Komünizmin öteki yüzü yada Tel Örgüler Ardındaki Romanya – 2
TİMİŞOARA’DA KADAVRA OPERASYONU
Romanya’da halk önce Timişoara kentinde ayaklandı. 16 Aralık 1989 günü sokağa dökülenler “Timişoara’dan sesleniyoruz, Allah’ım, ülkeyi, halkı, uyandır!” şeklinde pankart taşıyorlardı.
Özgürlüğü ilk hakeden bu kentte ayaklanan halka Çavuşesku Rejimi tolerans göstermedi. Halkın üzerine ateş açıldı. Halkın üzerine ateş açma emrini veren generaller ihtilal sonrası her ne kadar bakanlık gibi üst düzey görevde bulunmuşlarsa da halen (2009) ikisi hapis yatıyor. Bunlardan birisi geçenlerde sağlık gerekçesi ile bir yıl izinle serbest bırakıldığı cezaevinden çıkar çıkmaz soluğu kumarhanede almış ve basına yakalanmıştı.
Her neyse, Timişoara ayaklanması kanla bastırılamamış, binlerce yaralının yanı sıra kayıtlara göre yüzlerce insan da ölmüştü.
Kent hastahanesinin morguna kaldırılan cesetler için 20 Aralık 1989 günü “Kadavra Operasyonu” düzenlendi. Protestoların başka kentlere yayılması önlenmeliydi. Ama cesetler de yok olmalıydı.
İster istemez, halk Allah’ın yardımıyla olması gerek, Timişoara’daki acılı sesi duydu ve gereken cesareti bularak, tepki gösterdi. Böylece, Timişoara’dan, İhtilal bütün ülkeye yayılmaya başladı.
Askeri Savcılık arşivine göre, 1989 Aralık ayında ölenlerin sayısı, 1.104 kişidir. Bu kişilerden 162’si 22 Aralık’a kadar yani Çavuşesku ailesi Merkez Komitesi’ni terk etmeden önce öldüler, diğer kalanları da bundan sonra ölen kişilerdir. Romanya askerleri, 63 kişiyi öldürdü ve 46’sını da yaraladı.
İhtilal’den geçen 20 yıl sonra bile, araştırmacıların, hala cevap bulamadıkları sorular vardı. Timişoara kentinde ölenlerin cesetlerini hastahane morgundan çalarak, kim Bükreş’e getirdi? Sorulardan bir tanesi buydu ve geçte olsa, cevabı bulundu…
“Kadavra Operasyonu”, General Nuta Constantin tarafından emredilmişti.
Cinayetin izlerini silmek veya kapatmak amacıyla, General Nuta Constantin, Mihalea Velicu, Emil Macri, Filip Teodorescu, Traian Sima, Nicolae Ghircoias, Ion Deheleanu ve Ion Corpodeanu’yu çağırarak, Timişoara hastanesi’nden cesetlerin alınması ve Bükreş’e götürülmesini emrediyor. Yapılan plan’a göre İon Deheleanu, Dan Rotariu diye birisini arıyor ve soğutucu bulunan araba istiyor. Kadavraları kaldırmak üzere de polis memurları Iosif Veverca, Gheorghe Avram, Eugen Mita, Laurentiu Preda, Tiberiu Grui si Eugen Peptan çağırıyor.
Bunlar hastaneye varınca, kadavralar için ayrı bir yer ayarlandığı gerekçesi ile derhal morgun açılmasını istiyorlar. Gece vaktinde, tam bir saat içerisinde, 40 tane ceseti alıp, arabaya yüklüyorlar. Operasyonun tamamiyle başarılı olabilmesi ve bahçedeki hastane memurlarının hiçbir şey görmemeleri için, ışık sistemiyle oynanıyor, ışıkları kapatıyorlar. Sabah saat beş sularında arabaya binerek, Bükreş yolunu tutuyorlar. Arkada, “Dacia” marka iki polis arabası da takip ediyor.
Uygulama planına göre Bükreş’in yakınlarında 36’ıncı kilometrede başka polisler beklemekteydiler. Buraya vardıklarında, arabanın tanınmaması ve Timişoara kent plakasından kurtulmak amacıyla, plakayı değiştiriyorlar.
19 Aralık’ı 20 Aralık’a bağlayan gece, gizlice, kırk tane ceset yakılıyor ve külleri dört tane çöp kutusuna konularak, Bükreş yakınlarında Popeşti- Leordeni’deki su kanalı’na atılıyor.
1989’dan sonraki günlerde Timişoara Mahekemesi bu olaya katılan kişileri yargılıyor. Nicolae Ghircoias, mahkemede tüm yaptıklarını halkın önünde kabul ederek, şöyle bir ifade veriyor:
“Ben sadece emirlere uydum. Corpodeanu, hastahaneye varınca selamsız sabahsız doktora ‘morg anahtarların var mı yok mu?’ diye sordu.
Doktor bizleri merdivenlerden alt kata, oradan uzun koridorlardan morga ulaştırdı. Çok ceset vardı. Ölen kişileri tanımıyordum. Elimde sadece bir kağıt ve üzerinde isim ve bir numara yazılıydı. Corpodeanu’ya bu cesetler ne olacak diye sordum, o da bana etraf sakinleşinceye kadar, Arad yada Cluj şehirlerinden birinde daha iyi muhafaza edilmeleri için götürürüleceği cevabını vermişti.
Bazı cesetlerde kurşun izleri vardı. Kurşunlar genelde, göğüs kaburgaları veya bel kısımlarında mevcuttu. Kafatasından vurulan yoktu. Buna rağmen, çok iyi hatırlıyorum doktor bana bir kızın cesedini göstermişti, kafatasında 15-16 santimlik delik vardı. Yani silah izleri birbirinden farklıydı. Analşılan o ki, otomatik silahlar kullanıldı. Cesetlerin araştırılmasına izin verilmedi. Çok ağır bir koku hakimdi.
21 Aralık’ta General Nuta, kayıt defterlerini yakmam için emir verdi. Nuta dışarda beni bekliyordu. Bana ‘herşeyi imha et ve sonra ortalıktan kaybol’ demişti.”
Kaynak : Timişoara’daki “İhtilal Günlüğü” Derneği ve “Romanya Libera” gazetesi –Gheorghe Ilas, Aralık 2005