Komünizmin öteki yüzü ya da Tel Örgüler Ardındaki Romanya – 13
Hazırlayan: I. Kılıç.- Gazete Balkan Arşivi
‘İHANET HEP YANINDAKİLERDEN GELİR’
Çavuşesku’ların idamıyla ilgili bölüme geldik. Romanya tarihinin bu önemli anına, halk şimdi daha bir bilinçli bakıyor. O kargaşanın içinde anında gelişen olayların peş peşe gelmesinden dolayı kimse Çavuşeskuları idam eden Mahkeme’nin yasa dışı olduğunu, kurallara göre hareket etmediğini düşünmemişti.
Oysa şimdi, 20 yıl sonra bazıları, televizyonda görüntüleri gösterilen bu idamın çabuklaştırıldığını, gerçeklerin öğrenilmesinin istenmediğini düşünüyor. Bu idamla, kim hangi sırları gizlemek istedi? Bu soruya hala cevap yok…
Bu konuyla ilgili okuduğum bir haberde, morgdaki doktorla konuşulmuş. Doktora göre, Çavuşeskuların üzerinde, kendi paltosu değil, tam tersi eski püskü palto varmış. Böceklerden delik deşik edilen paltolar varmış. Başka bilinmeyen ayrıntı da bunların vücudunda çürüklerin olduğu iddiası.
Yani, anlaşılan o ki, mahkemeden önce, Çavuşeskular işkence ve dayak olaylarına maruz kalmışlar. Televizyonda neler gösterildiğine henüz emin değilim. Çünkü şimdi başka bir iddiaya göre, Çavuşeskular, daha öncelerden vurulmuşlardı. Vücutlarından kan akmıyordu. İdam filmi bazı yerlerde montajlanarak gerçekler saklandı. Bu yüzden şimdi uyanmış halk hala şu soruyu soruyor: Çavuşeskuların mahkemesinin yapılış şekli doğru muydu yoksa değil miydi?
İngiliz gazeteci İan Perry, Romanya’dan önemli İhtilal kanıtlarıyla kaçmak istediğinde, nasıl oluyorsa, 6 kişilik uçağa roket atılıyor ve sorulara cevap bulacağımız deliller Çavuşeskuların idamından 3 gün sonra gazeteciyle birlikte yok oluyor…
Şimdi sizlere bu mahkemedeki geçen kısa konuşmaları yazıyorum. İlk önce Çavuşeskular kurtulacaklarını zannederek, sert davrandılar ama asker şahitler sonlara doğru çocuk gibi ağlamaya başladıklarını anlatıyorlar. Çavuşesku anlaşılan o ki, halkın kendisini çok sevdiğini düşünüyordu. Oysa, her gittiği yere halk zorla getiriliyor onu alkışlamaya mecbur bırakılıyordu. Bütün bu konuşmalardan, Çavuşesku’nun halk hakkında ne kadar yanıldığı anlaşılıyor. Oysa halk, o günlerde, kana susamış durumdaydı…
Hâkim Gigi Popa: Ayağa kalkın!
Elena Çavuşesku: Hayır canım, ayağa kalkmıyoruz, biz insanız …
Hâkim: Bu mahkeme üyeleri yasa ve halk adına, gizlice oy kullanarak, tutuklanan Nikolay Çavuşesku ve Elena Çavuşesku’nun idamına, tüm mallarına el konulmasına karar verdi.
25 Aralık 1989 tarihinde görülen duruşmada Çavuşeskulara mahkeme başkanınca soykırım, devlet kuvvetlerini keyfi kullanım gibi suçlamalar yöneltildi.
Avukat Teodorescu: Lütfen, mahkûmlarla bir kez daha konuşmama izin verin!
Nikolay Çavuşesku: Ben bu mahkemeyi kabul etmiyorum, tanımıyorum.
