Hamdi YILMAZ & Herkes Cülus bahşişi bekliyor

Biliyorsunuz, Cülûs, Osmanlı Devleti’nde padişah tahta çıkınca yapılan törene verilen addır. Cülûs Bahşişi ise Padişahın tahta çıkması üzerine dağıttığı bahşiştir. İki türlüdür, biri, belli ve kanunda belirtildiği gibi, bir defaya mahsus olarak verilir, diğeri ise, askerlerin ulûfelerine zam suretiyle verilmiş olurdu. Tahta çıkan her padişahın; “Kullarımın bahşiş ve terakkîleri makbulümdür, verilsin” suretinde bir belgeyi onaylaması gerekiyordu.

Osmanlı tarihinde ilk defa cülûs bahşişi, 1389 tarihinde Kosova’da padişah seçilen Yıldırım Bayezid tarafından kapıkullarına verilmiş ve bu usul, I. Abdülhamid’in cülûsuna kadar devam etmiştir. Cülûs bahşişi verilmesi, Fatih Sultan Mehmet tarafından kanun hâline getirilmiş, Yavuz Sultan Selim de cülûs bahşişinde ödenecek paraları tespit etmiştir. İlk zamanlarda padişahların tahta çıkış şerefine verdiği bir hediye şeklinde olan cülûs bahşişi, sonraları bu halinden çıkmış, başıbozuk askerler bu bahşiş uğruna ihtilal dahi yapmışlardır.

Her neyse, bu ansiklopedik bilgilerden sonra düne dönersek, son İmparator’un tahta oturuş törenlerini herkes gördü. Şimdi dünya son İmparator’dan kendince ‘Cülûs’ bekliyor.

Asya kıtasının en büyük beklentisi Obama’nın Amerikan ekonomisini düzeltmesi. Çünkü,

Asya’da üretilen malların yarısı ihraç ediliyor ve birçok ülkeyi Amerikan tüketicilerinden gelen talep ayakta tutuyor. Çin ve Japonya da Amerika’nın mali sisteminin eski haline dönmesini istiyor zira dolardaki keskin bir düşüş kasalarındaki yüksek dolar rezervi nedeniyle büyük kayıplara uğramaları anlamına gelecek.

Asyalılar, sendikaların baskısı ve içerideki işsizlik nedeniyle Obama’nın korumacı politikalara yönelmesinden endişeli.

Avrupalıların beklentisi de Obama’nın Amerikan ekonomisindeki düşüşü durdurması ve mali sisteme istikrar kazandırması. Avrupa ülkeleri dünyanın en büyük ekonomisi toparlanırsa kendilerini arkasından sürükleyebileceğini düşünüyor.

İsrail’in Gazze saldırısı nedeniyle, Orta Doğu’da Barack Obama’nın başkanlığına karşı duyulan heyecan ve Cülûs beklentisi ise azalmış durumda. İsrail ise, Obama’dan Bush kadar destek bekliyor. Bush’tan kurtulmanın sevincini yaşayan Araplar, Obama’nın İsrail-Filistin anlaşmazlığından adil olmasını istiyor.

Irak, Amerikan askerlerinin ülkeden ayrılmasını bekliyor ancak kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar Amerika’nın kendilerine yardımı sürdürmesi beklentisinde. Suriye, uluslararası tecritten kurtulmak için Obama’ya umut bağlamış durumda. İran da ABD’den daha fazla işbirliği umuyor.

21 Ocak 2009 tarihinde yazdığımız bu yazı bugün için de geçerli mi bilmem.

***

İKİNCİ YAZI

ZAMAN TÜNELİ YAZISI: 26 HAZİRAN 2011

‘KURTLAR’ SANSÜR VADİSİ’NDE

Kurtlar Vadisi dizisi ya da filmlerine sempati ile bakarım. Bu bakışım da nostaljiktir.

Eski bir arkadaşımın, bir hafta aynı sofraya oturduğum bir insanın başlattığı proje oluşundan ileri gelir. Yani, Osman Sınav’ın başlattığı bir iş olması. Hepsi bu. Dizi ya da filmlerin içeriği sonraki meseledir.

Dönemin şartları gereği, Sinema ve Televizyon Okulu’na her gün, “bugün bırakayım, yarın bırakayım” tedirginliği duyarak giden Osman Sınav’ın zihninin ürününün devamı bizim gururumuzu okşar.

Belki bugünkü dizi veya filmler Osman’ın çıkış noktasındaki fikirlerinden de uzaktır, bilmiyorum. Benim için önemli de değil. Onlar, Bizim Osman’ın adını koyduğu çocuklardır.

***

Almanya Sansür Kurulu, Hitlerin yaptıklarından daha tehlikeli bulmuş olmalı ki, Bugün gösterime girmesi planlanan ‘Kurtlar Vadisi Filistin’ filminin Almanya’da gösterimine izin vermemiş.

Neymiş, birincisi 1996 yılından bu yana her 27 Ocak Almanya’da ‘Soykırım Anma Günü’ olarak değerlendiriliyormuş.

Filimin dağıtımcısı firma ise, ’Kurtlar Vadisi Filistin’in gösterimi için “27 Ocak tarihinin kasıtlı olarak seçilmediğini, daha önce Kasım ayında gösterime girmesinin planlandığı, ancak yetişmemesi nedeniyle tüm dünyada bu tarihte sinemalara geleceğini açıklamış.”

İkincisi, Hıristiyan Demokrat Parti Dış Politika Sözcüsü Philipp Missfelder, filmin Almanya`da gösterilmesine karşı çıkarak, gösteriminin Nazi kurbanlarına karşı sorumsuzluk olacağını iddia etmiş.

Aslında halt etmiş.

Bu Bay’ın bir başka Hitler kurbanları olan Kırım Tatar Türklerinden haberi var mı?

Sosyal Demokrat Parti (SPD) de filmin İsrail karşıtı ve antisemitist duyguları alevlendirdiğini ileri sürerek gösterimine karşı çıktı.

Hadi bunları anladık. Berlin Antisemitizme Karşı İnisyatifi Sözcüsü Aycan Demirel’in de kraldan fazla kralcı kesilerek, filmin 27 Ocak`ta gösterilmesinin planlanmasını yanlış şeklinde nitelendirişine ve bu yüzden alınan kararın doğruluğunu savunuşuna ne demeli?

‘Kurtlar Vadisi-Filistin’ filmi sansüre takılmasaydı 100 ayrı sinemada gösterime girecekti. Kaç insan seyrederdi ve Almanya’ya ne zararı olurdu?

Nerede kaldı AB’nin kutsal değer yargıları, fikir özgürlüğü, ifade özgürlüğü vs.?

(Bu yazı 26 Haziran 2011 tarihinde yayımlanmıştır)

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir