Hamdi YILMAZ-Yunanlı General’in Kayseri – Talas’da kahve içme dileği nasıl gerçek oldu?
Konuya girmeden önce hem bir gözlemimi hem de bir hakkın teslimini sizinle paylaşmak istiyorum.
1962-1963’de Talat Aydemir’in üç darbe girişimi sırasında Ordu’dan atılanların daha sonra sivil hayatta yaptıkları işlerde nasıl başarılı olduklarını gözlemlemiş birisiyim. Sanırım onlardan yaşadıklarını yazan pek çıkmadı veya bana ulaşmadı. O darbe girşimleri Cumhuriyet döneminde zeki ve vatansever evlatlarımızın nasıl yanlış yola sürüklenerek harcandıkları ilk eylemlerdendir.
Ama FETÖ kumpasları sonucu Ordu’daki mesleklerinden olan ve hürriyet kaybı dahil büyük acılara gark edilen vatansever subaylarımızın halen yazıları ile çok önemli hizmetlerde bulundukları da bir başka gerçeğimiz.
Başta VeryansınTv olmak olmak üzere bazı mercalarda bizleri ve gençlerimizi bilgilendiriyorlar.
Bu 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısı ile VeryansınTV’de çok ilginç, bilgi, deneyim ve duygu dolu yazılar okuduk. Başta emekli Amiral Cem Gürdeniz’in değerlendirmesi olmak üzere birbirinden değerli göz ve beyin nuru yazılar.
Neyse..
İşte o yazılardan birsinden bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum.
Gürbüz Evren’in “Malazgirt’i 30 Ağustos ile yarıştırmak tarihimize hakarettir” başlıklı yazısından bir bölüm:
***
“Yunan General Trikopis, Temmuz 1921’de, Kütahya-Eskişehir muharebeleri sırasında, Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen bir gazeteciye röportaj vermişti.
Yunan hayranı Amerikan gazeteci, Trikopis’e heyecanla “Kesin zaferi kazanmanızı bekliyoruz, Ankara’yı alacak mısınız?” diye sorar.
General Trikopis ise Ankara’yı cepte keklik görerek, daha ileriye işaret edip “Yakında Talas’ta, Amerikan Koleji’nde kahve içeceğim” sözleriyle Kayseri’yi de alacakları mesajını verir.
Trikopis, Kayseri’ye kadar gideceklerinden o kadar emindi ki, eşi Elena ve kızları Eirini ile Maria’yı İstanbul Büyükada’ya yerleştirmişti.
Daha sonra Yunan işgal orduları komutanlığı görevine getirilen Trikopis’in bu sözleri Mustafa Kemal Paşa’ya aktarıldı.
Tek söz etmeyen Mustafa Kemal ise gülümsemekle yetindi.
Büyük Taarruz sırasında, 2 Eylül 1922’de bozguna uğrayarak kaçan Yunan birliklerinin arasında bulunan General Trikopis ve kurmay heyeti Ahmet çavuş tarafından esir alınmıştı.
Mustafa Kemal, huzuruna getirilen Trikopis’i çok iyi karşıladı, ayağa kalkıp elini sıktı ve güzel sözlerle teselli etti.
Amerikan belgelerinde, Mustafa Kemal Paşa’nın Yunan komutanına davranışı “Büyük bir nezaket ve bir beyefendiye yakışır tutum” ifadeleriyle anlatıldı. Ayrıca “Bu davranış dünyadaki tüm askerlere örnek olmalı” denildi.
Sonrasında da, General Trikopis Kayseri Talas’a gönderildi.
Mustafa Kemal Paşa’nın isteği üzerine Yunan generale, o çok içmek istediği kahve de Talas’ta ikram edildi. Ama Trikopis, kahveyi Kayseri’yi almış Yunan orduları komutanı olarak değil, Talas’daki kampa yerleştirilmiş bir esir olarak içti.
Mustafa Kemal Paşa ise kahvesini, muzaffer bir komutan olarak 9 Eylül’de, İzmir’e baktığı Belkahve tepesinde içti.
***
Ahmet Çavuş’un esir aldığı Yunan işgal orduları komutanı General Trikopis’e Atatürk’ün nasıl davrandığını yukarıda okudunuz.
Alp Arslan’ın soylu bir milletin evladı olarak Bizans İmparatoru Diyojen’e nasıl davrandığını da bu günlerde okumuş olmalısınız.
Ben size bilgi eksikliklerim hoş görülmek kaydı ile hafızamda kalan iki örnek daha akratmak istiyorum.
Timurlenk, Yıldırım Beyazıt’i Ankara önlerinde yener. Malûm, Timur aksak, Beyazıt da kör olarak bilinir.
Çekildikleri çadırda Timur, dalgın gördüğü Beyazıt’a sorar, “Kara kara ne düşünüyorsun?”
“Zavallı Dünya!” der Beyazıt, “Benim gibi bir körle senin gibi bir topalın eline kalmış! Ona üzülüyorum!”
Yavuz Sultan Selim, hilafet makamını ve kutsal toprakları Türklere geçirdiği savaşın sonunda yendiği Arap komutanla birlikte çekildikleri Otağ’da Arap komutanın çırpınıp durduğunu görür. Arap komutan ikide bir dizlerini döverek, “Nasıl yenildim?” deyip dururmuş.
Sinirlenen Yavuz, “Bre …, bilmez misin? ‘Düşmanın silahı ile silahlanın’ diye hükum var. Ben İstanbul’dan buraya kadar orduyu çağın icaplarına uyum sağlatarak getirirken, sen ne yapıyordun?”
Türk Milleti’nin “30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler Günü” kutlu olsun.