Avukat Teodorescu: Bu mahkemeyi tanımadıklarına göre, savunma yapmak için bir gerekçe de kalmıyor. Lütfen bunların kararlarının son karar olduğunu kayıt edin!
Hâkim: Son sözünüz nedir?
Nikolay Çavuşesku: Ben tutuklu değilim, ben Romanya’nın Devlet Başkanıyım. Baş Komutanım. Hesap vereceğim tek yer sadece, Ulusal Büyük Halk Toplantısı’dır, işçilerin önünde. Bununla da bitirdim. Her şey baştan başa bir yalandır. Devlet vuruşu yapanlar, halka ihanet edenler, Romanya’nın bağımsızlığını mahvettiler.
Nikolay Çavuşesku: Devleti kim vurduysa, herkesi vurabilir.
Mahkeme üyeleri salondan ayrılıyorlar.
Nikolay Çavuşesku: Romanya sonsuza kadar yaşayacak. Bütün ihanet edenler, her ne kadarsa… Romanya hür yaşayacak, değil ihanet edenlerle…
Nikolay Çavuşesku: Daha iyi, büyük onurla savaşır, köle olmaktansa kendi topraklarında… Ne büyük haksızlık! Bu dünyada bize her şey söylendi ama hiçbir zaman ihanet eden denmedi.
Elena Çavuşesku: Ve onlar da yanımızdaymış.
Nikolay Çavuşesku: Evet!
Elena Çavuşesku: Evet zaten hep öyle olur ihanetler hep yanındakilerden gelir.
Nikolay Çavuşesku: Hayır, izin yok, izin yok, bizi bağlamayın! (askerler kollarını bağlamak istediler.)
Eğer şimdiye kadar oyun zannettiyseler veya İstihbaratın gelip onları kurtaracaklarını düşündüyseler, askerlerin onları kollarından bağlamaya çalıştıkları an işin ciddi olduğunu anladılar.
Elena Çavuşesku: Kabul etmiyorum. Beraberce savaştık, beraberce ölelim. Eğer öldürmek istiyorsanız, ikimizi de öldürün ama bizlere hakaret ederek değil, bağlamayın. Nikloay’a dönerek, “Hayır canım, birlikte gideceğiz, yasa böyle diyor. Birlikte olmamıza izin veriyor.” dedi.
Sonra askerler ilk Elena’nın ellerini arkadan bağlamak istediler.
Elena Çavuşesku: nedir bu, bununla ne yapacaksın? Kabul etmiyorum, ellerinizi bize sürmeyin, bize hakaret etmeyin, bizi bağlamayın! Halktan korkuyorsunuz. Ya, kollarımızı incitmeyin, çocuklar, ben sizi annenizim, ellerimi koparacaksınız, oğlum, çöz ellerimi! Alooo!
Bir asker: Arkadaşlarımdan yarısı, sizin yüzünüzden öldü. Bizlerin ki, onlar kardeşlerimizdi.!
Nikolay Çavuşesku: Hayır, yalan! Size yalan söylüyorlar!
Askerler: Yalan söylemiyorlar.
Elena Çavuşesku: Onlar İstihbaratın adamları, bizimkiler değil. Biz buradayız, görüyorsunuz işte, kuvvet bizde mi? Sizde! Kuvvet elinde olanlara sorun!
Nikolay Çavuşesku: Askerlerin gözüne bakarak ve bağırarak, “Yaşasın, Romanya Sosyalist Cumhuriyeti! Tarih, öcümü alacaktır!”
Daha sonra da Enternasyonal Marşı’ndan birkaç mısra söyledi
Şimdi, nostaljikler Çavuşesku’nun mezarına gelip ağlıyorlar. İşin ilginç tarafı, hala bu mezarda Çavuşeskuların gömülü olup olmadıkları bilinmiyor. Mahkeme’den, mezarların açılmasını istediler. Oysa açılması demek bir sürü kanıtlara vesile olmak demektir. Bu yüzden bu istenilmez, izin verilmiyor.


