APO Romen emniyetçinin adını verince, Fetullah Gülenin derin operasyonu geldi!
*Diziyi Hazırlayan: HAMDİ YILMAZ
Türkiye’de yayımlanan aylık haber dergisi Kırmızı Bülten, 2007 yılının Ekim ayındaki kapak dosyasında ilginç bir habere imzasını attı. Dergi, Fethullah Gülen’in çok farklı bir yönünü ortaya çıkardı…
Derginin bu ilginç dosyasını www.cafesiyaset.com sitesi haberleştirdi… İşte o haber:
HOCAEFENDİ’NİN DERİN OPERASYONU
Türkiye 12 Eylül 1980 darbesine doğru gidiyordu. Abdullah Öcalan, kendi iddiasına göre, uzak görüşlülüğü, başkaların iddiasına göre de kulağına sufle yapıldığı için 1979 yılında Türkiye’yi terk ediyordu
Öcalan, Suriye’nin başkenti Şam’da ikamet ettiği 20 yıl boyunca, Türkiye’ye ağır bir fatura çıkarıyordu. Kurduğu terör örgütü PKK, karakolları basıyor, yol kesiyor, hanelerin köküne kıran giriyordu. Ancak 20 yıl sonra Abdullah Öcalan’ın yaşamında başka bir sayfa açılmak üzereydi. Dökülen kan Türkiye’nin canına yetmişti.
HEDEF HALEP VE ŞAM
1998 yılına gelindiğinde Türkiye ayaktaydı. Ağustos 1998 tarihli gazeteler, “Ordu 2000’lere hazır” manşetini attıklarında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en üst kademelerine atanan komutanların, tarihi bir süreçte görev yapacaklarını kimse bilmiyordu…
Ordunun komuta kademesi rutin bir biçimde değişmiş, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu yeni komuta heyetiyle yaptığı toplantıda, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş’e tarihi bir görev veriyordu. Emrin özeti şuydu:
“Milli Güvenlik Kurulu’nun Temmuz 1998 toplantısında, terörle mücadele konusunda PKK’nın en önemli desteği konumundaki Suriye’ye karşı ciddi yaptırımlar uygulanmasına karar verildi. Suriye bu konudaki ciddiyetimizi ve kararlılığımızı anlamalı. Bunun yöntemi üzerinde çalış, zaman yitirmeden uygulamaya geçelim”
Orgeneral Ateşin’ ilk görevi buydu.1 Eylül 1998’de devraldığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda ilk önemli çalışması bu konuda oldu. Ve Ateş; Kara Kuvvetleri Komutanı olarak ilk gezi ve teftişini Suriye sınırındaki birliklere yapıyordu.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş Suriye sınırında denetlemeler yaptıktan sonra 16 Eylül 1998 günü Reyhanlı’da, Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkışı ve yakalanışı sürecinin başlangıcı olarak kabul edilen tarihi konuşmasını yapıyordu.
20 YIL SONRA YENİDEN TÜRKİYE
1979 yılında ülkeyi terk eden Öcalan, yaklaşık 20 yıl sonra bu kez Suriye’den kovuluyordu. Sonra bildik güzergâhlarda kapılanacak yeni bir adres arıyor ve son olarak da Kenya’da paketlenerek Türkiye’ye getiriliyordu.
Öcalan’ın getirilmesi gazeteler tarafından “Gözün aydın Türkiye” manşetleriyle okuyucuya duyuruluyordu. Türkiye bayram ediyordu. Bayram edenler arasında Öcalan’ın sorgusunu yapan istihbarat görevlileri de vardı. Öcalan’ın ilk açıklamaları, uyumlu ve konuşmaya yatkın olarak değerlendirildi. Sorgucular yanılmamıştı. Öcalan’ın Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Yenimahalle’deki yerleşkesinde ve Bahçelievler’deki üste yapılan sorgusunda bilinenler tekrar ediliyordu. Sorgucular PKK’nın yurtdışı ilişkileri konusunda kabarık dosyalar tutmuşlardı. Dosyalardaki bilgiler soruluyor, Öcalan sorulan her soruyu, hatta daha da detaylandırarak yanıtlıyordu.
