HAMDİ YILMAZ & Yunanistan’daki 10 bini aşkın FETÖ kaçağını örgütün Romanya ayağı mı besliyor?

Önce Türk basınından kısa bir haber:

“Bu yılın başlarına kadar Yunanistan’a yasadışı giriş yapan Türkiye vatandaşlarının sayısı 19.653 olarak belirlendi. Bunlardan yaklaşık 9 bini Yunan makamlarından iltica başvurusunda bulundu. Başvuranlardan yaklaşık 2 bini kabul edildi. Geri kalan 7 bin başvurunun önemli bölümüne henüz cevap verilmedi. Başvuruları kabul edilmeyenlerin sayısı ise 697.

BÜYÜK BÖLÜMÜ FETÖ’CÜ!

Hürriyet’ten Yorgo Kırbaki’nin haberine göre, Yunanistan’a kaçan Türklerin büyük bölümünü FETÖ’cüler, küçük bir bölümünü ise PKK, DHKP-C gibi terör örgütü üyeleri oluşturuyor.”

Şimdi de 17 Haziran 2018 tarihli yazımızdan bazı bölümler:

“… Romanya, bu necdet’in Atina’daki kaçak darbeci bozuntularına destek adı altında kadınların kollarındaki altınları toplayacağı kadar başıboş bir ülke mi?

Fetullah’ın kasası olduğu öne sürülen …… Başkanı Romanya’dan Atina’daki darbeci kaçaklara 8 ton gıda maddesi gönderiyor.”

“…Dost Romanya da görecek. Hazırladığınız ‘Nur papazları’ da kurtaramayacak sizi.

Sizinle işi bitince ABD’nin narkotikçi politikacıları tarafından da çöp sepetine fırlatılacaksınız.”

Bizim bu deşifre yazılarımızdan sonra FETÖ tayfası sitelerindeki şov malzemelerini temizlediler. Atina’ya giden yardımlara Ortadoğu’dan gelen kaçak göçmen çocuklara yardım kılıfı uydurdular. Yukarıda yazdıklarımız FETÖ elemanlarının sosyal medya hesaplarından ve internet sitelerinden derlenmiştir. Kendi itirafları.

***

ORTODOKSLARI PAPA ÇİZGİSİNE ÇEKMEK

Son günlerde Rumen çevrelerinden bize gelen haberlere göre, Dünyadaki 72,5 milletin istihbarat örgütlerinin veledi zinası olan Fetullahçı Terör ve Casusluk Örgütü elemanları sureti haktan görünerek iki konuda düğmeye basmış görünüyor.

Birincisi “Nur Papazları” konusu. Rumenlere Ortodoksluk propagandası yapıyorlar. Rumenler hayrete düşüyor ve “Bunlar Türk değil mi? Ortadoksluk onları ne ilgilendiriyor?” sorusunu soruyorlar.

Önce, Fetullah Gülen’in Müslümanları Papa’nın Katolik mezhebinin çizgisine çekme taşeronluğunun yanı sıra yetiştirmeyi üstlendikleri “Nur Papazları” aracılığı ile Ortodoksları da Papa çizgisine çekme ihalesini de aldıklarını hatırlatmalıyım.

Sonra da biraz sonra sunacağım OPUS DEI yazısının okunmasını rica edeceğim. Ama önce Romanya’da düğmeye bastıkları ikinci konuya değineceğim.

MAARİF OKULLARINA KAFAYI TAKMIŞLAR

Meşru olan bir şeyi suçmuş, suç olan bir şeyi de meşruymuş gibi gösterme sanatını kimse FETÖ örgütü kadar kolay icra edemez.

Maarif Okullarına kafayı takmışlar ve Rumenlere “Erdoğan oluk oluk bu okullara para akıtıyor, Fransa dahil tüm dünyada bu okulları yayıyor” diye Maarif Okullarını hedef göstererek karalıyorlar.

Bunların sözde okulları ile ilgili düşüncemi bilen bir Rumen bana “Maarif’in onlardan ne farkı var?” diye sordu.

Maarif yetkililerinin AMAÇLARINI bulundukları her yerde çok açık ve net anlatmaları gerekiyor.

***

Şimdi gelelim OPUS DEI konusuna:

“OPUS DEI (Tanrı’nın İşleri) adlı gizli örgüt, 2 Ekim 1928’de Madrid’de kuruldu. Kurucusu sıradan bir papazdı.

Adı, Jose Maria Escriva de Balaguery Albas idi. Escriva’nın amacı Papa’ya Vatikan dışında destek olacak varlıklı ve iyi eğitim görmüş elit bir kadro oluşturmaktı. Oluşturdu da! Doktorlar, iş adamları, gazeteciler, yazarlar, avukatlar, mimarlar gibi meslek adamları bir arada OPUS DEI için çalışmaya başladı.

Çeşitli ülkelerdeki aynı meslek sahipleriyle ilişki kurdular. Bu ilişkileri sağlayabilmek için iki anahtar kavram seçmişlerdi. Birincisi ‘Diyalog’, ikincisi de ‘Hoşgörü’ idi. Kendisini uygar, barışsever ve eşitlikçi, demokrat kabul eden hiçbir aydının bunlardan sakınması mümkün değildi.

OPUS DEI, bu kavramları kullanarak birçok ülkede konferanslar, seminerler ve toplantılar düzenledi. Böylece oluşturulan ‘Dayanışma’ grupları, gerçekte tek amaca hizmet ediyordu. OPUS DEI’nin Vatikan içindeki yerini güçlendirmeye.

Escriva, diktatör Franko’yu var gücüyle destekledi. Karşılığında Franko kabinesinden 10 bakanlık aldı. Böylece çok büyük bir servet edinme şansını elde etti. Bu sermayeyle yeni ve uluslararası şirketler kurdurdu. İspanya’nın turizm gelirlerinden büyük pay almaya başladı. İnşaat sektörüne girdi, sonra da eğitime. Çeşitli ülkelerde okullar açmaya başladı. Halen OPUS DEI’nin dünyada 428 üniversite ve sayısız okulu vardır.

OPUS DEI, gittiği her ülkede ilkin mesleğinde çabuk yükselmek isteyen, hırslı, yerleşik, ahlaki değerlere önem vermeyen şahıslarla, kendilerini çok önemseyen fakat nedense adlarını duyuramamış silik aydınları avladı. Özellikle basın ve TV’de bu tür insanları destekledi, mesleklerinde adlarını duyurmalarını sağladı. Sonra da bunları kullanarak ülkede her istediğini yaptırır hale geldi. Michael Walsh’un deyimiyle bu örgüte OPUS DEI yerine OCTOBUS DEI, yani ‘Ahtapotun İşleri’ denilmeliydi…” 

(Aytunç Altındal’ın Birharf Yayınları arasında çıkan “PAPA 16. Benedikt; Avrupa Birliği ve Türkiye” adlı kitabından)

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir