HAMDİ YILMAZ & ‘Haç ve Hilal’in gölgesinde gücün sınırları yeniden çiziliyor’
Romanya’nın önde gelen gazetelerinden Adevarul’un köşe yazarı Cristian Unteanu, yazısının başlığını “Dünyanın bizim bölgemizdeki güç sınırları Haç ve Hilal’in gölgesinde yeniden çiziliyor olarak koymuş.
Yazının girişinde de “Eğer bu açıklamayı yetersiz buluyorsanız, sizi Ankaralı yetkililer tarafından piyasaya sürülen birkaç dakikalık ‘Kızıl Elma’ videosunu izlemeye davet ediyorum” diyor ve 24 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un tweetter’da paylaştığı videonun linkini veriyor.
Unteanu, yeni bir propaganda türü olarak değerlendirdiği bu videoyu ‘Erdoğan Doktrini’ hususunu açıklayan bir materyal olarak görüyor. Ardından da Moskova’dan girip Kudüs’te çıkan makalesini tamamlıyor.
Unteanu’nun zihinsel örgülerini anlamak için son günlerde yazdığı yazıların başlığına bakmak yeterli. “Führer demokrasi”, “Bir Çarın Padişaha armağanı” vb.
Komünizm zamanında devletin gizli mahvillerinde “şeküler ve dinsel siyaset eşleştirmesi” projesini ilk duyduğunu anlatan Unteau’nun “Üçüncü Roma” ifadesini görünce ilk gençlik yıllarımı hatırladım:
“Birincisi, ikincisi yıkıldı / Şimdi sen Üçüncü Roma’da sıra” diye şiirimsi sözler yazmıştım.
***
Unteanu’nun yazısından çok peşindeki yorumları daha çok önemsedim. Örneğin, Lucifer adlı yorumcu şunları yazmış:
“Bilişim ve Yapay Zeka Çağında dinsel faktörün hâlâ herhangi bir ilgisi olabileceğini düşünmüyorum. Aksine, din çağrısı, ekonomik savaşı kaybeden ve bu nedenle siyasi savaşı da kaybedeceklerini bilen / hisseden devletler tarafından çaresizlik içinde yapılmaktadır. Ve sonra, yeni teknolojilerin neden olduğu toplumun anarşik gelişiminin saldırısına uğrayan uyumlu sosyal sistemi desteklemek için dini ideolojik bir silah olarak kullanıyor. Bu en iyi Avrupa’da görülüyor, Kilise kurumu terk edildi, ancak sosyal uyum güçleri zayıfladı ve devlet birliğini tehdit etti. Avrupa ayrıca otoriterliği güçlendirmek istiyor, ancak dini yöntemlerle değil, ekonomik ve politik baskı yoluyla. Almanya ve Fransa tarafından dayatılan sözde Avrupa Federasyonu tam da bu amaca, siyasi ve ekonomik otorite yapısına sahip, ancak laik.Romanya’da, Orta Çağ’a yakışan ortodoks bağnazlığına her geçen gün daha fazla insanın dalmasını memnuniyetsizlikle izliyorum.
Ve BOR’un yaptığı tam da bu, dünyayı Batı eğilimlerine karşı yönlendiriyor, hükümete ve halkın bu tehlikeli dini fanatizmine karşı çıkan diğer kurumlara yönelik TEHDİTLERE dönüyor. BOR, Romanya demokrasisinin gelişimi için son derece tehlikeli bir devlet içinde neredeyse bir devlet haline geldi. Lejyoner Hareketin anısı, Ortodoks dini Hiyerarşilerin, aynı zamanda bazı entelektüellerin ve hatta gençlerin başlarında hala yaşıyor. Yakında karar vermemiz gerekecek: Doğu mu Batı mı? Ve nüfus azaldıkça korku içinde izliyorum halkın bu tehlikeli dini fanatizmine karşı çıkan hükümete ve diğer kurumlara karşı TEHDİTLERE yöneliyor.”
Ustabaşı adlı yorumcu ise “Siyasi diktatörlük, nüfusun yüzde 100’ü tarafından desteklenmiyorsa kendini iyi hissetmez” tespitini yapıyor.
Dizin 4.2.2 adlı yorumcu da “Atlantik’in her iki yakasındaki kalıntıları ve kemikleri öpenler için din anahtardır! Onun adına öldürür!” diyor.
Demokrasinin böyle bir mahsuru (!) var, ağzı olan konuşuyor.