Sait ÖZDEMİR & Odun yanar kül olur, insan yanar kul olur
Hazreti Mevlâna “Odun yanınca kül olur, insan yanınca kul olur! der.
Ne kadarda anlamlı bir söz değil mi değerli dostlar.
İnsanın hayatı baştan sona zorluklarla sıkıntılarla doludur. İnsan bu dünyaya oyun eğlence ve dinlenmek için gelmemiştir. Kısacası dünya oyun ve eğlenceden ibaret bir yer değildir.
Tam tersi, insan bu dünyada sıkıntı ve zorluk çekmek için yaratılmıştır.
Dünya meşakkat yeridir, zorluk ve sıkıntılarla doludur. Dünyanın cefası sefasından çoktur.
Zorluklar ve sıkıntılarla pişe pişe olgunlaşır insan.
Yanmak acılara, ayrılıklara, hüzünlere ve kederlere maruz kalmak ve sabretmektir
İnsanın başına gelen tüm bu dertler, sıkıntılar, belalar, acılar insanı hamlıktan, tecrübesizlikten kurtarır, olgunlaştırır, kemale erdirir.
Affer de Musset: “Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmazsa, insan da acı çekmeden olgunlaşmaz.” der.
İnsana yaraşan zorluk ve sıkıntılar karşısında şikâyette bulunmak değil, bunlara göğüs germektir.
Bunu en güzel anlatan bir hikâyeyi sizinle paylaşmak istiyorum.
Bir gün deve hayvanların kralı aslana gider, durumundan şikâyette bulunarak:
“Eşek ve at az yük taşırken bana neden fazla yük yüklüyorlar?” der.
Aslan: “Sen de deve olmasaydın.” diyerek gayet düşündürücü bir cevap verir.
İnsan olmak ayrı bir güzelliktir, tabi ki bu güzellik sıkıntısız değildir.
Unutmayalım ki, yüksek dağların başları hür, temiz ve alınları açık, ama fırtına orada, kar oradadır.
Hz. Mevlâna çekilen meşakkatlerin insanı nasıl olgunlaştırdığını şöyle anlatır:
“Hiçbir ayna tekrar demir olmadı. Hiçbir ekmek dönüp de yeniden buğday olmadı.
Hiçbir üzüm tekrar koruk hâline dönmedi. Piş ve olgunlaş, yani iyice yan ki bozulmaktan kurtul!”
Kısacası insan isek acılar ve sıkıntılar bizleri olgunlaştıracaktır. Bu sıkıntılardan kaçmak çözüm değildir.
Sıkıntılar misafirdir önemli olan onu gönderenin hatırına onu hoş karşılamaktır.
Kalın sağlıcakla