkanlara milyarca dolarlık yardımda bulundu. Batı Balkan ülkelerine hem doğrudan doğruya, hem de uluslararası organizmalar çerçevesinde yardım ediyor.” açıklaması yaptı.
AB, daha somut bir yaklaşım sergiledi ve Batı Balkanlar’daki hükümetlere 410 milyon avroluk ikili yardım tahsis eden bir mali protokol hazırladı. İlk etapta tıbbi ekipman ve koruyucu giysiler için 38 milyon avro ve ikinci aşama olarak da pandeminin sosyo-ekonomik sonuçlarını düzeltmek ve bölgenin ekonomik iyileşmesine yardımcı olmak için 374 milyon avro verilecek. En yüksek pay da 93,4 milyon avro olarak Sırbistan’a ayrıldı. Yine de bu yardım paketi, Sırbistan’da az ve gecikmiş olarak nitelendirildi.