HAMDİ YILMAZ – KÜRESELİZM’İN BOĞDUĞU PROJELER VE KEİ
Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi
Yunus Emre
Ben stratejist değilim, politikacı veya diplomat hiç değilim.
Ülkemiz ve Milletimiz adına ozanlar ozanı Yunus’un dediği gibi yiğit iken gök ekin gibi biçilerek ölenlere, içi yanarak, özü göynür bir şekilde ömrünün 30 yıla yakın bir süresini Batı’da geçirmiş garip bir gazeteciyim.
Sadece doğduğum çağa baktığımda önce Çanakkale’de tamamına yakını eğitimli 250 bin gencimiz, 1965-1980 arası ölenleri veya işe yaramaz hale getirilenleri ile yine eğitimli 100 bin gencimiz, son olarak da bir kap çorba, bir sıcak yatak için Fetullah’ın illizyonu ile zihinsel olarak yitirdiğimiz yüzbinlerce gencimiz bana Yunus’un yaşadığı acıyı yaşattı.
Bükreş’te yaşadığım evin balkonundan baktığımda hava açık ve temizse, 200 km uzaklıktaki Karpat Dağlarını görürüm. Sonra o dağın tepesinden Anadolu’ya doğru bakar ve dalar giderim.
Tıpkı çocukluğumda 1700 metre yüksekliğindeki Armutlu Dağı’nın veya 1500 metre yüksekliğindeki Hasan Paşa Dağı’nın tepesinde baktığımda 120 km uzaklıktaki Erciyes’e bakışım gibi.
Belki safça bir düşünce ama nedense bazen ‘Hain’ diyebileceğimiz bir Başbakanımızın veya Cumhurbaşkanımızın olmadığına da inanırım. Onların gücünün Türkiye’nin gücü ile doğru orantılı, Allah’ın verdiği aklı iyi ya da kötü kullandıklarına inanırım. Aralarında oturdukları koltukları zaman zaman yedi sülalesinin geleceğini garanti altına almak, kendi çıkarlarına kurban etmek isteyenleri olsa bile bu ana fikrim değişmez.
***
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin öncülüğünde kurulan Balkan Paktı’nın Hitler, Stalin, Roosevelt ve Truman vesilesi ile boğulup öldürülmesi sadece bizim değil tüm bölge ülkeleri için bedeli ağır bir talihsizliktir. Ya da akılsızlıktır. Yunus’un yandığı gibi yanılacak bir kayıptır.
Hiç haz almadığım Turgut Özal’ın liderliğindeki Türkiye’nin girişimi ile kurulan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (KEİ) can çekişini görmenin acısı da benim için aynı boyuttadır.
Üstelik bu konuda yalnız olmadığımı da görüyorum. Romen gazeteci Cristian Unteanu iki gün önceki yazısında bakın ne diyor:
“… Özellikle tarihsel olarak konuşursak, Demir Perde’nin düşmesinden sonra son derece önemli bir an kaybedildi. Avrupalılar, özellikle ‘yükselen pazarlar’ olarak değerlendirilen Doğu ülkelerinin olası değerine ilişkin son derece farklı görüşlerin hakimiyetindeydi ve başka hiçbir şey, tüm Karadeniz bölgesini güvence altına almak için büyük yatırımların değerine hiç ikna olmadılar. Dolayısıyla, 1992 yılında İstanbul Zirvesi’nde başlatılan ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na (Yalta 1998) dönüştürülen Karadeniz Ekonomik İşbirliği projesinin nihai başarısızlığı..”
“..Sonraki olayların da gösterdiği gibi Karadeniz’in 6 kıyıdaş devleti (Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Rusya, Türkiye ve Ukrayna) ve bölgedeki diğer beş devlet: Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Yunanistan ve Moldova Cumhuriyeti umutsuzca” buluşuyorlar.
“Artık ölmüş olan siyasi bir proje, doğrudan oyuncuların çıkarlarını korumak için tasarlanmış bu benzersiz güvenlik formülünde kısmen yeniden müzakere edilmek üzere ve barış gücü birlikleri ağı tarafından korunan bir bölgeyi güçlendirmek için stratejik ve mesafeli veya duruma göre üstün çıkarlar adına empoze edilerek” kurulmuştu.
KEİ’de küresel yamyamların kurbanı oldu.
Bundan 10 yıl kadar önce Romanya Dışişleri Bakanlığı’nda diplomatlar seviyesinde başlatılan Romanya, Polonya ve Türkiye iş birliği çalışması beni çok heyecanlandırmıştı. Büyükelçilerimizle her karşılaşışımda çalışmaların nasıl gittiğini sorardım.
Kuruluşuna şahit olduğum bu iş birliği projesin birkaç yıl önce Varşova’daki toplantısında NATO genel Sekreterini ve ABD yetkilisini görünce, önemli bir iş birliği projesinin daha boğulduğuna tanıklık etmiş olduğumu anladım.
AB’nin şerrinden daha az zarar görmek için bölge ülkeleri tarafından kurulan irili ufaklı (Bükreş 9’lusu, Vişegrad 4’lüsü vs.) iş birliği projeleri de sizlere ömür.
Yine 10 yıl kadar önce dönemin Romanya Cumhurbaşkanı’nın “Siyasetin tıkandığında bu Vakıf önemli görevler ifa edecek” diye açılışını yaptığı Karadeniz- Hazar Vakfı vardı.
Ne oldu?
Rus emperyalizminin şerrinden korunmak için kayıtsız şartsız ABD’ye teslim olmuş Balkan ve Doğu Avrupa ülkeleri.