APO ROMEN EMNİYETÇİNİN ADINI VERİNCE
Görevliler, gerek Türkiye Büyükelçiliği gerekse de Romanya’da yatırım yapan işadamlarından gelen şikâyetlerden elde edilen bilgiler ışığında, bu ülkedeki PKK varlığı ile ilgili soruları Öcalan’a yöneltiyorlardı. Öcalan da her konuda işbirliği yaptığı gibi bu konuda da çok ayrıntılı bilgiler veriyordu. İstihbarat raporlarına göre, PKK Romanya’yı ticari faaliyetleri için bir üs olarak kullanmaktaydı. Bu ülkedeki faaliyetlerini “Kürt İş Adamları Derneği” ile “Mezopotamya’nın Sesi” ismiyle çıkardıkları dergi çevresinde sürdürmekteydiler. Türkiye’de metropollere ve turistik alanlara yönelik gerçekleştirilecek eylemlerin bu ülkede planlandığı, koordine edildiği ve patlayıcı maddelerin buradan temin edildiği biliniyordu.
Abdullah Öcalan’a örgütün Romanya’da kim veya kimler tarafından korunduğu sorusu yöneltildi. Öcalan hiç duraksamadan Romanya’nın üst düzey bir emniyet görevlisinin ismini verdi. Bu isimle kurdukları yakın ilişkiler sayesinde yıllardır Romanya’da rahatsız edilmeden faaliyetlerini sürdürüyorlardı.
ROMANYA’DA OPERASYON
Abdullah Öcalan’ın sorgusundan elde edilen bilgilerin değerlendirilmesinin ardından MİT ile Emniyet Genel Müdürlüğü operasyon için düğmeye basıyordu. Birkaç aylık bir çalışmanın ardından Romanya’da PKK’ya büyük bir darbe vuruluyor ve 14 PKK’lı Türkiye’ye getiriliyordu.5 Mayıs 1999 tarihli gazeteler “PKK’nın bombacıları Romanya’da yakalandı” başlığıyla operasyonun sonucunu haber veriyordu.
Romanya’nın başkenti Bükreş’te PKK’ya ait 6 ayrı hücre evine yapılan baskında, 14 PKK’lı çok sayıda bombayla yakalandılar.
3 POLİS GİTTİ
Uzun yıllar PKK’nın varlığına göz yuman Romanya, Türk polisinin verdiği bilginin ardından harekete geçmişti. Romanya polisi, 27 Nisan 1999 tarihinde bir operasyon gerçekleştirerek 14 teröristi yakaladı. Bu operasyona Türkiye’den giden 3 Türk polisi de katıldı.
İŞTE OPERASYONUN PERDE ARKASI
Nasıl olmuştu da PKK’nın rüşvet vererek hüküm sürdüğü Romanya’da böyle bir operasyona imza atılmıştı? İşte bu operasyonun arkasında casus filmlerine taş çıkartacak bir çalışma yatıyor. Öcalan’ın sorgusunda elde edilen bilgiler üzerine istihbarat teşkilatları çalışmalarını Romanya, özellikle de Bükreş üzerinde yoğunlaştırıyorlardı.
PKK’nın bu ülkede kimler, hangi kurumlar tarafından korunup kollandığı üzerine yapılan çalışmalar sonucunda ortaya bir isim çıkıyordu. Romanya’nın Terörle Mücadeleden Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’nın PKK’lılarla ilişkilerinin iyi olduğu belirleniyordu.
POLİS MÜDÜRÜNE ADIM ADIM İZLEME
İstihbarat birimleri de çalışmalarını bu kişi üzerine yoğunlaştırıyordu. Kısa süren izleme ve teknik takipten sonra evli ve bir erkek çocuğu bulunan üst düzey görevlinin, sekreteri ile gayrı meşru ilişki yaşadığı belirleniyordu.
Üst düzey polisin açığı yakalanmıştı. Yasak ilişki yaşayan ikilinin görüntülenmeleri de kolay olmuştu. Sıra bu üst düzey emniyetçinin ikna edilmesine gelmişti.
Türk İstihbarat görevlileri, ilk olarak kadının kapısını çalıyorlardı. Yaşadığı yasak ilişkinin delillerinin ellerinde olduğunu belirterek, üst düzey emniyetçinin kendileri ile işbirliği yapması konusunda ikna etmesini istiyorlardı.
