HAMDİ YILMAZ & Müşteri sizin sakalınızdaki kıl değil, kestikçe yenisi gelmez!

Pazartesi günkü “Türkiye’ye bu kötülüğü yapmayın!” başlıklı ve ihracatla ilgili yazımızda üç vatandaşımızın görüşlerini aktarmış, yazıyı da “Farklı farklı bu örnekleri aktardıktan sonra sizce herhangi bir yorum yapmama gerek var mı?” sorusu ile bitirmiştik.

Bu üç görüşten birisi şuydu:

“Bir başka iş adamımız da şu ilginç hikâyeyi anlattı:

Bizi tanıyan bir Rumen ihtiyacı olan ürünü Türkiye’de bulmuş. Pazarlığını yapmış fiyatta da anlaşmış. Sürekli alım yapacak. Bana dedi ki, “Bu ürünü sen al getir, üzerine yüzde 10-15 her ney ise kârını da koy bana sat.”

Şimdi öyle yapıyoruz, Rumen’in kendi bulup anlaştığı ürünü biz getirip vererek para kazanıyoruz.

Rumen niye böyle yapıyor? Daha önce ağzı yanmış. Bizi bildiği için güveniyor.”

***

Bu yazı ile ilgili arayan vatandaşlarımızdan birisi de şu görüşleri dile getirdi:

“Benim Bulgaristan ve Sırbistan’dan da müşterilerim var. Sırbistan’daki müşterim de Türkiye’den aldığı malı benim almamı ve cüzi bir kârla kendisine satmamı istiyor. Gelen mal sipariş edilenden farklı ve sorunlu çıkıyor. Adam o sorundan kurtulmak için burada kendisinin muhatap olacağı birisini arıyor. Bu yüzden bu tip teklifi yapıyor.

Ben ayda 4-5 TIR mal çekiyorum Türkiye’den. TIR 20 bin Euro tutmuş, göndermişim. Gümrükleme bedelini söylemediği için dahil sandım. Adam TIR sürücüsünden 50 Euro gümrükleme parası almış ‘Sen ondan alırsın’ diye. Verdim şoföre, 50 Euro da fazla verdim. İnsanın kanına dokunuyor. 20 bin Euro mal bedelini almışın, niye daha önceden söylemediğin 50 Euro’yu istiyorsun? Bu ve benzeri sorunlar sadece biz küçük alıcıların değil, büyüklerin de sorunu.” 

Vatandaşımız ardından da kendi alanındaki Türk firmaların adlarını sıralayarak, onlarla sürekli görüştüğünü belirterek yaşanan sorunları aktarmaya devam etti. Hatta Bulgaristan’da yatırımı olan ve kapasite olarak büyüklerden bir iş adamımızın adını vererek onunla da konuşmamı istedi.

***

Bana bunları yazdığım için kızıldığını kızılacağını biliyorum.

Belki de bunlar istisna (umuyorum).

Olsun, Türkiye ateş çemberinden geçiyor. İhracatın büyüğü küçüğü olmaz. Bugün 1 dolarlık ihracat yapan gelecek yıl 1 milyon dolarlık ihracat yapabilir, yapmalıdır da. 

2 binli yılların başında bir arkadaşım patronunun kendisine sık sık “Müşteri apış arandaki kıl gibidir kestikçe yenisi gelir!” dediğini aktarırdı.

Aradan geçen çeyrek asra rağmen (az veya çok bilemem ama) bu zihniyetteki satıcıların olduğunu görmek gerçekten üzücü.

Türkiye’de yaşayan her yurt dışı satıcısı ülkeye girdireceği 1 Euro’nun bile ne kadar kıymetli, yurt dışında yaşan vatandaşlarımızın da Türkiye’de mal ve hizmet karşılığı göndereceği 1 Euro’nun bile ne kadar değerli olduğunu asla unutmaması gerekiyor.

Ve yazımı Pazartesi günkü yazımın başlığını tekrarlayarak bitiriyorum: Güzel insanlar ülkesi “Türkiye’ye bu kötülüğü yapmayın!”

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir