FUAT ERGÜN – UCUZ BİR PAZARLAMA YÖNTEMİ
Birkaç sene önce daha önceleri beraber çalıştığımız yedek subay arkadaşım, Türkiye’de ellerinde kalan son sanayi şirketinin pazarlama sorununa benden yardımcı olmamı istedi.
İstanbul’da bulunan şirketlerine gittim.
Sağ olsun arkadaşım olan babaları, on senedir pazarlama satışa bakan iktisatçı kızları ve beş altı aydır şirkette görev alan hukukçu damatları ile şirketin kuruluşundan bugüne kadar yönetimde bulunan akrabaları genel müdürleri beni karşıladılar.
Hemen kısa bir toplantı yaptık. Benden istedikleri Otomotiv konusunda tecrübelerimden yararlanarak özellikle Romanya’ya ihracat kapısını açmak.
İşin en ucuzu, en basiti ve en amatörcesi taş atıp kol yorulmayacak şekilde Fuat’dan yararlanmak.
Bu tip teklifleri özellikle Romanya iş hayatımda Türk iş adamlarından çok kez duyduğumdan, niyetlerini anlar anlamaz düşüncelerimi sıralamaya başladım.
“Bakın arkadaşlar. Mal Fuat’ın hal hatırı için satılmaz.
Mal satmak emek ister. Bütçe ister.
Bilimsel yapılmış bir çalışmada on üç defa bir kapıya gidersen ancak mal satarsın. Çünkü adamlar mevcut sistemleri içerisine çomak sokturmazlar. Türk işletmelerde, hele orta ölçeklilerde yeni bir malın adaptasyonuna, patronların gururla bahsettiği! Kırk yıldır adamım dediği ustaların karar vermesi işin başka yönü.
Pratik pazarlama, satış tekniklerinden teoriye kaçmadan dilim döndükçe anlatmaya çalıştım.
“Bu işin oluru o bölgede bir ofis açarız. Ben sizlere yardımcı olacaksam, mutlak resmiyette randevular alır çalışmaları başlatırız” dedim.
“Öyle havanda su döğmeyiz. Derhâl aşırıya kaçmayacak şekilde başlangıçta minimum seviyede bir bütçe hazırlarım. Getirilerini de belirterek sizlere sunarım. Onayladığınız taktirde hemen çalışmaya başlarız.
Çok açık söylüyorum. Tüm bu çalışmaları sizlere katkım olsun diye yaparım. Madem ben bir eski dostum, asla mevki ve para ön plana çıkmaz.” dedim.
Karar Satış ve Pazarlamaya bakan hanım kızımız ile yemek sonrası bir toplantı yapacağız. Alacağım bilgiler ışığında çalışmaları başlatacağım.
Yemeğe götürmek istediler, zaman kazanmak için şirket karavanasını tercih ettim.
Yemek sonrası alelacele not alacağım üzeri evraklarla dolu masanın birinde buluştuk.
Prensip hep sorarım. “Bu toplantıya için ne kadar zamanımız var?
Çünkü ben sizler için geldim, dönüşüme kadar size zaman harcayabilirim.
Patronun pazarlama satış sorumlusu kızından aldığım cevap, “Çocuğumu doktora götüreceğim.”
“Aman çok önemli siz hemen gidin” dedim.
“Yok yok bir saat zamanım var” dedi. İşte bu diyalogdan sonra kafamdan toplantıya başlarken bitirdim.
Tek bir soru sordum. “Geçen sene ki satış cironuz ne?”
Birkaç defa tekrarladım sonunda ne dediğimi anlatabildim.
Bana direkt cevabı, “Bir milyar, dur dur bir muhasebeye sorayım.”
Aldığım cevap otuz yedi milyon.
Hele bu cevapla” tamam benim işim burada bitti”
Fuat turistik seyahatin hayırlı olsun.
Toplantımızı kısa kesmek için mail adresimi verdim detayları sonra yazışırız dedim.
Sonunda hafta sonu hiçbir bilgi gelmeyince. Aradım. Acaba maili mi düşmedi.
Pazartesi gelen telefon mesajı.
“Fuat Bey sizden sonra babamla konuştum. Fuat bize Romanya’dan randevular alsın biz gidelim kendimizi tanıtalım demez mi?”
Cevabım. “Böyle bir çalışma sistemi size bir şey kazandırmaz.”
İşte size Romanya’da iş yapmak isteyen verimsiz klasik Türk yönetim örneklerinden biri.
Yalnız bu satırlarda anlattığım konuda bilimsel yönetimle ilgili ciltlerce kitap yazılır.
Tekrar ediyorum: ”YÖNETİM BİR İLİMDİR.”
İlimden sapanın sonu hüsrandır.