HAMDİ YILMAZ & “HER ŞEYİN HAYIRLISI”
Klasik Atasözümüzdür, ama güzeldir. Güzelliğine somut bir örneği Halil Mertgenç internete şu hikâye ile aktarmış:
Zamanın birinde bir padişah yaşarmış. Padişah avlanmayı çok sever, sık sık avlanırmış. Padişahın aklı-selim, “Her şeyin hayırlısı, her şeyde bir hayır vardır.” cümlesini dilinden düşürmeyen bir de veziri varmış.
Padişahın başına bir şey gelse vezir hep; “Padişahım üzülmeyin her şeyde bir hayır vardır.” dermiş. Padişah da vezire bu yüzden çok kızarmış.
Yine bir gün padişah vezirine “bugün ava nereye gidelim” diye sormuş, vezir bir yer tarif etmiş. Oraya gitmişler fakat avlanırken padişah elinden yaralanmış, eli kanamış ve elinin yarasını sarmışlar.
Padişah vezirine kızmış, “senin yüzünden oldu” demiş.
Vezir yine aynı cevabı vermiş;
“Her işte bir hayır vardır padişahım, üzülmeyin.” demiş.
Bunun üzerine padişah vezire çok kızıp, ben elimi kesiyorum, sen bana “Her işte bir hayır vardır” diyorsun deyip veziri zindana attırmış.
Vezir zindana giderken yine “Her işte bir hayır vardır” deyip gitmiş. Padişah yine öfkelenmiş, “adamı zindana attırıyorum adam yine aynı şeyi söylüyor” demiş.
Padişah avlanmak için az bir adamla başka insan ayağı değmemiş bir yere gitmiş, avlanırken oranın yerlileri bunları faka bastırıp, esir etmişler.
Yerliler her gün bir esiri kendi inançları gereği kurban ediyorlarmış, sıra padişaha gelmiş ama onu serbest bırakmışlar. Çünkü yerlilerin inancına göre sakat veya bir yeri yaralı adamdan kurban olmazmış.
Padişah vezirini düşünüp ona hak vermiş. Hemen ülkesine dönüp vezirini serbest bıraktırmış. Ama yine soruyu sormuş; “Hadi benim elimin kesilmesini anladık, peki senin zindana girmendeki “hayır” nedir demiş.
Vezir de; “bende zindana girmeyip sizinle gelseydim, yerliler şimdi diğerleri gibi beni de kurban etmiş olacaklardı demiş.” Ders alıp, öğüt çıkaranlara ne mutlu…
Polyannacılık kayba uğradığımızda, elimizde kalanları fark etme ve sevinme becerisidir. Kendini avutmak değil, bardağın dolu yanını fark etmektir…
DÜŞÜNCELERİNİZİ SIK SIK SORGULAYIN!
Çünkü hayatınız doğru bildiğiniz yanlışlarla, yanlış bildiğiniz doğrular arasında heba olup gidiyor En büyük zararı yanlış bildiklerimizden değil, doğru sandıklarımızdan görürüz. Çünkü onlara tapar gibi inanır, savunur, uğrunda savaşır ve bir ömür tüketiriz.
(Bu yazı 16 Nisan 2012 tarihinde yayımlanmıştır)