SERPİL YILMAZ – Maneviyat
“Hayatın genişliği uzunluğundan daha önemlidir”der İbni Sina
Hayatında maneviyat olgusu güçlü olan insanlar karşılaştıkları zorlukları aşma noktasında daha başarılıdırlar. Bedensel ve ruhsal pek çok hastalığın seyrinde maneviyat; iyileştiricidir.
Maneviyat olgusu sadece dinden ibaret değildir.
İçerisinde pek çok güzel unsuru barındıran, çok boyutlu bir olgudur. Her insan hayatının uzun olmasını ister. Dünyanın çekiciliği uzun yaşamak için insanı cezbeder.
Gerçekçi bakınca yaşananlara uzun yaşam mı? Geniş yaşam mı? Sorusunda cevap; geniş zamandır. Dolu dolu yaşanan uzun zaman içerisinde geniş zaman esastır. Kısacası geniş yaşamaktır aslolan …
Geniş zamanda manevi değerlerle tatmin edici bir yaşam, uzun yaşamdan daha güzeldir. Zaman insanın içerisinde bulunduğu psikolojik duruma göre de anlam kazanıyor. O halde hayatımızda geniş zaman mı, uzun zaman mı önemli?
Maneviyat yolunda ilerlemeyi seçtiğinizde karşınıza çıkacak olan sorunlarla başedebilecek donanıma sahip olmanız gerekiyor.
Yeni doğmuş bir bebek gibi bu yolda ilerlemek için büyümeye, güvene ve inanca ihtiyaç vardır.
“Dünyevi arayışa girmeden kişi kendi içindeki canlılığı ve hayatı kendi özgüveniyle ölçebilir.
İnsan kendisinde canlılığın yüksek olduğunu gördükçe içindeki güven ışığı her şeye yansır ve istediğini elde etmesini engelleyecek hiçbir şey görmez bir başka deyimle engeller önünden bir bir çekilir. Olağanüstü bir güçle çalışır, üretir ve aktarır.
Zira yukarıdan gelen ışık sınırsızdır ve dünyevi bir güç gibi değildir.
* Ancak hayat ışığı kişiden uzaklaştığı zaman, bu demektir ki, insan üst seviyeden alt seviyeye düşmüştür. Akışa teslim olmak yerine pes etmiştir. Başına gelen şeyin içindeki hikmetleri farkedecek algısı çoktan kaybolmuştur.
Önceden gücün Yaratan’dan kişiye geldiğini ölçebilirken, şimdi düşüşe geçmişken içindeki kötülük tüm gücüyle kişiye mantıklı açıklamalarla gelmiştir. İçsel olarak kabullenemediği ama yapmak içinde istek duyduğu şeylerde kendini kandırmaktan geri kalmaz.
Şu an kullandığı zekasının ve anlayışının nedenini, daha önce sahip olduğu hayat ışığını kaybetmesiyle ilişkilendirecek bilince sahip değildir.
Onun yerine şimdi kendisini, hayat ışığını kaybetmeden önceki halinden dikkatsiz ve beceriksiz düşündüğü halinden daha akıllı olduğunu sanır ve bir yanılsamanın tamda içindedir.
Bu sebepten yaşamında çıkarlarını hesaplamaya, bu yolda düşünceleriyle asabi ve daha az canlı, çıkarcı ve dünyevi olmaya başlar.
Bu yol kişide bir eksikliğe neden olur, kendi alçaklığını, umutsuzluğunu görür, vazgeçer ve her şey de mücadeleden kaçar.
İnanmayı ve ışığı hatırlamadığı için uyumayı seçer.
İnancı ve aşkı kadar, olağanüstü enerjisi, azim ve gayretiyle de bizlere örnek olan Mevlana, nefis terbiyesinde ve hayat mücadelesinde çekilen sıkıntı ve ıstırapları da yüceltir.
Çünkü ona göre “bütün mahlukatın, hatta cansız varlıkların bile yüce yaratıcının emrine tabi olarak her an çırpındığı, ödevini yerine getirmek için olağan üstü gayret gösterdiği bir dünyada, insanın kabuğuna çekilerek atıl kalması, dahası küçük düşünüp değersiz şeylere talip olması, yaratılış gayesine aykırıdır”.
Maneviyat, hayattaki birçok şeyin geçici olduğunu gösterir. Şöhret, statü ve paranın geçici olduğunu, bunun yerine aile ve ilişkiler gibi hayatta uzun vadede daha değerli şeyleri keşfetmeye yardımcı olur. Böylelikle hayat da denge kurmayı öğretir.
Hayatımızda hepimiz bazen zor zamanlardan geçiyoruz. İşte maneviyat böyle zamanlarda kişiye umut verir. Bu durumun geçici olduğunu ve çözümün asıl problemin içinde saklı olduğunu daima hatırlatır. Maneviyat kişinin içindeki inancı inşa eder, geliştirir. Hayatta yalnız olmadığınızı hatırlatır.
Yaşamdaki her şeyin kontrol altında olduğuna olan inancınız size hayatta kolaylıkla ilerleme gücü verir.
Öz benliğine olan inancın, mantığının üzerinde uyanık olduğun her “AN”da bu yolun önü iyiliğe, iyilikten sevgiye ve berekete açılacaktır.
Yaşamla akışta, güven ve sevgiyle her daim…