HAMDİ YILMAZ & Dünya’nın altın çağ dönemi: 1960-1990

BAŞKA BİR İMPARATORLUK ÇAĞINA MI GİRECEĞİZ?

Geçen yüzyılın başında iki dünya savaşı başlatabilen imparatorluklar vardı. 21. Yüzyıl başında artık imparatorluklar yok.

Temel olarak, bu yüzyıl yalnızca büyük güçlerin ve onların ittifaklarının perspektifinden başladı; bu durum, ulusların ilk kez asgari medeniyet güvenliğine sahip olmasına izin verdi. Bununla birlikte, bu medeniyet güvenliği, siyasi rejimlerin güvenliği ile artırılmaz, çünkü diktatörlük veya otoriter rejimler hala büyük bir oranda varlığını sürdürüyor ve son 14 yılın her birinde demokrasi seviyesi küresel ölçekte geriledi.

XXI yüzyılın dengesi bu eşsiz tarihsel durumla belirlendi. Özgür veya sadece kısmen özgür devletlerin sayısı 112’ye 83. Sınırlı özgürlüğe sahip olanların demografik boyutunu ayrıntılı olarak tartışmıyoruz, bu bazı durumlarda etkileyici, çünkü bu yüzyılın jeopolitik hesaplamalarında önemi var.

1970’lerde bağımsızlık kazanan birkaç devlet daha olmasına rağmen, büyük sömürge imparatorlukları 1960’ta neredeyse tamamen ortadan kalktı. Dünya haritası 1960’larda büyük ölçüde sabitlendi ve tamamlanma 1990’larda sona erdi.

O yılların bağlamını daha iyi anlamak için, 1960’ta gezegenin nüfusunun 3.034 milyar kişi olduğunu ve 2020’de 7.794 milyar insana ulaştığını söyleyelim; Bunların 1,43 milyarı bugün 18 ila 35 yaşları arasındadır ve bunların en az yüzde 45’i genç erkekler. Son yıllarda yapılan seçici kürtajlar bazı ülkelerde doğan kız çocuklarının oranını erkeklerden daha düşük hale getirmiştir.

Bu demografik bakış açısı, sadece Dünya sakinlerinin çoğunun gençliğini değil, özellikle de yaş bakımından sahip oldukları iyi fiziksel şekle işaret ediyor ve hem iç politik protestolar durumunda hem de işe alım potansiyeli olarak çok önemli olabilir.

Ekonomik veriler de bir o kadar ilginç: 1960’ta fabrikanın nominal GSYİH’si 1.370 trilyon dolardı ve bunun neredeyse yüzde 40’ını ABD üretti; Dünya’da kişi başına 452 dolarlık bir GSYİH / nominal değer vardı.

2019’da üç seviye şunlardı: küresel olarak 87.751 trilyon dolar, ABD bu miktarın neredeyse yüzde 25’ini üretti ve kişi başına GSYİH / küresel nominal 11.436 dolardı. İlgili değerleri böldüğümüzde, nüfusun 2,57 kat artmasıyla bağlantılı olarak küresel GSYİH’nın 64 kat ve kişi başına düşen GSYİH / küresel nominal 24 kattan fazla arttı.

Bugün 62 yaşın altında yaklaşık 5 milyar insan bulunuyor. 2020 yılı için 65 ülkede kişi başına milli gelir 10.914 dolara düştü.

Bu rakamlarla ilgili olarak, başlık sorusu yeniden ortaya çıkıyor: 21. yüzyılda başka bir veya birden fazla imparatorluk mümkün olabilir mi?

Cevap evet ise, bu tür bir siyasi yapının yeniden ortaya çıkmasının nedenlerini belirlemek gerekir.

Açıktır ki, olumlu bir yanıt, 21. yüzyılda imparatorluğun özelliklerinin minimal bir tanımını gerektirecektir.

Bu ifadenin karşısında, esas olarak bu yüzyılda orduların profesyonelleşmesi ile ilgili, kitlesel çatışmaları neredeyse imkânsız hale getirecek olan bazı düşünceler olacaktır.

Bununla birlikte, bu argümanı kabul edersek, tüm ülkelerin ekonomilerinin karmaşık bir ekonomik ve tıbbi faktör kombinasyonundan etkilendiği ve 1,45 milyar gencin neredeyse yarısının son yıllarda işsizliğin tehdidi altında olduğunu düşünüyoruz. Standart işe alınma yaşına sahip olan erkeklerin sayısı dünya çapında 700 milyondan fazla.

***

Not: Bu yazı Romanya Ulusal Siyasi ve İdari Çalışmalar Okulu’nda idari ve jeopolitik bilimlerde uzman bir öğretmen olan Marius Văcărelu tarafından yazılan “21. yüzyılda ne tür imparatorluklar görmek istiyoruz?” başlıklı uzun değerlendirmeden bir bölüm parça parça tercüme edilerek oluşturulmuştur.

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir