Hamdi YILMAZ & Olağanüstü dönem hukukçuları
Olağan üstü dönemler olağan dışı hukukçularını da beraberinde getiriyor. 27 Mayıs darbesinin ardından Türkiye gündeminin bir numaralı ismi olan Salim Başol, 12 Mart döneminin bir numaralı hukukçusu Baki Tuğ, 1980 Darbesi’nin Netekim Paşa Hukukçusu Nurettin Soyer ve son olarak da bir kahraman yaratan, ülkeye bir Başbakan armağan eden, Vural Savaş.
Günahıyla varsa şayet sevabıyla Türk milletinin yakın tarihine hukuk adına damgasını vuran isimler bunlar.
Yakın tarihimizin bu önemli isimlerinden Başol ölmüş olmalı. Baki Tuğ ve Vural Savaş yaşıyor. Yargılanma tehlikesi ile karşılaşması halinde intihar edeceğini açıklayan, ancak hakkında dava açılınca “Netekim can tatlı” ayaklarına yatan darbeci Kenan Evren’in hukukçusu Soyer öldü mü bilmem.
Bunlar astığı astık, kestiği kestik olan dönemlerle ilgili anılarını neden yazmazlar merak ederim.
Oysa millete günahlarını affettirecekleri en büyük hizmet bu olurdu. Bunların anılarını yazmaları ile olağan dışı dönemlerin sis bulutlarının ardındakiler, olmayan ve hiçbir zaman da olacağa benzemeyen demokrasimizin kamburları ya da yumuşak veya sert Türk Darbe Tarihi’nin gerçekleri gün ışığına çıkardı.
Adnan Menderes’in Müsteşarı olmadan evvel o zamanki adı ile MEH’te (Milli Emniyet Hizmetleri) 6 ay Başkan Vekilliği yapan Salih Korur Yassıada Mahkemeleri’nde bakın neler anlatıyor:
“Baktım ki bilhassa İstanbul’da bir mektep, İstanbul teşkilatı ve Yeşilköy’deki soruşturma teşkilatı tamamı ile Amerikalıların emrinde.
Amerikalılar doğrudan doğruya bizim memurlarımıza para vermekte, hatta bizim memurları kendi memurları gibi kullanmaktadır. Dinleme servislerindeki memurlarımız da Amerikalıların elinde, bilhassa telefon servisleri, Beyoğlu’ndaki bir nokta. Ben bu münasebeti kestim, 2 ay para almadım.
Bu süre zarfında bana daha önceki Başkan Behçet Türkmen’den intikal eden 261 bin lirayı kullandım.”
Menderes’in Müsteşarı’nın bunları 261 bin lirayı nasıl harcadığının hesabını Mahkeme’ye verirken anlattığını yani kendisini savunmak için söylediğini biliyoruz.
Olağan üstü dönemlerin olağan dışı hukukçuları başka neler biliyor Allah bilir.
Hiç değilse, bu milletin sırtından sürdükleri sefanın bedelini milleti bilgilendirerek ödeseler. Üstelik de bugünün “Özel yetkili” hukukçularına ‘Anı yazma’ çığırı açmış olurlar.
(Bu yazı 11 Ocak 2012’de yayımlanmıştır)