SERPİL YILMAZ & ANNELER GÜNÜ

Anneler günü yaklaşırken canım annemi düşündüm ve onunla ilgili bir şeyler yazmak istedim. Aramızdan ayrılışının 35. yılındayız. Zaman hızla akıp giderken annem ebedi yolculuğuna çıkmadan önce ben on beş yaşındaydım. Onunla yeterince vakit geçirmiş miydim? Hayır… Sekiz yaşımdan itibaren sık sık uzun süreler ayrı kaldık. Fiziksel ve duygusal olarak hassas bir kadındı. Sık sık hasta olduğu için son rahatsızlığında çocuk aklımla bununda geçeceğini düşünmüş olabilirim. Onun için annem ölecek mi diye hiç korku hissetmedim. Çünkü annem hep iyileşirdi.

Hatta onu bu yolculuğuna giderken banyosunu yaptıran teyzeye ablamla birlikte yardım bile etmişliğim var. O zaman ne düşündüm ne hissettim şimdi bilmiyorum ama sanki bu bir oyundu ve biz yine bir süre ayrı kalacaktık. Bir melek gibi dingin ve huzurlu yatıyordu. Kendi soğukkanlı oluşuma o günde dahil hala hayret ederim. Bu çocuk yaşta nasıl bir olgunluk ve başa geleni kabul edişti!

Buna neden bu kadar şaşırıyorum ki bende dahil biz tüm kardeşler olgun çocuklardık, büyük olasılıkla hiç çocuk olmadık…

Oysa onun hikayesini yazacaktım, bunu aramızda annemle konuşurduk bazen kısa kısa anlattığı şeyler vardı. Kim bilir bana anlatacağı ne çok şey vardı? İnce düşünen hassas bir kişiliğe sahipti. Beklentileri ve hayalleri vardı her insan gibi. Ben ne yazsam onu anlatmaya yetmeyecek biliyorum. Annem gittiğinden beri dilimden hiç düşmez meğer o birlikte geçirdiğimiz kısa yılların içine neler neler sığmış…. Ben hala anlata anlata bitiremem.

Küçücük bir kadındı, ciddi ve otoriterdi bizlere karşı, hiçbirimize sevgisini belli etmezdi, belki de edemezdi. Beni sevdiğini ise kaç yaşlarımda olduğumu bilmiyorum ama kolumu küçük küçük ısırırdı acıtmadan oradan biliyorum. Çoğu zaman onun hışmından babama sığınmışlığımız vardır. İstediği şey hemen yapılmaz ise kendince ceza sistemleri vardı ve bu cezalar şimdi bile beni gülümsetiyor. Yok yok hiçbir cezada fiziksel şiddet yoktu…

Neden her şeyi bu kadar ciddiye alıyordu bilmiyorum ama ben annemi hep anlamayı seçtim onunla hiç çatışmaya girmedim. Bunu bilinçli olarak yapmadım bu seçimim kişiliğimin bir parçasıydı muhtemelen bunu şimdi anlıyorum.

Annemin güzel yapmadığı hiçbir şey olduğunu sanmıyorum. Çünkü yaşamını hep bir şeyler üretmek üzerine kurmuş olmalıydı. Yaptığı her ne ise en iyisi olmalıydı. Büyüttüğü çocuklar hem aklını kullanan hem de yaptığı şeyi doğru yapan bireyler olmalıydı. Ona laf gelmemesi için her şeyi bizlere iyi öğretmeye gayret ediyordu. Muhtemelen en büyük korkusu, sizi nasıl bir anne yetiştirdi? denilmesiydi…

Sert bir kadın olarak görünürdü ama pamuk gibi bir kalbi olduğuna hiç şüphe yok. Buna emin olduğum için kimsenin ona yapamayacağı şakaları yapar, bazı komik olduğunu düşündüğüm taklitler yaparak güldürürdüm en sinirli olduğu zamanlarda. Bazen de ona falanca kimseden gelen hayali mektuplar okurdum çünkü annemin okuma yazması yoktu. Onu gülümsetmek için kendimce şeyler yapardım. En küçük çocuğu olduğum için belki de bir parça torpilli olabilirim.

Kapıya gelen dilencilere karşı çok hassastı. Hem tedirgin olurdu hem de boş göndermezdi. Kimin ne olduğu belli olmaz, dilenci kılığında Hızır da olabilir diye söylerdi.

Çok güzel bir bahçemiz vardı evin önünde orayı her yaz küçük bir cennete dönüştürürdü. Orda yaptığı salçalar, kuruttuğu sebze ve meyveler, bizim ihtiyacımızı karşıladığı gibi ilçeye satılmaya da gönderirdi. Yaptığı peynir ve tereyağlarının bekleyenleri olurdu her dönem. Tuzunu kendi çeker, bulgurunu kendi yapardı.

Annemde her zaman bir şeyin hazırlığı vardı ve bu hazırlıkların ne kadar zahmetli olduğunu çok iyi bilirim hatta bu durum bende fobi gibi bir şey haline geldiğini şimdilerde farkediyorum. Çünkü hazırlıklar hep çok zahmetli ve günler öncesinden başlar her sabah erkenden kalkılır, malzemeler hazırlanırdı. Bunların yanı sıra bir sürü de hayvanlarımız vardı. Annemi asla boş gören olmamıştır. Dışarda yapılacak bir iş yoksa ki mutlaka vardır ama ya güneş yoğun olduğu saatlerdir ya da hava şartları uygun değildir. O zamanlarda da yün eğirir, çorap örer, kilim dokurdu. Kilim dokurken, çorap örerken yaptığı nakışlar hep ezberindeydi sanırım, hiçbir modele baktığını görmedim. Tüm bunları yaparken acıklı türküler söyleyip ağlardı…

Yaptığı her şeyi mükemmel yapmaya çalışarak kısa bir ömür yaşadı. Dedikodu nedir bilmeyen nadir insanlardan biriydi. Sevgi dolu bir kalbi vardı. Nazikçe kırmadan, üzmeden gelip geçti bu yaşamdan.  

Bizim annemiz muhteşem bir kadındı. Muhteşem olmayan annede yoktur diye düşünürüm hep çünkü herkesin bir hikayesi vardır.

Kaç kardeş olursak olalım eminim ki her birimizin annemizle olan hikayesi bambaşkadır.

Anne olsun ya da olmasın şimdiden tüm kadınların anneler günü kutlarım…

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir