HAMDİ YILMAZ & Davutoğlu’na iyi niyetli uyarılar
TARİH: 2 EYLÜL 2011 CUMA
Bir zamanlar Süleyman Demirel, başbakan sıfatı ile “Adriyatik’ten Çin Denizi’ne kadar …” diye başlayan bir cümle ile geniş bir Türkçe hakimiyeti profili çizince, fildişi kulelerinde oturan küresel yamyamlar dişlerini sıkarak, “Biz Adriyatik’ten Çin denizini size gösteririz” demişler ve bize göre, Türkiye’ye bu sözün bedelini ağır ödettirmişlerdi. Şimdi de, “Yeni Osmanlı” rüyâsı Türkiye’nin başına bu belayı açacağa benziyor.
Amerikan ve Alman beslemesi Balkan kökenli insanlar, Berlin’de, Washington’da Balkan konulu toplantılar düzenliyor. Bu toplantılarda “Türkiye’nin Balkanlarda insiyatifi ele geçirdiği, bölgede güçlendiği, Türkiye’nin yeni Osmanlı rüyâsı gördüğü” gibi unsurlar ele alınıyor. Böylece ürkmeye ve Türkiye’yi tekmelemeye hazır fincancı katırlarının kulağına davul çalınıyor.
Altı küsür yıldır kısmen bir Balkan ülkesi konumundaki Romanya’da yaşıyorum. Olup biteni özetlersek, belki “Türkiye bu coğrafya konusunda uyanıyor” denebilir. Tam olarak uyandığı da söylenemez. “Uyanıyor” sözü daha uygun.
İçinde ibadet edecek cemati kalmamış tarihi camilerin ufak tefek resterasyonu, Türk yerleşim bölgelerine, çoğu bölgedeki iş adamlarımızın fedakârca katkıları ile yapılan ufak tefek işlerin dışında fincancı katırlarının ürküntüsünü haklı çıkartacak ortada bir şey yok. Ama onlar seslerini yükseltiyor, duyanın Türklerin tekrar Balkanları ele geçirdiğini sanacağı sözler söylüyorlar. Kısacası Türkiye daha uyanmadan bu konuda boğulmak isteniyor.
Geçen hafta Cumartesi gününden, önceki gün akşamına kadar Romanya dahil üç Balkan ülkesinde konaklayan Dışişleri Bakanı, Bükreş’te Romen büyükelçilere belki hitabetin bir gereği olarak ihtiyacını duyduğu sözü söyledi ve “Benim ailem de Balkanlı” dedi. Hatta, bu sözün üzerine Büyükelçilerden alkış da aldı. Saraybosna’da, iyi niyetli insanların “Davutoğlu tarih yazıyor” sözleri ile karşılandı.
Bunlar bizler için güzel şeyler olabilir. Davutoğlu bu sözlerin veya iltifatların daha fazlasına da layık olabilir. İyi niyetinden, fedâkarca koşuşturmasından da şahsen benim şüphem yok. Ama, daha ortada birşey yokken, Türkiye’nin boğulması yazık olur. Rusya’ya bakın, bu tür hamasi sözleri Jirinivosky gibi muhalefettekilere, sorumluluk mevkiinde olmayanlara söylettiriyorlar.
Yarım Tirilyonu aşkın borç ve nefsinin esiri olmuş bürokratlarla – siyasiler iyi niyetli olsa bile- birşey yapılamayacağını fincancı katırları bile bilir. Ancak, sırf gördüğü rüyâdan dolayı Türkiye’yi boğmaktan tereddüt etmezler.
(Bu yazı 2 Eylül 2011 tarihinde yazılmıştır)
***
Hamdi YILMAZ
Avrupa’nın Merkezi’nden yazıyorum!
TARİH: 05 EYLÜL 2011 PAZARTESİ
Türkiye’nin gündemi hızlı değişiyor. ABD radarlarının Türkiye’ye yerleştirilmesi kararı, İsrail’e parlamamız ile aynı anda açıklanıyor. Hamasi duygularımızla örtüştüğü, yılların birikimi “Yahudi” alehtarlığımıza denk geldiği için radara takılmadık. Oysa o radarın bize ne cezalar ödeteceğini bir Allah, bir de radarı kuracaklar biliyor. Biz ise radarın nereye kurulacağını bile bilmiyoruz.
Böylesine yoğun gündemin odağındaki isim ise Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu. Davutoğlu’nun böylesine önemli kararları Balkan turunda iken aldığı yada açıkladığı görüldü. Libya’ya büyükelçi olarak gönderilecek Ali Kemal Aydın’ı bile Romanya’dan arayarak, atamayı müjdeledi.
Dışişleri Bakanı üç ülkeyi kapsayan beş günlük Balkan turunda herhelde kendisine ait bazı rekorları da kırmış olmalı.
Bosna Hersek’te kendisini evinde hissettiğini bu yüzden de Ramazan Bayramını Bosna Hersek’de geçirmeyi tercih ettiğini söyledi. Kosova’da da kendisini ikinci evinde hissettiğini ifade etti. Romanya’da ise “Balkan familyası”na sığındı. Romen büyükelçilere kendisinin de bir Balkanlı olduğu bilgisini verdi.
Bosna Hersek Amerikan Üniversitesi’nde ders veren Davutoğlu, Türkiye’nin yeni bakış açısını da bu derste ortaya koydu. Türkiye’nin, Balkanları “Avrupa’nın çevresi değil, merkezi olarak nitelendirdiği” şeklindeki görüşünü anlattı. Tuzla Üniversitesi, başarılarından ötürü Davutoğlu’na fahri ‘Bilim Doktoru’ diploması verdi.
Bosna Hersek Federasyonu eski cumhurbaşkanı Profesör Eyüp Ganiç, Davutoğlu’nun ziyaretinin önemini şu sözlerle özetledi: “Profesör Davutoğlu, çok güçlü bir diplomat ve şayet Bosna Hersek kendisine ve halkına iyilik yapmak istiyorsa, Profesör Davutoğlu’nun bu ziyaretini iyi kullanmalı.”
Tuzla’da üniversite öğrencilerine, Bükreş’te Romanya’nın dünya genelindeki büyükelçilerine birer saat hitap eden Davutoğlu, Mecidiye ve Saraybosna’da duygusal anlar da yaşadı. Torununu parklarda gezdirecek kadar vakit de buldu, bebek arabası sürdü.
Kosova’da Sultan Murat’ın Priştine yakınlarındaki mezarını ziyaret ederek, Türk kültürünü tanıtma amaçlı Yunus Emre Kültür Merkezi’nin açılışını yapan Bakan Davutoğlu, Priştine’deki Sultan Mehmet Fatih camiini ziyareti sırasında yaptığı konuşmada ise “Priştine’ye kutsal Kadir gecesinde geldim” diyerek ziyaretini uhrevileştirdi.
Bakan, Kosova’da “neo-Osmanlıcılık” kavramını ise reddetti.
(Bu yazı 5 Eylül 2011 tarihinde yazılmıştır)