HAMDİ YILMAZ – Havada insan ve kargo taşımak

Öteden beri Avrupa’da yaşayan Türklerin Anavatan Türkiye ile bağlarının korunması, yeni nesillerin Türkiye’den uzak büyümemeleri için Charter uçak şirketlerinin desteklenmesi gerektiği fikrini savundum.

Şimdiki durumu bilmem ama, 2004 yılnda Avrupa’da yaşayan bir Türk ailesi ortalama 4,2 kişiden oluşuyordu.

Bu insanlar yaz aylarındaki bir aylık tatillerini Türkiye’de geçirmek için daha Ocak ayında uçak, gemi ve tren bileti alma derdine düşerlerdi.

1990’lı yıllardaki yasal boşluklardan dolayı insanımızın Türkiye’ye olan özlemleri pek çok ahlâksız tarafından istismar edildi.

Türkiye’dekilerin içerden, ahlâksız tacirlerin dışardaki bütün gayretlerine, her türlü istismarlarına rağmen birinci, ikinci kuşak gurbetçilerimiz Anavatanlarından kopmadılar.

Her on yılda onları soyup soğana çevirecek bir yol buldu ahlâksızlar. Önce işçi şirketleri, sonra faiz yerine güya ‘kâr ortaklığı’ tacirleri, sonra yardım dernekleri vs.

Avrupalı Türklerin vatan sevgileri ve manevi değerlerine düşkünlüğünün bedeli ağır oldu.

Soyduğu insanları Alman maliyesine şikayet etmekle tehdit eden birinin TBMM’nde milletvekili olduğunu da gördü bu gözler.

Halen daha, onlardan birini saygın iş adamı pozlarında yılda üç beş kez görürüm Romanya’da. Her görüşümde midem ağzıma gelir.

İh… diye başlayan kelimeyi her görüşümde Hollanda’da Erzincan’ı Ejder Bey’in yaban ellerde alın teri ile kazandığı parasını kurtarmak için çırpınışları gelir gözümün önüne. Batı’da yaşadığımız 15 yıla yakın süre içerisinde neler gördük neler.

Süleyman Demirel, bir röportaj sırasında tuttuğu kolumu kaşır gibi yaparak, “Yara kabuk başlamış, kaşıma!”  demişti.

O hesap, derdim kabuk bağlamış yaraları kaşımak değil.

Hava yolu ile insan taşıyan şirketlerimize sahip çıkmalı, Devleti’miz ne pahasına olursa olsun, neye mal olursa olsun başta Batı Avrupa olmak üzere kendi insanımıza Türkiye yolculuğunu ucuza getirmenin bir yolunu bulmalı.

Küresel soyguncu ve istismarcıların yeni argümanı korona virüs nedeni ile işsiz kalan yığınca insanımız var. Bunları bizi idare edenler daha iyi biliyor olmalı. Küçücük çocuklar hiç değilse üç haftada olsa yılda bir kez olsa bile cehenneme çevirmeye çalıştığımız o cennet vatanı görmeli.

İşadamımız alın teri ürünlerini Bulgar, Macar ve Avusturya engeline takılmadan Batılı pazarlara ulaştırabilmeli.

Samimi inancım o ki; Türk ihraç malını taşıyan uçakların kargo ücretlerinin önemli bir kısmını, Batı’dan gelen her Türk vatandaşı çocuğun uçak biletinin önemli bir kısmını hatta tamamını devletin karşılaması, sıvap, suvap, imf mifeme yada başka küresel çetelerden borç para almaktan daha iyidir. Onlara ödeyeceğimiz faizi kendi satacağımız malımızı taşıyana ödeyelim. Kendi insanımıza tatillerini Türkiye’den geçirttirelim.

Bu konuda ciddi bir çalışma yapılması kendi ihracatımızın getirisi ile kendi insanımızın Türkiye’de harcayacağı paranın en azından borç bulacağımız para kadar olacağını ortaya koyacaktır. O zaman onlara ödenecek faiz malımızın taşınması, yavruların Türkiye’yi içine sindirmesi için harcanmalı.

THY ve Pegasus başta olmak üzere kendi havayolu şirketkerimiz üzerinden olumsuz propaganda yapılmasına asla izin vermeyelim. Onlar güçlüdür, potansiyel müşterisi vardır. Batılı emsalleri gibi harekete geçebilmesi için devasa rakamlara ihtiyacı yoktur.

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir