HAMDİ YILMAZ & GERDEK VERGİSİ!
Her meslek erbabı, tarihteki bir devleti değerlendirirken şüphesiz kendi penceresinden bakar. Mesela, hukukçu değerlendirdiği devletin tamamen hukuki açıdan zaaf ve meziyetlerine göre, yükseldiğini veya battığını öne sürer. Bunu doğal karşılamak gerek.
Bir zamanlar Romanya’daki Türk bankacılarından ve özel sektör Finans müdürlerinden olan, şimdilerde emekliliğin tadını çıkartmaya çalıştığını sandığımız İsmail Hakkı Tuyun, 2011 yılında Osmanlı Devleti’nin Vergi Sistemi ile ilgili kısa ve öz bir kitap yazdı.
1299-1839 yılları arasında devletin aldığı vergileri adları ile derli toplu bir arada sunan kitapta Tuyun da Osmanlı Devleti’ne kendi penceresinden yani mali açıdan bakıyor. Tuyun Osmanlı devletinin kuruluşundan 16’ıncı yüzyıla kadar sistemli olarak büyümesini, topraklarının ve sınırlarının genişlemesinin en önemli nedenlerinden birini dönemine göre daha ileri ve sağlam bir vergi sistemine sahip olmasına bağlıyor. Tuyun, Osmanlı’nın Balkanlar’da yayılmasının altında yatan ana etkeni de bu bölgelerde daha önceki devletlere göre daha az vergi alınmasına ve toprak işletmeciliğinin bölge halkına bırakılmasında görüyor.
Tuyun, “Osmanlı devleti kuruluşundan veya beylik döneminden itibaren aynı dönem ve yıllardaki mevcut devletlerin mali yapı ve uygulamalarına göre çok daha modern, çok daha bilimsel ve üretken bir vergi sistemine sahipti” diyor. 16’ıncı yüzyıldan itibaren bu sistemin gittikçe bozulduğunu, başı bozukluğun ve yöre yöneticilerin keyfi uygulamalarının arttığını söylüyor.
Tuyun, ilk maliye teşkilatının da 1. Murat zamanında Çandarlı Kara Halil Paşa ve Karamanlı Rüstem Paşa tarafından kurulduğunu, Devlette bir tek deftardarın bulunduğunu, sınırlar genişleyince defterdar sayısının ikiye çıkartıldığı bilgisini veriyor.
Kitapta, Edirne’de dükkanları yanan Yahudilere devlet tarafından “Atiyye” ile taksim planından da bahsediliyor.
Gelelim yazımızın başlığını oluşturan vergi türüne. Tuyun kitabında Osmanlı’da alınan vergi türlerini sıralarken ‘Resm-i Arüs’ yani Gerdek Vergisi adlı bir vergi türünden bahsediyor. Bakın bu vergi kimlerden alınıyormuş:
“Şahsi bir vergidir. Bir sipahinin tımarında bulunan kadınların evlenmeleri verginin konusunu oluştururdu. Bu vergi kadınların kocalarından tahsil edilirdi. Müslüman kızlardan 60 dullardan 30, gayrimuslim kızlardan 30, gayri müslim dullardan ise 15 akça alınırdı.”
(Bu yazı 12 Nisan 2011 tarihinde yayınlanmış olup, yazarın mesleki hayatı ile ilgili güncelleme yapılmıştır)