HAMDİ YILMAZ – Yeni bir imansız geliyor!

Türk’ün o güzelim özdeyişinde olduğu gibi oldum olası dinsizin hakkından imansızın geldiği bir dünyada yaşıyoruz.

Bazen mağdur ve mazlum vicdanları rahatlatan bu durum bile olmuyor.

Gelen melek yüzlü imparatorlara, cumhurbaşkanlarına, başbakanlara rağmen ‘Dinsizin hakkından imansız” senaryosu hiç değişmiyor. Dinsizin hakkından gelecek bir imanlı asla bulunamıyor.

Dünya şimdi de yeni bir imansızın gelişine hazırlanıyor.

Bunu da nereden çıkartıyorsun diyorsanız, izin verin anlatayım:

Akşam, bizim yerli stratejistin Karadenizli heyecanı ile anlattıklarını dinledim. Etrafımız sarılmışken hiçbir şey yokmuş gibi, Fatih surları döverken içeride meleklerin erkek mi yoksa dişi mi olduğunu tartışan Bizans Papazlarının ruhunu şad edercesine, ‘Biden’ mi, demeliyiz yoksa ‘Baydın’ mı tartışmasından yeni çıkmış gibi ‘Baydın’ diyerek bizi bayıltmaya başladı.

Son günlerde olup biteni aktardı ama stratejist olarak bir öngörüsü yoktu ve “Kafaları karıştırmak lâzım” diyerek cevahiri kurtarmaya çalıştı.

***

Oysa, Berlin merkezli düşünce kuruluşu EFCR (Avrupa Dış İlişkiler Konseyi)  bülteninde Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın (BM) 75’inci yıl dönümünü konu edinen yazısı ile Kemal Derviş’in kafası hiç karşık değildi.

Derviş’e göre adını açıkça vermediği Biden gelecekti ve hakiki BM 75’inci yıl kutlama etkinliği altı ay gecikmeli olarak yapılabilecekti.

20-30 yaş aralığındaki gençlerimizden bilmeyenlere Kemal Derviş’in kim olduğunu özetlemek gerekirse, 2001 krizinde Ecevit’in eline küreselciler adına  tutuşturduğu ve ardından gelen iktidarın milim sapmadan uyguladığı ekonomik programı hazırlayan adam.

Kemal Derviş aynı zamanda EFCR’in Konsey üyesiymiş. Bunu öğrenince şaşkınlığımı biraz argo da olsa ‘Hacı hacıyı Mekke’de, gidi gidiyi tekkede bulur’ şeklindeki bir başka özdeyişimizle giderdim.

Neyse, Derviş’in yazısından anlıyoruz ki AB’nin de umudu Biden!

EFCR Bülteninde yer alan bir başka ilginç yazı ise Carl Bildt adlı yazarın “Belarus’a Ermenistan Modeli” başlıklı yazısı. Renkli devrimler dizisinin ilginç bir versiyonu daha.

***

 Ve son delil de İmansızın ocağından, yani ABD’den. The Slate gazetesinden Lili Loofbourow ve Jordan Weissmann adlı gazetecilerin sohbeti. Biden’in resmen aday gösterildiği Demokrat Parti kongresi’ni konu ediniyorlar.

Edebi ağırlıklı bir sohbet. İşte ikiliden birinin diğerine sorusu:

“Weissmann: Peki, Lili, sana büyük soru: Bu gece gerçekten ağladın mı? Çünkü Demokratik Ulusal Kongre’nin üçüncü gecesinde ben neredeyse birkaç kez ağlama noktasına geldim ve ağladım.

Lili Loofbourow: Estela’ya ulaşana kadar bekledim, küçük kız, annesinin sınır dışı edilmesiyle ilgili Trump’a yazdığı mektubunu okuyordu.

Jordan Weissmann: O lanet olası olay beni bitirdi. Kelimenin tam anlamıyla gözyaşlarını boğdu.”

Uzatmaya gerek yok, Gelecek Yeni İmansız’ın ayak sesleri bunlar. Bizans Papazlığı’nı bırakalım ve tedbirimizi şimdiden alalım.

Bektaşi ağzı ile söylemek icabederse, İmansızın biri gider, diğeri gelir. Ama Türkiye bir giderse bir daha gelmez.

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir