Hamdi YILMAZ – Umursamayın !
Japon bir iş adamının köpek saldırısı sonucu Bükreş’te öldürüldüğü, köpek saldırılarının ciddi tehdit haline geldiği günlerde, ABD Büyükelçiliği’nin internet sitesinde kendi vatandaşlarına karşı bir uyarı notu vardı: „Sokak köpeklerini umursamayın. Siz onları umursamazsanız, onlar da sizi umursamaz” minvalinde..
(Tabii ABD’nin dünyanın dört bir yanından devşirdiği kendi finoları hariç)
Hayatın her safhasında uygulanabilecek, hatta bugünlerde pek çok kişiye elzem bir tavsiye notu. İlgililerine duyurulur.
***
Söz köpeklerden açılmışken, gelin yüz yıl öncesinin İstanbul’una gidelim. O günün İstanbul’u sokak köpekleri ile ünlü Bükreş’e çok benziyordu. Bugün biz yabancılar nasıl Bükreş’e şaşıyorsak, yüz yıl hatta 255 yıl önceki yabancı yazarlar da İstanbul’a şaşarlarmış. Erol Üyepazarcı’nın aktardığına göre, İstanbul’u 1655’te gezen Jean de Thevenot, daha o dönemlerde bile İstanbul’daki sokak köpeklerinin inanılmaz çokluğuna ve halkın onlara sevecen yaklaşımına şaşırarak tanık olur. Thevenot, bazı zenginlerin kurdukları vakıflar aracılığıyla ölümlerinden sonra bile köpeklere vakıflarının nizamnamelerine koydukları kayıtlarla yardıma devam ettiğini de hayretle ifade eder. Aynı şaşkınlığı İstanbul’u 1701’de gezen ünlü botanikçi Joseph Pitton de Tournefort’un gezi izlenimlerinde de görmek mümkünmüş.
Ancak sokak köpeklerinin İstanbul’u tam istilası XIX. yüzyılda gerçekleşmiş. Bu yüzyılda İstanbul’u ziyaret eden ve aralarında Pierre Loti gibi ünlülerin de bulunduğu yazarlar İstanbul’u anlatırken sokak köpeklerinin çokluğundan ve şehir sakinleriyle olan iyi ilişkilerinden muhakkak söz ederlermiş. Yapılan çeşitli tahminlere göre XIX. yüzyılda İstanbul’da 40-50 bin sokak köpeği varmış.
2008’deki NATO toplantısı dolayısı ile Bükreş’te birkaç günlüğüne toplanıp, sonra serbest bırakılan köpeklerin sayısı 200 bin civarında çıkmıştı.
İşin ilginç yanı o dönemde İstanbul’un köpekleri örgütlü yaşarlarmış. Sanki şimdi örgütlü değiller mi? Ernest Giraud’ın 1896 yılında yazdıklarına göre, İstanbul köpekleri, gruplar halinde sanki bir lonca imişler gibi yaşarlarmış. Bu korkunç hayvanların kurdukları her grup bir mahallenin mülkiyetini ele geçirip orada tekel konumuna gelirmiş. Komşu bir bölgeye girmek isteyen şanssız bir köpek, mahallenin yerli sakini olan köpekler tarafından feci hırpalanırmış. Çeşitli mahalleleri ayıran ideal sınırlara saygı gösterilmesi dişi köpeklere de zorla kabul ettirilirmiş..
İbrahim Hakkı Paşa’nın sadrazamlığı sırasında İstanbul sokak köpekleri işsiz güçsüz Çingenelere köpek başına para verilerek toplattırılmış ve Sivriada’ya sürülmüşler. Adada açlıktan birbirlerine saldırarak ölen köpeklerin cesetlerinden elde edilen kemik tozu, deri vb. maddeler de bir Fransız işadamı tarafından Marsilya’ya ihraç edilmiş.
(10 Aralık 2014)