Sekreter kadın, bu konuda zorluk çıkartmıyordu. Türk istihbarat görevlileri ile işbirliğine açık olduğunu, ancak bir koşulunun olduğunu söylüyordu
Görevliler, yüklü miktarda para isteneceğini düşünürlerken, kadın ilginç bir istekte bulunuyordu: “Bir kızım var. Kızımın Süleyman Demirel Koleji’nde burslu okuması için gerekli şartları sağlayın”
Bu istek, paradan da puldan da daha önemliydi. Çünkü Türkiye’de Sen Joseph Lisesi ya da Robert Kolej neyse Romanya’daki okul da oydu. Bu koleje, Türkiye’nin Bükreş Büyükelçiliği’nde görev yapanların çocukları da gidiyordu. Seçkin okula her öğrenci kolay kolay alınmıyordu. Romen kaymak tabakası, çocuklarını bu okula göndermek için akla hayale gelmedik yollar deniyorlardı.
İstihbarat görevlileri Bükreş’te yaptıkları temaslar sonucunda, okulda hiç yer olmadığı gerekçesiyle geri çevrilmişlerdi. Bunun üzerine devreye Nur cemaati lideri Fethullah Gülen’in sokulması konusunda fikir birliğine varılıyordu.
ABD’de ikamet eden Fethullah Gülen ile telefon bağlantısı kuruluyordu. Fethullah Gülen devletten gelen istek karşısında duraksamıyordu: “Mademki bu devlet işi, gereken yapılacak, meraklanmayın. Bir öğrenciye mutlaka yer bulunacaktır”
Fethullah Gülen’den alınan olumlu yanıt üzerine kadına verilen söz tutuluyordu. Sekreter de sözünü tutuyor ve emniyet genel müdür yardımcısını Türk istihbarat görevlileri ile buluşturuyordu.
Bu kez yine sıkı bir pazarlık başlıyordu. Fakat aynı yönde bir istek de üst düzey emniyetçiden geliyordu. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’nın da bir oğlu vardı ve onun da aynı kolejde burslu okumasını istiyordu. İstihbaratçılar, yine aynı telefon trafiğini işletiyordu. Ankara’dan yine ABD’de yaşayan Fethullah Gülen aranıyor ve ikinci kez burs talep ediliyordu. Fethullah Gülen de yine araya girerek okulda bir öğrenciye daha yer açılmasını sağlıyordu. PKK’ya yönelik operasyon bu sayede başlıyordu.
POLİSE PAKET SERVİS
Romanya Terörle Mücadele ekipleri Türk istihbarat görevlilerinin önceden tespit ettikleri evlere ard arda baskınlar düzenliyorlardı. Aşağıda ise Türkiye’den giden 3 kişilik ekip bekliyordu. Resmi bilgilere göre 14, gayrı resmi bilgilere göre ise 20’den fazla PKK’lı yakalanıp Türkiye’ye iade ediliyordu.
OPERASYON İLE PKK’NIN BÜKREŞ’TE BELİ KIRILMIŞTI
Aksu Ekibi Dağıttı
PKK’nın Romanya örgütlenmesini çökerten üç kişilik timin ödüllendirmesi de yine Türk usulü oluyordu. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, başta Alattin Çakıcı’nın yakalanması ve PKK operasyonları olmak üzere çok sayıda başarıya imza atan bu timi dağıtıyordu.
ROMANYA’DAKİ KOLEJLER
Romanya’daki Nur cemaatine yakın okullar, “S.C. Lumina SA” şirketinin malı. Eğitim kurumlarının adı ise “Liceul International” Buradaki ilk kolej Köstence’de, ikincisi ise başkent Bükreş’te faaliyet gösteriyor.
Bu okullarda 362 öğrenci okuyor. Türkiye’den 42 öğretmen ile, idareci ve yardımcı personel bulunuyor. Romen personel sayısı ise 150. Köstence’deki okulda 84 Romen-Hıristiyan öğrenci var. 58 de Türk okuyor.
Bükreş Lisesi’nde ise, 108 öğrencinin 100’ü Romen, 6’sı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, ikisi de Endonezyalı bir diplomatın çocukları. Türkiye Büyükelçiliği mensuplarının çocukları ise, 1996 yılında öğretime başlayan Süleyman Demirel İlköğretim Okulu’nda eğitim görüyor. Burada, ana sınıfının yanı sıra 8 yıllık ilköğretim veriliyor. 112 öğrenciden, 59’u Türk.
YARIN
Kralı Çıplak bırakanlar da onlar!