SERPİL YILMAZ – Ben Kimim
2020 Yılında ne çok şey yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Elbette çok zorlu bir süreçten geçiyoruz belki de pek çok insanın hayatı altüst oldu. Yaşanan bu dönem kendi içinde kişisel olarak derin farkındalık getirdi bizlere. Durup dinlenmeden, düşünmeden bir karmaşanın içinde debeleniyorduk zaten. Böyle olmasa iyiydi ama oldu işte şimdi önceliğimiz kendimiz ile ilgili ne yapabilirim, nereden başlarım gibi sorular sormamızı gerekli kılıyor.
Artık şunu biliyoruz ki ben değişmeye başladığımda, dünyada değişir.
Atalarımız ‘’her koyun kendi bacağından asılır’’ diyerek kendimizle ilgili yaptığımız her şeyin sorumluluğunu üstlenmemiz gerektiğinin altını çizmişler. Durum böyle iken bir çoğumuz kendine ait olmayan hayatların içinde mutsuz ve bedbah yaşamaya devam ediyor.
Değişim ve dönüşüm çağında hızla ilerliyoruz. Zamanın hızlandığı, düşüncelerin ışık hızında tezahür ettiği özel bir dönemdeyiz. Odağımız da ne varsa onun büyüdüğünü biliyoruz. Hakettiğimiz bolluk ve bereketi, aşk ve sevgiyi, sağlıklı ruh ve bedeni geri almalıyız. Bu güce sahip olduğumuz biliyoruz.
Dogmalara ihtiyacımız yok, biz sürüden biri değiliz, her birimiz ayrı bir mucizeyiz ve benliğimize sahip çıkmalıyız.
Dünya realitesinde ki yerimize ve kişisel değerlerimize, bize verilen bu armağana sahip çıkmalıyız. Önce ben demek, bencillik veya ego değildir. Ben, ben olmayı başardığımda zaten biz oluruz, birbirimizden yok ki farkımız. Onun için kendiniz olmaktan, ben olmaktan korkmayın, sesiniz her zamankinden daha çok çıksın.
2020 Yılı fırsatlarla dolu bir yıl sende payına düşeni sevgiyle al kabul et. Götürdüklerine değil getirdiklerine ve getireceklerine odaklan.
Yakın zamanda yeni tanıdığım bir arkadaşla sohbet ederken, ‘’elli yaşına geldim ve hayata karşı bir tercihim olmadığını, maaile ne isterse onların isteklerine saygı duyduğumu, kabul ettiğimi ve onlara göre yaşadığımı farkettim. Onları mutlu etmek için çaba gösterdim’’ dedi.
O hafta boyunca bir çok kişiden buna benzer cümleler duydum, insanların kendileri için bir şey yapmadıklarını ve çoğunluğun böyle olmaya devam ettiğini üzülerek gözlemliyorum. Aslında odağımda değiller ama belki de bu yazının konusu olması için karşılaştığım, duyduğum cümleler olabilir. Kıssadan hisse bizim kültürümüzde zaten var ve bende payıma düşeni aldım.
İlişkilerde ve günlük yaşantımıza dair her şeyde durum okumaları en çok sevdiğim şeylerdendir.
İçimdeki ‘’ben’’i nasıl ortaya çıkarırım, nereden başlamalıyım diyenler için, bu dünyanın tüm nimetlerinden yararlanmak ve bu dünyadan yeni karmalar yaratmadan gitmek isteyenler soru sormakla başlayabilirler.
Ben kimim?
Kendinden memnun musun?
Yeniden başlamak için bir şansın daha olsaydı, nasıl biri olurdun?
Dünya nasıl bir yer! senin için?
Tecihlerin, hayallerin, isteklerin, beklentilerin neler?
Hayatına ne kadar hakimsin?
Yapabildiklerin, yapmak isteyip de yapamadıkların, ertelediklerin, çoğunlukla da görmezden geldiklerin!
Parayla ilişkin, aile ve çevrenle ilişkilerin nasıl?
Sağlığın ne durumda?
Yanında olmaktan mutlu olduğun sana katkısı olan kimseler var mı etrafında! Yoksa tam tersi sürekli dert dinleyen enerjisi çekilen birimisin?
Beslenme alışkanlıkların, doğada ne kadar bulunuyor, hayvanları sevip besliyor musun?
Kitap okumayla veya sporla aran nasıl?
Mutluluk nedir? Ne kadar mutlusun?
Yeniliklere ne kadar açıksın?
Bu yaşına kadar kendin için ne yaptın?
Dışardaki kaosu boş ver kendi içine bak, sen kimsin ne yapmaya geldin bu dünyaya?
Soru sormaktan çekinmeyin, sorup serbest bırakın, cevaplar gelecektir ama belirlediğiniz yöne doğru bir adım atmayı, gece ve gündüz gökyüzüne bakmayı, evden dışarı çıkmayı, önce kendinizi, çocukları, hayvanları ve doğayı sevmeyi unutmayın.
Hayal etmekten sakın vazgeçmeyin bu evrende her şey mümkün…
Sevgiyle kalın…